seo

mad
seo, bir web sitesinin arama motorları tarafından daha iyi anlaşılmasına ve sıralamada daha yüksek bir konuma sahip olmasına yardımcı olmaktadır. Bu da, web sitesinin organik trafik hacmini artırarak daha fazla potansiyel müşteriye ulaşmasını sağlayabilir. Ancak, SEO'nun sonuçları genellikle uzun vadede ortaya çıkar ve sürekli bir çalışma gerektirir.

yunus emrenin hallacı mansur sevdası

hafiz
Hulül ve tenasüh inancına sahip olan Hallac-ı Mansur hakkında, Ebu Abdurrahman es-Sülemi, Tabakat-ı Sufiye'de; Hallac-ı şeyhlerinin çoğunluğunun yoldan çıkmış biri olarak gördüklerini ifade ederken, Kuşeyri onu, tarikat şeyhleri arasında zikretmez. Cüneyd-i Bağdadi onu divanından kovmuştur. İbn Teymiye ise, Hallac'ı hiçbir âlim ve şeyhin hayırla yâd etmediğini ifade ederek onu tekfir ederken, İbn Hacer, zındık olarak öldürüldüğünü söyler. İbn Kesir ise, onu Mekke putperestlerine benzetir.

Hallac, Karmatilerin casusu olduğundan 9 yıl hapsedilir. Suçu ispatlandığı için o dönemin ünlü uleması tarafından idam fetvası verilir. Tövbeye davet edilirse de tövbeye icabet etmez… Casusluğundan dolayı idam edildikten sonra onun çevresindekiler, onu düşünce kahramanı göstermek için “Ene'l-Hak” sözünden dolayı idam edildiğini etrafa yayarlar…

Yunus Emre, Hallac-ı Mansur hayranıdır… Hayranlığını şu dizelerde ifade etmiş ve onunla “Ene'l-Hak” (Ben Allah'ım) düşüncesinde hem fikir olduğunu dile getirmiştir…

254 “Mansurlayın dara beni ayan göster onda seni
Kurban kılayın bu canı ışka munkir olmayanın”

287 “Mansur var oldum bu gün berdar iden gelsun beru
İnni enallah okudum inkar iden gelsun beru

Mansurdum ben ol zaman us yine geldum bunda ben
Yak külumi savur yile ben enel hak didum ahi”

200 “Hallac-ı Mansur ile dara asılan benim”

217 “Mansur eydur Enel Hak dir suretiyim o da yok
Dinuz dara gelsunler ben darı kurup geldum”
Tabi bu tür şathiyeleri[şathiye yalpalamak sınırı aşmak ,şeriata aykırı sözler manasına gelir]tevil eden alimler olduğu gibi kabul etmeyen alimlerde vardır. geneli kabul etmezler.nitekim imam-ı rabbani gibi büyük bir mutasavvuf bu sözler kendilerini bağlar diyerek yolun Şeriat yolu olduğunu söylemiştir.

lugat

bulut bey
Lugat diyince akla türkce lugat gelir :)

Lugatli Türk
Lugatli ve kıratlı. Ne demek istiyorum. Şunu demek istiyorum. Kavramlar bir şahsiyetin zihniyetini belirler. Zihniyet ise fiiliyatını. Biz kendi kelimelerimiz ile kendi kavramlarımız ile düşünüp eylediğimizde bir değere ulaşırız. Başkalarının özellikle gavurların kavramları ile düşünüp eyler isek değersizleşiriz. Kıratımız kalmaz. Çapımız daralır. Çünkü müslümanlık herşeyden önce bir zihniyettir. Ne demişti şair: "gavurun aklı olsa Müslüman olurdu."

hdp

hafiz
Hpd - pkk ile aynı yolda yürümek onlarla bir olmak Türk milletine karşı açıkça ihanettir.ihanete göz yuman destek olan iki cihanda rahat edemez.bedel verilerek alınan bu topraklar Türk milletine emanettir. emanete ihanet eden ya münafıktır ya haindir.Allah en doğrusunu bilir.

kardeş katli meselesi

hafiz
Kardeş katli meselesini İslami zeminde anlatılınca bazı kimseler osmanlı düşmanlığı yapıldığını sanıyor oysa bu büyük bir yanlıştır.(hiç kimse masum değildir ne ashabı kiram nede başkaları tek masum ,Günahsız olanlar var onlarda peygamberlerdir)hatta bu meseleyi meşru göstermek için aklileştirmeyi de unutmuyorlar.olay hiçte öyle masum değil öncelikle şunu bilmemiz lazım
Osmanlılarda şer'i ilkelere ters düşmemesine rağmen teoride özen gösterilmiş olmakla beraber,şer'i ve örf'î hukukun her zaman tam bir uyum içinde, bir başka ifadeyle örfi hukuk esaslarının bütünüyle şer'î hukuk anlayışına uygun olarak tespit edildiği söylenemez.bunun çok örnekleri vardır işin ehli bilir.konumuza dönecek olursak fatih Sultan mehmed'in hazırlattığı kanunnamedeki meşhur kardeş katli maddesi ve ulâmanın fetva verdiği iddiası, bunun bariz bir örneğidir.




"Ve her kimesneye evladımdan saltanat müesser ola,karındaşların nizam-ı âlem için katletmek münasiptir.ekser ulema dahi tecviz etmiştir,anınla âmil olalar"
Şeklinde tahrîr edilen ve daha önce sasaniler ve selçuklularda da uygulanan bu katl olayını osmanlı tarihçileri "âdet-i kadîme "olarak nitelerler.

Burada bahis konusu olan katl ,islam hukukunda ki düzenlenmiş şekliyle bağy suçunun cezası olarak değil,suçu sabit olmadan önce,iktidar için rakip olabilecek hanedan üyelerini önceden bertaraf etmek suretiyle potansiyel isyanları bastırmak amaçlıdır.böyle bir uygulamayı islam hukuku(fıkhı)asla cevaz vermesi mümkün değildir.zira islam hukukçuları isyan eden yani bağy suçunun cezalandırması için ,bu suçun hakikaten sabit olmasını şart koşarlar.buna göre bâgî, belli bir bölgede silahlanıp idareyi sarsacak bir kuvvete ulaşmadığı sürece öldürülmezler.(serahsi,el -mebsut,mâverdi,İbn kudame ,el muğni)
Bağy suçu taşımayan ceza ehliyeti olmayan küçük çocuklar ve akıl sağlığı yerinde olmayanlar bile ölüm ile tecziye edilmezler.

Bu açıdan Türk hukuk tarihçisi ahmet akgündüz'ün "fiilen isyan etmese bile isyana hazırlandığı her hâlinden belli olan bir insanın,amme maslahatı ve âlemin nizamı düşünülerek ta'zir yoluyla idam edilebileceklerini, hanefi hukukçuların çoğunluğu kabul etmektedir." İfadesi mesnede muhtaç bir tespittir.


zira hanefilerin klasik fakihleri, böyle bir suç tasavvuru cezalandırmamışlar ,ancak fiilen teşekkür etmesi halinde bağy suçunun cezaî değerlendirmeye almışlardır.
Nitekim mezhebin kurucu ebû hanife, isyan etme fiili açıkça ortaya çıkmayan ve isyana kesin bir biçimde azmetmeyen kişilerin,devlet tarafından öldürülmeyeceğini söylemektedir.(serahsî, el mebsût, 10/125)


Bu gerçeğe rağmen "ekser ulemâ dahi tecviz etmiştir"şeklinde sûri bir meşruiyet İfadesine yer verilmiştir.artık kanunname böyle buyurduğuna göre ve sultanın sözü de sözlerin sultanı (kelâmü'l- mülük mülükü'l -kelâm)olduğuna göre, bağy ahkâmı da bununla uyumlu bir değişim geçirmiştir.

Kemalüddîn İbrahim b.bahşî'nin (1567)yazıp şeyhülislam mehmet arif efendi(1858) tarafından ilave ile tercüme edilen es -siyâsetü'ş - şer'iyye'nin şu tespiti ilginçtir.normal bağy suçunun cevazını verdikten sonra suçu olmayanında katlinin cevazınıda şu şekilde dile getiriyor;
"Zira vukuûndan önce def-i fesada,vukuûndan sonra ref'inden daha kolay olduğu müsellemdir."diyerek cevazlığına işaret ediyor.

Maliki hukukçu ibn ferhûn'un(1397) dediği gibi ;siyaset konusunda, anlayışların saptığı ve ayakların tökezlediği etraflı bir konudur.ihmal edilmesi,hakların kaybolmasına ve hadlerin uygulanamaz hâle gelip bozguncularla zorbaların cesaretlenmesine sebep olurken,bu konuda fazla ileriye gitmek de tüyler ürperten zulümlerin işlenmesine, kanların dökülmesine ve malların haksız yollarla ele geçirilmesine yol açar"(tebsiratü'l -hükkâm,2/115)

مِنْ اَجْلِ ذٰلِكَۚۛ كَتَبْنَا عَلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ اَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يـعاًۜ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعاًۜ وَلَقَدْ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِۘ ثُمَّ اِنَّ كَث۪يراً مِنْهُمْ بَعْدَ ذٰلِكَ فِي الْاَرْضِ لَمُسْرِفُونَ

Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.(maide 32 .ayet)

üniversite sayı ve kontenjanlarının fazlalığı

bulut bey
Türkiye'de halihazırda bir dünya üniversite var. Bazı ilçelerde dahi var. Ayrıca kontenjanlar da çok yüksek sayılarda. Bazı bölümlerin ikinci öğretim programları da var. Eğitim fakülteleri mühendislik fakülteleri, hukuk, fen ve edebiyat daha niceleri. Sonuç. Sonuç atanamayan öğretmenler, asgari ücretten daha az paraya çalışan mühendisler, geçim sıkıntısı yaşayan avukatlar ve ara eleman bulamayan sanayi işletmeleri. Nüfusun doğru maarif politikaları ile mesleki yönlendirmesinin yapılması çok mu zor. Devlet dediğimiz organizasyon bunu neden yapamaz yahut yapmaz. Kardeşim bu kadar öğretmene gerek yok. Bu kadar avukata mühendise ihtiyaç yok. Ayrıca bu kadar avukat mühendis öğretmen veya hangi dal olursa olsun yetkin, mesleki nosyonu tam bir şekilde yetiştiremezsin. Olmaz. Bir amfide 200 kişinin ders görmesi ile 50 kişinin ders görmesi çok farklı bir hadisedir. Bir labaratuvarda 50 kişinin çalışması ile 10 kişinin çalışması çok farklıdır. Sayı arttıkça kalite düşer. Bir başka deyişle kemiyet keyfiyete manidir. Bu kadar üniversiteye lüzum yoktur. Bunu her makul insan görür. Ayrıca kontenjanların bu kadar açılmasına da lüzum yoktur. Yazıktır günahtır. İsraftır. İnsanların hayatı ile oynamaktır bu. Adama imkan veriyorsun gir oku diyorsun. Adam 4 yıl 6 yıl neyse okuyor emek veriyor. Ailesi bir dünya para harcıyor. Sonuç hüsran. Hem mezun olan genç için hem de ailesi için. Her şehre üniversite açmakla bu ülke kalkınmaz yaa. Olmaz olamaz. Bunun örneği yok. Haa şehirler kalkınır. Nasıl kalkınır. Adam 5 bin kira kira edecek evini öğrenciye 10 bin liraya kiraya verir. Kalkınmadan bunu anlıyorsak evet olabilir.

Türkiye'ye lazım olan üniversite değil zanaat mektepleridir. Usta-çırak sistemini esas alan ahilik literatürünü benimseyen nev-i şahsına münhasır bir mektep düzeni gerekmektedir. Bu hiç zor değildir. Saçma sapan üniversite açmaktan çok daha basit daha az maliyetli olup ayrıca ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak, genç nüfusumuzun isabetli yollara yönelmesini sağlayacaktır. Üniversite okuyamayacak insanı buraya teşvik etmek hem o insana zarardır hem de topluma. Bundan vazgeçilsin.

Gençlere tavsiyem. Kardeşlerim sakın saçma sapan üniversitelerde saçma sapan bölümlere gidip gençliğinizi harcamayın. Kendinize yazık edersiniz. Tıp hariç diğer tüm bölümlerde aşırı fazlalık var. Hatta liseyi dahi açıktan okuyup zanaat sahibi olmaya çalışın, ticaret erbabı olmayı hedefleyin veya neye kabiliyetiniz varsa işte. Çok iyi matematiğiniz fiziğiniz yoksa boşuna üniversite kazanacam diye hayatı kendinize zindan etmeyin. Haydi kalın sağlıcakla.

namus ve cesaret

bulut bey
Namus kelimesi herkesçe malum olduğu üzere iffet, onur, şeref, haysiyet, dürüstlük, doğruluk, güvenilirlik anlamlarını ihtiva eden bir kavram.

Cesaret ise yine herkesçe bilindiği üzere yüreklilik, babayiğitlik, korkusuzluk, cesurluk, şecaat anlamlarını ihtiva eden bir kelime.

Namus ve cesaret aslında birbirini tamamlayan unsurlar. Veya öyle olması beklenir. Meşhur bir söz var. "bu memlekette namuslu kişiler namussuzlar kadar cesur olmadıkça hiçbir şey düzelmez". Evet bu çok anlamlı bir söz. Gayet manidar. Bunun üzerine ciltler dolusu kitap yazılabilir. Muhtelif araştırmalar, incelemeler yapılabilir. akademik tezler yazılabilir. Hatta belgeseller filmler dahi çekilebilir. Bu bir meseledir. Çok ciddi bir meseledir. Bu sözü bir ve birden çok kişi söylemiş. Ve bunun bir karşılığı var.

Acaba Türkiye'de bir namuslular hareketi hiç neşvü nema buldu mu. Bu fikre sıcak bakan oldu mu. Bunu zikredene hiç rast gelindi mi. Bunu iyice düşünmekte fayda var.

Yukarıda atıfta bulunduğumuz söze cemil meriç bir ekleme yapmış. "Bu memlekette sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur, namuslu ve namussuzlar vardır".

Demek ki Namuslu ve namussuz ayrımı çok mühim bir yer teşkil etmeli hayatımızda. Yani bir iş yapacağı zaman adam "bu namusa sığar mı" sorusunu kendisine yöneltmeli. Veya bir tercih yaparken "bu benim namusuma bir halel getirir mi" diye düşünmeli. Başka neyi düşünmeli. Namuslular nasıl cesur olur. Bir de bunu düşünmeli.

milli görüş

bulut bey
necmettin erbakan ve arkadaşları tarafından Türkiye'de başlatılan siyasal islam'ın adlandırmalarından biri. ideolojilerine milli görüş, kendilerine ise milli görüşçü diyorlar. bir başka deyişle milli görüş türkiye'de siyasal islam'ın neşvü nema bulduğu siyasi hareket de diyebiliriz. esasen mısır ve bazı arap ülkelerindeki ihvan (müslüman kardeşler) ideolojisinin türkiye'ye çaktırılması gibi anlaşılabilir. elbette nüanslar var. ideolojik tarafı bu.

dönemin siyasal pratikleri açısından baktığımızda ise türkiye genel seçimleri karşımıza çıkar. 1973 genel seçimlerine gidilirken süleyman demirel'in başını çektiği adalet partisi'nin seçimleri kazanması hatta oy oranının %45-50 bandında olması beklenirken, chp'nin ikinci parti olarak çıkması da beklenen sonuçlar arasındaydı. kimi millet düşmanları ise adalet partisi'nin tıpkı demokrat parti gibi bir rüzgar estirme ihtimali yahut bu konsolide gücün milli bir inisiyatife, millet hayatı için olumlu bir temayüle dönüşmesi riskini görüyorlar. bunların isimleri cisimleri meraklıları tarafından gayet iyi bilinir. bilmeyen arkadaşların araştırmasını istirham ederek devam ediyorum. bu ismi lazım olmayan millet hasımları necmettin erbakan'ı isviçre'den türkiye'ye getirip milli selamet partisini kurdururlar. seçim sonucunda adalet partisi'nin oyları tam da milli selamet'i kurduran zevatın istediği şekilde bölünmüş, adalet partisi %29'da kalmış, buna karşılık bülent ecevit'in başını çektiği CHP %33 oy alarak sandıktan 1. parti olarak çıkmış, necmettin erbakan'ın kuruluşunda yer aldığı fakat resmen bilahare katıldığı süleyman arif emre'nin genel başkan gözüktüğü milli selamet partisi ise %11,80 oy alarak meclise 48 milletvekili ile girmiş. sonra ne yapıyor. gidiyor chp ile koalisyon yapıyor. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. millet hasımları istedikleri sonuçları almışlar, milli inisiyatife en ufak bir ihtimal bırakmamak adına siyasal islam'ı türkiye'ye sokmuşlar, milli görüşü Türkiye'nin başına bela etmişlerdir. evet bu hazindir ve de çok talihsiz bir siyasi hadisedir. tabi ki müslümanlığını ciddiye alan insanlar için bu böyledir.

necmettin erbakan'ın sağlığında bu cenahın çok sayıda partisi kapatıldı. son olarak kurdukları parti saadet partisi. bir önceki fazilet partisi idi. ak parti ise fazilet partisinden kopan ''yenilikçiler'' olarak tabir edilen grup tarafından kurulan bir siyasi parti. yani her ne kadar recep tayyip erdoğan tarafından ak parti kuruluş aşamasında ''ben milli görüş gömleğimi çıkardım'' ''ben muhafakazar demokratım'' (yani şeriatçı - islamcı filan değilim bıraktım artık bu işleri anlamında) demeçler verilmişse de ak parti'nin de milli görüş'ün içerisinde yer aldığını söyleyebiliriz. karşımızda böyşe bir vakıa var ve türkiye'nin son 30-40 belki de 50 yılına damga vuran bir cereyan. bu halen de değişik isim ve söylemler altında devam etmektedir. yıl olmuş 2023. türkiye bir adım ileri gidemediği için ''necmettin erbakan hocamız derdi ki'' cümleleri ile başlayan zırvalıkları hala daha işitiyoruz. aklı başında bir türk'ü incitmesi gereken bir durum bu.

nedir milli görüş. baştan aşağı sığlıktır. baştan itibaren islam'ın laçkalaştırılması, Türkiye'de islami iddiaların içinin boşaltılması, bu iddiaların ciddiyetinin ortadan kaldırılması, müslümanlığını ciddiye alan ana omurga (iç anadolu kesimi) imkanlarının heba ettirilmesi, bu kesim içerisinde aklı bir şeylere erecek adamların çıkmaması ve sair buna benzer birçok olumsuzlukları temin etme amacıyla ihdas edilmiş bir organizasyon. örnekleri saymakla tükenmez. deniz fenerinden tutun, anadolu'da gariban göçmen işçilerinin (almanya'da ve diğer avrupa ülkelerinde çalışan gurbetçi işçilerimizin) paralarının çarpılması suretiyle kurulan ve milletin parasının hortumlandığı holdinglerden çıkın. kanal 7'den girin, islami bankacılıktan çıkın. ''bize oy vermeyen patates dinindendir'' gafından tutun da ''saadet vakti geldi'' laçkalığından çıkın. daha çok. hem de pekçok. kalitesizlik, çapsızlık, art niyet. hepsi var. hepsini bulabilirsiniz.

işte bugünlerde oğlu devam ettirmeye çalışıyor bir şeyleri. fatih erbakan. partisinin adı yeniden refah partisi. ak parti ile ittifak için görüşüyorlardı. çıktı ne dedi. ''efendim biz kendimiz gireceğiz, parti teşkilatımızın %60'ı ittifakı istemiyor, seçmenimiz istemiyor'' falan filan buna benzer daha bir dünya laf söyledi. 60 bin adamı cumhurbaşkanlığı adaylığı için imzaya gönderdi. sonra ne oldu. 2 gün sonra ''biz anlaştık'' dedi. eline almış bir kağıt parçası, mutabakat metni imzaladık diyor. senin karşındaki adamlar imza filan dinler mi. sen milletle alay mı ediyorsun. evet alay ediyor. niye babası da öyleydi çünkü. milletle çok alay etti zamanında. bunların siyasetinde bu var. milletle alay etmek. milleti adam yerine koymamak. ne demektir 60 bin adamı imzaya gönderip sonra çekilmek. şartları varmış da bir kısmı kabul görmüş de falan da filan da. hep ne diyoruz. müslüman akıllı olmak zorundadır. bu adamların peşinden giderseniz bunlar da size bu muameleleri yapar. biraz ciddiyet biraz agahlık.

söylemlere eylemlere bakıyoruz. tamamen bir boşluk. istiklal harbinden bahsetmez, istiklal marşından bahsetmez. kardeşim siz türk değil misiniz. sizin istiklal harbi ile istiklal marşı ile sorununuz mu var. hala aynı kafa. işte en son şu fatih erbakan isimli zatın açıklamalarına bakıyoruz. adamların ağzından türk ifadesi çıkmıyor. istiklal harbine istiklal marşına en ufak bir atıf yok. ne diyor d-8. d-60. yahu senin o islam birliği kuracağım dediğin ülkelerin başındaki zevatın tamamı türk düşmanı. dahası abd yardakçısı. sen türk düşmanları ile ne kuracaksın. bunlar bizim dengimiz adamlar mı da sen bunları ciddiye alıyorsun. babası da böyleydi. libya'ya gidip türkiye'yi rezil etmişti. türkiye nerede libya nerede. mukayese edilmez. ama bunlarda bu bilinç yok, yahut kasıtlı yapıyorlar.

ötekine ne demeli. saadet partisi. temel karamollaoğlu. size mi kaldı kemal kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı yapmak. neden chp'ye payanda oldunuz siz. ne çıkarınız var. neden hiçbir islami iddiayı dile getirmezsiniz de yarım ağızla istanbul sözleşmesi falan diye milleti avutmaya kalkışırsınız. bugün hdp ve sair bir dünya parti türkiye aleyhine bütün iddia ve tezlerini ısrarla öne sürebilir iken siz neden dirayetli bir tutum sergileyemiyorsunuz. cevabı çok açık. çünkü amacınız o değil. baştan beri de değildi. bugün kemal kılıçdaroğlu için uğraşıyorlar. bir önceki seçimde de abdullah gül için uğraştılar, onu aday yapmak için. çok normal. ismet bey'in bir kitabında okumuştum. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan abdullah gül'ün kazanması için necmettin erbakan dua ediyormuş. bunlar böyle. bunların hepsi böyle. hepsi birbirinin devamı. o yüzden bir adam ''efendim necmettin erbakan ne büyük adamdı'' diyorsa bu adam hiçbir şeyden anlamayan, hiçbir şeyi anlamamak için özel gayret sarf eden, kıymetini yükseltmek için en ufak bir talebi olmayan ve islami iddiası olmayan bir adamdır. 50 yıllık milli görüş tarihi gören müslüman gözler için açık delillerle doludur. fakat fikir de nasip meselesidir. bir şeyleri anlamak veya anlamaya gayret göstermek, kendi değerini yükseltmek veya yükseltmek için gayret göstermek de bir nasip işidir. Allah kimine nasip eder kimine etmez. biz müslümanlığımızı ciddiye alıyorsak ve değerimizi yükseltmek istiyorsak bazı şeyleri anlamamız lazım. çapımızı yükseltmemiz lazım.

serbest piyasa

bulut bey
Bir Müslüman, serbest piyasayı savunamaz. Destekleyemez. Rıza gösteremez. Zira serbest piyasayı savunmak kapitalizmi savunmaktır. Müslüman, kapitalizmi savunursa itikadi olarak problem yaşar. İslam kapitalizmin köküne kibrit suyu çalacak kuralları ihtiva eder emreder. O yüzden islami bankacılık falan filan gibi süslü cümleler ile gavur, Müslümanı uyutur. Müslümanı sisteme zararsız halde tutmak için tedbirler alınır. Zaten ortada adam gibi Müslümanlık olmadığı için bu kolaylıkla da sağlanır. Serbest piyasa diyen adam islam'dan uzaktır. Sünnetten bihaberdir. Bu konular ne kadar gündemimizde. Sanırım hiç değil. Oysa asıl konular kanaatimce bunlardır.

küfür

partizan
küfür demek öncelikle ''kafir'' , ''imansız'' , Allah'ı kitabı tanımayan anlamında kullanılan dini bir kavramdır.

Al-i İmran Suresi, 176. ayet: Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır.

girizgah

sivri
"Giriş" anlamına gelen bir sözcüktür ve genellikle bir yazı, rapor, kitap vb. eserin başlangıcında yer alan kısa bir metin parçasını ifade eder.

girizgah, okuyucuya eserin konusu, amaçları, kapsamı ve yöntemleri hakkında genel bir fikir verir. girizgah, metnin tamamını anlamak ve yorumlamak için önemlidir.


parankim

sivri
bitkilerde bulunan dokuların bir çeşitidir. Bitki organlarının çoğunun içinde bulunur ve özellikle bitkinin yaprak, gövde ve köklerinde yaygındır.

ebabil

hafiz
ebabil kelimesini hepimiz biliriz kuranı kerim'de fil süresinde zikredilir.
sürü sürü,bölük,grup grup peş peşe,gelen demektir.
yemen valisi ebrehe,ordusu ve fiilleriyle ka'beyi yıkmak için gelip beytullah'ı kuşatınca allah üzerlerine sürü sürü,ardı ardına gelen kuşlar (tayran ebabil) göndermiştir.bu sürü sürü kuşlardan her biri; biri ağzında ikisi de ayaklarında olmak üzere mercimek ve fındık büyüklüğünde üçer taş atarak ebrehe'nin ordusunu perişan etmiştir,darmadağın yapmıştır.
kur'an'ı kerim'de anlatıldığı gibi ebrehe ve ordusu helak olmuştur.

dursun ali erzincanlı bi şiirin'de şöyle der;

Kabe yalnız değil Kabe sahipsiz değil
Ve haykırıyor Kabe hani nerde ordunuz
Hani gururlanıyordunuz
Hani kaçış yurdunuz
Hem nereye kaçıyorsunuz
Takip eden Allah
Nereye kaçacaksınız
Takip eden Allah
Bugün fil ordusundan bu azabı tatmayan hiç kimse kalmayacak
Ebrehe mağlup galip olan Allah
Biliniz ki sonunuz alevli bir ahtır
İmtikam alanların en hayırlısı Allahtır (şiir Kaynağı: Musixmatch)

türkce lugat

bulut bey
türkce lügat okurun malumunda olduğu üzere sözlük formatında bir platform. peki neden 'turkcesozluk' değil de turkcelugat dedik bu siteye. bunun mühim bir sebebi var. tabi ki bize göre mühim. birçok insana göre mühim olmayabilir. ama biz müslümanlığımızı ciddiye alıyorsak kendi gündemlerimiz olmalı. kendi gündemlerimizi kendi meselelerimizi hassasiyetle zihnimizde tutmamız icap ediyor. yoksa saçmalarız. saçma işler yaparız. pekçok zatın göründüğü gibi komik görünürüz.

neden sözlük demedik de lugat dedik. bunun en önemli sebebi bir şeyleri -kendi açımızdan olumsuz gördüğümüz hadise ve kavramları- baştan reddettiğimizdir. yani birileri türkçeye ehemmiyet vermiyor. uyduruk kelimeleri kullanmayı zull addetmiyor. sözlük uyduruk bir kelime midir. belki de değildir. elbette sözlük kelimesine gelesiye kadar daha nice uyduruk kelimeler bulaştırıldı türkçeye yahut bulaştırılmaya çalışıldı. burada bir duruş göstermek istedik. neyin duruşu. türklük ve türkçe hassasiyeti. türk türkiye'yi doğurdu, türkçe bu vatanda lisan haline geldi. dolayısıyla bu lisana her bir ferdimiz azami önem göstermeli. biz türklüğümüzü haliyle müslümanlığımızı ciddiye aldığımız için sözlük kelimesini kullanmaktan imtina ettik. lügat dedik. çünkü aynı mana gibi gözükse de lügat ile sözlük kelimeleri aynı manada değildir. bu hususları daha iyi izah etmek açısından ismet özel'e müracaat etmekte fayda var. 'bir akşam gezintisi değil bir istiklal yürüyüşü' kitabında bir kısım var. mananın tam anlaşılması açısından aynen ifade etme zarureti hasıl olduğundan iktibas ediyoruz:
''...sözlük ne diyor mu diyelim? lügat mi diyelim, sözlük mü diyelim? sözlük kelimesi gavur lisanlarında lexicon dediğimiz şeye denk düşer. yani belli bir metin, belli bir kontekst dolayısıyla sıralanmış kelimeler sözlüktür. lügat ise dilin, lisanın tamamını ihtiva eder. yani lügavi dediğimiz zaman lisanın tamamını kast ederiz. sözlük, dediğim gibi, hangi sebeple olursa olsun daraltılmış bir kontekstin ihtiva ettiği kelimelerdir. o yüzden 'ha lügat demişsin, ha sözlük demişsin' olmaz. türkiye'de türkçeyi tamamen kullanılmaz bir dil haline getirmek için 'öyle de desen olur, böyle de desen olur' diyorlar. sandalyeyle iskemlenin aynı şey olmaması lazım. yani 'öyle de desen olur, öyle de desen olur' olmaz'' (bir akşam gezintisi değil bir istiklal yürüyüşü - tiyo yayınları ikinci baskı - sy 370)

evet gördüğümüz üzere lügat dediğimizde sözlük de demiş olmayız. sözlük dediğimiz zaman lügatten farklı bir şeyi anlattığımızı bilmemiz lazım. biz işbu internet sitesine sözlük demeyi reddettik. lügat demeyi evla ve ahsen bulduk. bir şeyleri ciddiye aldığımız için, bizim açımızdan önemli meseleleri kendimize ait gördüğümüz bunun dışındaki meseleleri ise reddettiğimizi göstermek için bu yolu tercih ettik. bunun anlaşılması turkcelugat'in yol ve istikametinin anlaşılması için de mihenk teşkil ediyor.

metaverse

mad
son zamanlarda teknoloji dünyasında oldukça popüler hale geldi ve birçok insan gelecekteki internet deneyimini şekillendireceğine inanıyor. Metaverse bir tür sanal gerçeklik platformu olarak tanımlanabilir. Bu platformun amacı, kullanıcıları gerçek dünyadan soyutlayarak, tamamen sanal bir dünyaya sokmaktır. Böylece metaverse firmaları kullanıcıların gerçek dünyada sahip olamayacakları deneyimlere sahip olacağını iddia etmekteler. fakat bu süreç kripto paraların düşüşüyle birlikte yükseliş ivmesini kaybetti. işin diğer boyutu olan metaverse üzerinden arsa alan kullanıcılar hayatın gerçekleriyle çok hızlı yüzleştiler :)

çanakkale şehitlerine

hafiz
Çanakkale savaşı müminlerin yekvücud olduğu türkü, kürtü ,lazı,arabı,Çerkezi,tüm müminlerin olduğu savaştı Allah o savaşta "korkmayın,hüzünlenmeyin inanmışsanız galip olan sizsiniz "ayetinin sırrına tüm müminler mazhar olmuştur.bu savaşta Osmanlı gitti ama İslam gitmedi. Osmanlı bir aile olarak gitti, İslam din olarak kaldı. Çanakkale'de veya başka yerlerde Allah İslam'a ve Müslümanlara yardım etti; aile olarak Müslümanları yöneten Osmanlılara yardım etmedi.Biz devletlere ve şahıslara bağlı değil doğrudan hep bâki olan Allah'a gönülden iman eden müminleriz.bu çanakkale savaşın kahramanları elbette Allah'ın özel kullarıdır.çünkü onlar hem şehit hemde gazi oldular.ama hiç kimse ashabı kiram'la aynı kefede ölçülemez. müslümanların ilk savaşı bedir savaşıdır.mümin ve kafirin ilk karşılaması zor olduğu gibi dereceleri de allah katında değerlidir.çünkü onlar övülmüş razı olunmuş mübarek ve kutlu nesildir.hiç kimse onlar kadar şerefli olamaz.Allah onlardan ebeden razı olsun.

kimleri okuyalım

hafiz
Sünni fikir adamları olarak siyasi,Sosyoloji, Felsefe,Psikolojik,Edebiyat, İslam ve İslami ilimlerle ilgili olarak çalışma yapan kişiler olarak şunları okuyabiliriz;

Sait halim paşayı,Cemil Meriç'i,Nurettin Topçu'yu ,Erol Güngör'ü, Ali Fuat Başgil'i,İsmet Özel'i, Rasim Özdenören'i, Yusuf Kaplan'ı,Nevzat Tarhan,Hayati İnanç..

İslam'i ilimler olarak; Ebubekir Sifil,Yavuz Köktaş,Nurettin Yıldız, Soner Duman,Muhammed Yaşar Kandemir, Muhsin Demirci, Ahmet Yaman,Hamdi Döndüren,Osman Keskinoğlu,İsmail Cerrahoğlu,Talat Koçyiğit..


Not: başka yazımda klasik dönem yazarlarınıda inşallah yazacağım




kahraman maraş

muradi
Ne de güzel demiş şair..
“Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir.
Artık yırtarak açtığımız zarflarda
ne kargış, ne infilak
yalnız
koynunda çaresiz, çıplak
isyan işaretleri taşıyan
bir ergen cesedi..”

kurtlar vadisi

hafiz
6 baba'nın ölümünden sonra konsey'de avukat nizamettinin "polat alemdar adlı kişinin Süleyman çakır'ın ölümü vesilesiyle bi gecede 6 tane baba'yı öldürmesi beni rahatsız etti" demesi
Aslan akbey'in şu sözü kulağımızda çınlıyor"bu güne kadar girdiğin bütün operasyonlarda kural gizlilikti artık bitti..polat alemdar ünlü olmalı çok ünlü olmalı kurtlar vadisinde herkes onu konuşmalı "demesi polat alemdar'ın konseyi altüst etmesi muhteşem bi şey:)

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol