istiklal marşı

hafiz
İstiklâl Marşımız şu ayet-i kerimenin
ruhunu yansıtır: “Gevşeklik göstermeyin,
üzülmeyin; iman etmişseniz üstün olan
sizsiniz.”Âl-i İmrân, 3/139.

İstiklâl Marşımız, var oluş gayemizi, kim
olduğumuzu ve nasıl var olmaya devam
edeceğimizi öğretir. En son ocağımız sönmeden
bağımsızlığımızın sembolü olan al bayrağımızın
inmeyeceğini haykırır. Şehit kanlarıyla sulanmış
vatan toprağımızın asla düşmana çiğnetilemez
olduğunu telkin eder. Şehâdetleri dinin temeli
olan ezan-ı Muhammedî'nin ebediyen
yurdumuzun üstünde inlemesini niyaz eder. Şu
mısralarla milletimize ebedi istiklâli muştular:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

entelektüel

hafiz
Entelektüel kelimesi fransızcadır.latinceden alınan " intellect"kelimesi " saf akıl" anlamına gelir.
Batı'da bu kelime 1700'lerde ortaya çıktı.peki neyi ayırt etmek için icat edilmiş? Kendilerini kilisedeki dindar düşünürlerden ayırt etmek için.bizde ise "münevver" kelimesi kullanılıyor.

istiklal marşı

bulut bey
Bugün yani 12 Mart 2023 günü. İstiklal marşı'nın TBMM' de kabul edilişinin yıl dönümü. Tv ekranlarına bakıyoruz. Hiçbir atıf yok. Hiçbir özel program düzenlenmemiş (mesela trt 2'de little joe var - trajikomik) . Devlet ricali özel bir protokol hazırlamamış. Tbmm'de özel bir protokol düzenlenmemiş. Kısacası günün anlam ve önemine dair hiçbir gelişme yok.

Oysa cumhuriyet istiklal marşına çok şey borçlu. Her birimiz birer fert olarak istiklal marşına çok şey borçluyuz. Biz Türkiye ne kadar kıymetli ise o kadar kıymet kazanacak fertleriz. Bu vatana bu topraklara borcumuzu ödememiz şarttır. Türkiye yoksa türk yok, vatan yok. İstiklal marşının deyimiyle türkiye yoksa can yok, canan yok, tek vatan yok. Türkiye yoksa biz hiçbir şey değiliz.

müslüman akıllı olmak zorundadır

hafiz
Allah biz kullarına kendisini tanıyalım diye bizlere akıl ve irade vermiştir.Kulluk makamı Peygamberlerin "ne güzel kul "makamına ermektir.müslümanın akıllı olanı nefsin istek ve arzularına set çeken ve övülen bir kimse iken ,aklını kullanmayan ise nefsin arzularına uyan gaflette olan kimsedir.Dinini [islamı] iyi öğrenmek isteyen bir Müslüman önce ilmihal yani hâl ilmini iyi öğrenmelidir.ilmihal [fıkıh]kişinin aleyhinde ve lehinde olanı bilmesidir.akıllı mümin şeytanın düşman olduğunu,nefsin ise daima bizi kulluk yani akıllı Müslüman olmanın önünde en büyük engeldir.akıllı Müslüman derken Allahı ve rasülünün yolundan giden kimseyi kastediyoruz.

kur'anı kerim'in korunmuşluğun delilleri

hafiz
Kur'an-ı Kerim, Yüce Yaratıcı'nın kıyamete kadar gelecek bütün insanlara indirdiği son ilahi mesajıdır. O, bu yüce kelâmı indirmekle kalmamış, onun korunmasını da bizzat üzerine almıştır. Nitekim bu gerçek, Kur'an'da şöyle açıklanmıştır: “Şüphesiz o zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr, 15/9) Bu ilahî beyan onun korunmuşluğu konusunda müminler için en büyük güvencedir. Nitekim tarih de bunun canlı şahidi olmuştur. Zira Kur'an-ı Kerim inzal olmaya başladığında bir taraftan yazılırken diğer taraftan da sahabilerce ezberlenmiş, namazlarda sürekli okunmuş ayrıca Müslümanların inanç ve amelî dünyalarına taşınarak hayata yansımıştır. Hz. Peygamberin vefatını takiben Hz. Ebubekir döneminde dağınık haldeki yazılı metinler bir araya getirilerek bir Mushaf oluşturulmuştur.
Diğer taraftan İslam fetihlerinin artması ve yeni beldelerin İslam'a dâhil olmasıyla, üçüncü halife Hz. Osman bir komisyon kurmuş ve bu komisyon tarafından çoğaltılan Kur'an nüshaları Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Bahreyn, Yemen'e gönderilmiştir. Müslümanlar bu ana nüshalara göre pek çok Kur'an nüshası yazmış, böylece bu ilahî kitap hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. (Geniş bilgi için bkz. “Mushaf”, DİA, XXXI, 242-248).

anne ve babalar bunu iyi bilmeli

hafiz
Baba veya anne, doğurduğun her çocuk senin cennetindir. En fazla yirmi sene namaz kılabilirsin, bilemedin yüz
sene namaz kılabilirsin. Bilemedin iki yüz sene ömrün varsa iki yüz sene namaz kılabilirsin; ama şu cennetin tapusuna bak.
Allah rızası için şu elindeki tapu belgesine bak! Müslim'in, Ebu Davud'un rivayet ettiği şu hadise bak. Ebu Hureyre,
Resûlullah'ın dinlemiş ve o mübarek ağızdan duyduğu muhteşem müjdeyi bize nasıl taşıyor, şuna bir bak. Ne diyor? “Otuz
sene, elli sene, yüz sene; namaz kıldın, oruç tuttun, öldün, defterler kapandı. Mezarda da kılacak halin yok ya! Mezarda da
oruç tutacak değilsin ya, mezarda da yardım gönderecek halin yok ya. Bitti! Kaç seneydi? Elli sene, yüz on sene yaşadın. On
yaşında başladın, yüz sene kıldın. Daha ne yapacaksın ki? Fakat yetiştirdiğin salih bir çocuk, senin elinle yetişmiş, helal
lokmanla yetiştirdiğin, salih bir çocuk; sen öldükten yirmi sene otuz sene elli sene sonra bile namaz kıldıkça, oruç tuttukça,
'Rabb'im anama rahmet et, babama rahmet et.' dedikçe defterin açıktır. Namaz kılan bir mü'min gibi, kabirde kalıyorsun.”
diyor Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. Bir de o, senin salih çocuğun; o da çocuğunu öyle yetiştirdiyse musluğun ilki senden açıldığı için, torun da sana çalışmaya başladı. O da onun torununa taşıdıysa sen, dört yüz senedir mezardasın ve
çoktan namazlarının, oruçlarının bitmiş olması lazımdı. Dört yüz senedir melekler sana hala stok biriktiriyorlar orada. Çocuk
cennettir, cennet! Öyle okullara, şuralara, buralara kurban edilecek basit bir nimet değildir çocuk! Olduğu gibi, cennettir.
Sen ey kadın, sen ey anne! Nasıl yirmi kere cennet garantisiyle dirilmeyi istemezsin Allah'tan? Nasıl iki çocuğa
tahammül ettin sen? Ey baba! Sen mezarda beş çocuğun olsa ve beşi de senin hesabına çalışsa istemez misin? Hâlbuki
onlara bir akar kalsın diye, belki de faize krediye bulaşarak onların da bir dairesi olsun diye sen; öldükten sonra onlar için
uğraştın. Hâlbuki onlar kendileri de daire alabilirlerdi, saf adam! Sana ne, onların mülkünden. Allah kimi açıkta bıraktı ki
senin çocuğunu bırakacak? Bırak, kendine yatırım yap sen! Çocuğunu infaka alıştır. “Al oğlum bu tapuyu, git filan vakfa ver
daireyi. Bana da sana da yatırım olsun.” de. Sen verecektin; ama çocuğunun eliyle çocuğun koca bir mülkü vermeye alışsın.
Şehit olmayı ashabı kiram, çocuklarına öğrettiği gibi sen de infak etmeyi öğret çocuğuna. Namazı öğret, ulemaya ihtiramı
öğret. Sen mezarda iken, ebedi kârlar içinde kal. Banka hesabı, bu işte! Allah'ın hesabına yatırım yapsana. Evlattan iyi bir
cennet hayatı olur mu? Kılsan kılsan yüz sene kılacaksın. Tutsan tutsan yüz sene oruç tutacaksın. Zaten son on sene de
doktorlar “Oruç tutamazsın.” diyecekler sana; ama mezarda iken de oruç tutmak var bu dünyada. İşte Resûlullah'ın vaadi
budur. Sen mezardasın, çocuk hâlâ oruç tutuyor. Senin çocuğun öleli de beş yüz sene olmuş. Beş yüz sene olmuş senin
çocuğun öleli; ama torunlara intikal eden bir teheccüd var ortada.
Bunu ilk defa sen, sülaleye sokmuştun. İlk defa sen, modern bir kelebek başörtüyü aileye sokan bir kadın
olduğun zamanki gibi; o rengârenk başörtüler, teberrüc kıyafetleriyle sokaklarda dolaştıkça meleklerin senin karşına dikilip
“Ümmetin iffetiyle oynayan kadın!” diyecekleri gibi, “Ona müsamaha eden ey baba!” diye senin de karşına melekler Nekir,
Münker dikilecekler. Öte yandan “Sen, sülaleye ilk defa sabah namazını sokan adam!” diye de mezarda her gün meleklerle
oturmak da var. Cennet bu cennet! Vaat eden Allah olduktan sonra güvenmemek, ne demek? Resûlullah vaat ediyor
sallallahu aleyhi ve sellem.

tevhid kavramı

hafiz
Batı her on yılda bir farklı kavramlar uyduruyor bizleri oyalıyor.mesela yakın tarihe bakacak olursak 60'yıllarda " kalkınmacılık" 70'li yıllarda "uluslararacılık" 80'li yıllarda"küreselleşme" liberalleşme" 90'lı yıllarda ise "postmodernizm" gibi kavramları bize yutturmaya çalışıyorlar bizde yutuyoruz maalesef.bu ve buna benzer kavramları konuşmalarımız da bilerek veya bilmeyerek sürekli papağan gibi tekrar tekrar söylüyoruz.
Mesela İnternette bir video izlerken adamın her cümlesi batılı klişe onlara ait kavramları söylüyor;
Zamanın ruhu,birey, farkındalık,empati,vs kimse ona bunları başına silah koyup söyletmedi."ben ne söylüyorum yahu da demiyor. Dikkat etmemiz lazım,batı'nın en büyük güçlerinden biriside söylemidir.bizler batı'nın kavramlarını söyledikçe kendi hayatımızı onların çizdiği sınırlarda esir olarak yaşamak zorunda kalırız.

Batı kendi kavramlarına çok sadıktır.mesela virüsün şekli taca benziyor diye İngilizce "crown"adını vermiyorlar,latince "taç anlamına gelen "corona" adını veriyorlar.

Peki bizler tevhid kavramlarını nerden öğrenecez?
Elmalılın tefsirinden oradaki kavramları iyi okuyarak öğreniriz.necip Fazıl,said halim paşa,akif ersoy'u okuyarak tabi ki.çünkü onlar osmanlı döneminden gelen ve kendilerini kirletmeyen imana dayalı kavramları iyi benimsemiş insanlardır.bunlara ek olarak sizlere diyanet vakfı islam ansiklopedisi'ni okumanızı tavsiye ederim.
Böyle araştırma sürecine girersek zihin dünyamız zenginleştiğini ve Müslümanca düşünmeye,konuşmaya,yaşamaya başladığımızı görmeye başlarız Allah'ın inayetiyle..

usta-çırak

bulut bey
usta-çırak ilişkisi esasen türk milletinin yılların iktisabı ve marifetiyle ortaya çıkardığı ve ahilik ile birlikte değerlendirilmesi lazım gelen muazzam bir hadisedir. usta-çırak münasebeti bana göre kapitalizmin köküne kibrit suyu çalabilecek bir düşüncedir. bünyesinde bu potansiyeli barındırır. çırak-kalfa-usta şeklinde 3'lü yapı olduğu da söylenir. kısaca usta-çırak ilişkisi diyoruz. bu ilişki sadece zanaat alanında da değil ilimde de mevzuubahis edilebilir.

günümüzde usta-çırak ilişkisi unutulmaya yüz tutmuş -belki de unutulmuş- bir hadise. ''neyi kaybettiğini hatırla'' sözünün tecessüm ettiği muhabbetlerden bir bahis. fakat belki de halen bu muazzam sistemin yeniden inşası mümkündür. ''üniversite sayı ve kontenjanlarının fazlalığı'' yazımızda kısaca zikrettik. zanaat mektepleri kavramını. bu kavram ile birlikte usta-çırak ilişkisinin üzerinde durulabilir kanaatimce.

türkiye'de artık bu meseleler hiç gündem edilmiyor. neden acaba. daha önemli mevzular olduğu için mi. yoksa zihni melekelerimizi toplum olarak tamamen yitirdiğimiz için mi. yoksa kapitalist sisteme tam entegre olduğumuzdan mı. veyahut hepsi mi. olabilir. biz kendi meselelerini hayati sayan bir çizgiyi takip etme konusunda sadık olmayı hedeflediğimizden ötürü bu konuları gündeme getirelim. en azından kendi çapımızda :)

ihvan

hafiz
sözlükte ''erkek kardeş,arkadaş,yoldaş,dost,ortak''anlamlarına gelen ah kelimesinin çoğuludur.tasavvufta ,aynı şeyhe bağlı olan müridler,aynı tarikatın veya tarikat kolunun mensupları anlamında kullanılmaktır.kur'an'da mü'minlerin birbirinin kardeşi olduğu ifade edilimiş(hucurat 10.ayet) peygamber efendimiz de müslümanların din kardeşliğine bağlı kalmaya çağırmıştır.sufiler ,ilk dönemlerden itibaren birbirlerine kardeş gözüyle bakmışlardır.

nüans

partizan
bir galat-ı meşhurdur. ''nüans farkı'' derler mesela. bu ifade tamamen bir anlatım bozukluğudur. zira nüans kelimesi dilimize Fransızca'dan geçen bir kelime olup anlamı zaten ''fark'' demektir. nüans farkı dediğimiz zaman ''fark farkı'' demiş oluruz.

dilim ettin beni dilim dilim

hafiz
Evet bu söz çok anlamlıdır.çünkü insan'ın başına ne gelirse hep dili yüzündendir.Allah korusun bizi.şu unutmamak gerekir Birini çekiştirirken alışkanlık hâline getirilmiş tepkilerden “ben demedim, o diyor (ben sadece
aktarıyorum)” cevabının da ne kadar geçerli olduğunu anlamamız için Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellemin Müslim'de rivayet edilen bir hadis-i şerifine dikkat edelim: “Bir insanın yalancı sayılması için
kulağına gelen her sözü dilinin söylemesi yeterlidir.”
Evet, sen demedin ama naklettin. İnsan mermiyi kendisinin üretmediği, fabrikanın ürettiği
mazeretiyle birine kurşun sıkmanın suçundan paçayı yırtabilir mi? Öyleyse kötülük içeren bir sözü
'aslında' söylememiş olmak da kimseyi kurtarmaz. Müslüman'ın ağzından, kaleminden,
telefonundan kimsenin dinine, canına, onuruna ve malına zarar gelemez. Kural bu kadar basittir.
Senin telefonundan gitmiş bir mesajla bir Müslüman'ın dini, canı, onuru, parası bir kuruş bile olsa
zarar görüyorsa bunun geldiği anlam şudur: tevbe etmediğin sürece Allah seni affetmeyecektir

basîret

hafiz
İdrak, zeka, ilim, tecrübe, kalp ile görme, doğru ve ölçülü bakış, uzağı görme, kavrayış, feraset anlamına gelir.Başımızdaki göze basar, kalp gözüne de basîret denir. (Rağıb el-ısfahânî, el-Müfredat, 49)

Basîret ilâhî bir nur ve hakkın batıldan ayırt edilmesine yarayan bir bilgidir.kişi iyiliği ve kötülüğü ayırt edebiliyorsa ve Allah'ın istediği şekilde hareket ediyorsa o kişi basîret sahibidir.
O yüzden derler ki Allah basîret versin duası bilenen bişeydir.
şu durumda gerçekten hadisle uyumludur.
İnsanın kötülük ve ahlâksızlıklara dalması onun basîretini bağlar gözleri görmez olur.çünkü o kişi gaflettedir.Fakat Allah kendisine itaat eden, salih bir amel işleyen mükemmel ve gerçek bir tevhidi akideye sahip olan bir mümine üstün bir basiret verir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in "Mümin'in ferasetinden korun, zira o Allah'ın nuru ile bakar" (Tirmizî, Tefsir Suretu'l-Hicr, 6) buyurması mümindeki basiret ve kavrama kabiliyetinin üstünlüğünü gösterir.

İman bir basirettir. Basireti açık olanlar Allah'ın dinine ve hükümlerine talip olurlar. Basireti kapalı olanlar da Allah'ın nizam ve hükümlerine sırt çevirirler. Herkes basîreti kadar Allah katında değerlidir.

maraba

sivri
"Maraba", kökeni Arapça olan bir kelime olup, Türkçede "hizmetçi", "kulu", "emrindeki kimse" gibi anlamlara gelir. Günümüzde kullanımı oldukça azalmış bir kelime olarak karşımıza çıkar.

Örneğin, Osmanlı dönemi kaynaklarından biri olan "Tezkiret-ül Evliya" adlı eserde şöyle bir cümle geçmektedir: "Sultan Murad Han'ın marabaları arasında sıralanan kahramanlardan biri de Şahin Ahmed'dir."

ıslah görevimiz

hafiz
Şu herkes iyi bilmelidir ki her Müslüman dininin adamıdır.ıslah herkesin yapması gereken görev olduğunu her mümin iyi bilmelidir.ıslah;düzeltmek ,iyileştirmek,sorunları çözmeye çalışmak demektir.Şeriatımız müminleri hem bireysel hemde toplumsal anlamda ayrılığa düşürecek,ihtilafa götürecek şeylerden korumaktır.ıslah başta Peygamber Efendimiz olmak üzere tüm peygamberlerin misyonudur.peygamberlerden sonra bu görev biz müminler için ulvi bir görevdir .
"Sizden önceki toplumlar içinde yeryüzünde bozgunculuğu önceleyecek birikimli kimseler bulunsaydı ya ! Onlardan,kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kesim bunu yaptı.zulmedenlerse içinde şımartıldıkları refahın peşine düşüp günahkâr oldular.'"[hud suresi, 116]

kur'anı güzel okuma yarışması

bulut bey
Şimdilerde bir kısım zatı muhteremin yaptığı utanç verici program. Bu program ortada bir türk gücünün olmadığının açık ispatı. Adamlar popstar gibi yarışma yapıyor kur'an adı altında. Hem de trt'de.

Millet birçok şeyi umursamıyor. Gözünün önünde yaşananlara çıt yok. Bu programı kimler ne için nasıl tertipliyor. Niçin bir kısım zevat Müslümanlarla dalga geçme işini bu kadar kolay yapabiliyor.

Allah akıl fikir basiret feraset versin.

korku müslümana yakışmaz

hafiz
"Korkaklar dünyada rahat yüzü görmesin" !
Halid b.velid'in (ra)hayatını okuyan kimse bu sözü neden söylediğini Anlamış olur. Çünkü ashabı kiram'ın cesareti diller destandır.bizler için örnek nesildir.imam gazali öyle diyor eskilerin hayatlarını,sözlerini okumak kişiyi onlar gibi yapar.gerçekten onları bi anlasak okusak hayatımıza nasıl yön verdiklerini bariz Bir şekilde görmüş oluruz.korkaklığın Müslümana yakışmadığını anlarız.bizim cesaretimiz Allah'a olan güvenimizden gelir.nitekim musa as firavun gibi azmış,zalim,despot olan azılı kafire gideceği vakit Allah teala musa Peygamber'e korkma ben seninle beraberim demişti neml süresinde.ne büyük destek ne büyük güven işte iman eden her mümin bu hususu iyi anlamalı.

istiklal marşı

bulut bey
Bugün miladi takvime göre 12 Mart. Yine miladi takvime göre 12 Mart 1921 tarihinde milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy tarafından kahraman ordumuza ithafen yazılan İstiklal Marşı TBMM'de kabul edildi.

Kahraman ordumuz İstiklal Marşından aldığı güç ve ilham ile kafiri mağlup etti. Allah Türk'ün duasını kabul etti. Kabul olmuş dua ile vatanımız kafir tasallutundan halas oldu. İstiklal harbinin istikametini, ideolojisini, ruhunu ve kısaca bütün mahiyetini istiklal marşı tayin etmiştir. Bu sebepledir ki Teşkikat-ı Esasiye'nin 2. Maddesi "Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır Resmi lisanı Türkçedir." hükümlerini amirdir.

Her ne kadar daha sonraki süreçte istiklal marşı rafa kaldırılmış olsa da (milli şairimizin başına gelenler bunun en açık ispatıdır) yukarıda bahsettiğimiz hakikatler değişmez.

İstiklal harbini biz yaptık. Gariban Anadolu insanı yaptı. Din vatan namus için yaptı. Bir avuç vatansever türk kazandı istiklal Harbini. Dualar ile tekbirler ile. Hiçbirisinin zihninde inkıkap filan yoktu. Kahraman ecdadımızın zihninde sadece bir hedef vardı o da şehadet. Vatanın halası. İstiklal. Başka da bir hedef yoktu. Dolayısıyla cumhuriyetin kurucu felsefesi esasen islamdır, misak-ı millidir. Gerisi lafügüzaftır, çarpıtmadır. İstiklal harbinin sahibi Müslüman türk milletidir. Başka da kimsenin değildir. İstiklal harbi yalnızca bizimdir.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

tambura

sivri
"Tambura", telli bir çalgı ailesine ait genellikle Balkanlar ve Türkiye'de kullanılır. Tambura, uzun bir gövdeye sahip ve bu gövdenin üstünde gerilmiş tellerden oluşur. Tambur, çeşitli boyut ve tonlarda gelir ve farklı tellerle donatılabilir. Tambura, halk müziği, klasik müzik ve popüler müzik gibi birçok müzik türünde kullanılır.

(bkz: tanbura)

google

mad
bugün dünyanın en büyük arama motorlarından biridir ve çevrimiçi varlığını sürekli olarak genişletmektedir. Ancak, Google'ın artan etkisi ve tekelleşmesi, bir dizi eleştiriyi de beraberinde getirmektedir. Google kullanıcı gizliliğine ilişkin yeterli özeni göstermemektedir. Google, kullanıcıların arama geçmişleri, kişisel bilgileri ve çevrimiçi davranışları gibi önemli verileri toplamakta ve işlemektedir. Bu durum, kullanıcıların mahremiyeti ve özel bilgilerinin korunmasına yönelik endişelere neden olmaktadır. ayrıca Google'ın algoritma sistemi tarafından manipüle edilebilmesi sakıncalı bir durumdur. Google'ın arama sonuçları, algoritma sistemine dayalı olarak oluşturulur ve bu nedenle belirli bir yöne doğru manipüle edilebilir. Bu, özellikle siyasi içeriklerde veya tartışmalı konular hakkında bilgi ararken, kullanıcıların doğru bilgiye erişmelerini zorlaştırmaktadır.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol