startup

mad
Startup, genellikle yeni bir iş fikri veya inovatif bir çözüm sunan işletmeler olarak tanımlanır.

bir startup genellikle bir iş modeli veya ürünü geliştirmek için riskli yatırımlar yapmak zorundadır.

Birçok startup, hızlı bir şekilde büyümeyi hedefleyen agresif bir iş stratejisi izler. Ancak bu tür stratejiler, bazen sürdürülebilirlik açısından sorunlu olabilir ve yüksek riskli yatırımlar yapma zorunluluğu, bazı yatırımcıların kısa vadeli kazançlarını garantilemek için sık sık büyük baskılara maruz kalmasına sebep olur.

günümüzde startupların sadece yüksek kâr amaçlı ve insanlara gerçek değer sunmaktan çok, hızlı bir şekilde para kazanmaya odaklandıklarını görebiliriz. Ayrıca, startuplar başarıya ulaşmak için geleneksel yöntemleri veya iyi bir iş planını terk etme eğilimindedir. bu da işletmelerin uzun vadede sürdürülebilirliği konusunda ciddi sorunlar oluşturabilir.

startuplar, inovasyon ve girişimcilik ruhu açısından önemlidir. Ancak, startupların oluşturduğu risklerin ve büyük ölçekli bir işletme için sağlıklı bir temel sağlamadan önce hızlı büyüme hedefi koymalarının neden olduğu sorunların farkında olmak gerekir.

iftar

hafiz
orucu açmak,oruçluya orucunu açtırmak,genel olarak oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması anlamında kullanılır.

peygamber efendimiz oruçlunun iftar vakti girdikten sonra ecele etmesini ve orucunu hurma veya tatlı bir şeyle ya da su ile açmalarını tavsiye etmiştir.(buhari,ebu davud)

oruç açarken dua etmek sünnettir.
peygamber efendimiz iftar anında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de yapmıştır.
''allah'ım senin rızan için oruç tuttuk,senin verdiğin rızıkla orucumuzu açıyoruz,bizden kabul buyur;çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin'' şeklinde dua etmiştir.

oy kullanmak

hafiz
seçimler yaklaştı. oy kullanmak imanı mesele haline geldi! hemde islami düzen olmayan bir sistem'de ahir zamanda yaşıyoruz. ne diyorlar;efendim şu partiye oy vermelisin çünkü senin iyi müslüman olduğunu gösterir.filan partiye oy verirsen hem dünyanı hemde ahiretini zarar sokarsın ona göre oy ver derler. ülke tabiri caizse karpuz gibi ikiye ayrılmış vaziyette.hakkımızda hayırlısı

siyasetteki ciddiyetsizlik

bulut bey
Siyaset ciddi bir iştir. En azından öyle olmalıdır. Aldığınız kararlar, takındığınız tutumlar, yaptığınız işler koskoca bir devleti milleti ilgilendiriyor. En basitinden bir siyasi partinin bir ilçe başkanlığı bile ciddi bir iştir. Çünkü Türkiye'de bırakın popüler partileri ismini cismini hiç duymadığımız - tabela partileri diye anılan- siyasi partilerin bile binlerce seçmeni sempatizanı var.

Peki siyasete bakalım. Ciddiyet var mı yok mu. Örnekler üzerinden gidelim. Neticede bu yüksek lisans tezi değil :). Bir sözlük yazısı :). Siyasetin ciddiyetsizliğini ciddi bir lügatte pekala tartışabiliriz. Çünkü burası pekala çoğu yere göre çok daha ciddi bir ortam.

Bu ülkede dombra müziğinden seçim şarkısı yapıldı mı. Şivan perver devlet ricaline ibrahim tatlıses ile birlikte konser verdi mi. Evet.

Bu ülkede bazı siyasiler dans ediyor mu. Evet hem de çok güzel.

Z kuşağı diye tasnif ettikleri kesime hoş görünmek adına bazı tuhaflıkları koca koca adamlar hiç utanmadan yapıyor mu. Evet bilfiil.

Bir cumhurbaşkanı adayı Starbucks'a gidip kahve içip beraberindeki bir kısım zat ile kalp işareti yapıp poz veriyorlar mı. Evet en afillisinden.

Hdp/pkk'nın 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayı medyada sazla sözle şişirildi mi. Evet baya uğraşıldı.

Bir ara akil adamlar yok muydu. Vardı. Hem de en akillerinden.

Bazı eski oyuncular tiyatrocular siyasetçi oldu mu. Evet. Tıpkı zelenski gibi. Ne yaptı zelenski ukrayna'yı. Gümletti.

Örnekler çoğaltılabilir. Daha çarpıcı ve trajikomik örnekler de bulunabilir. Meramımızı ifadeye kafi geleceği kanaatiyle örnekleri burada keselim. Kitabın ortasına gelelim.

Şirketler milletlere düşmandır. Dünya sistemi güçlü bir millet güçlü bir devlet istemiyor. İstemediği için de ciddi bir siyaseti tasvip etmiyor. Buna müsaade etmiyor. "Ben z kuşağı ortaya çıkardım siz de bunlar gibi yapın sakın haa ciddi filan olup da milli menfaat, milli şuur, milli kimlik gibi temayüller göstermeyin" diyor patronlar. Bunlar da "tamam abi ne demek" diyorlar. Mesele bu.

ramazan

hafiz
oruç,farsça ''ruze'' kelimesinin türkçeleşmiş şeklidir.arapça bir kelime olan ''savm ve sıyam'' bir şeyden uzak durmak,bir şeye karşı kendini tutmak ,oruç tutmak demektir.

-saim;oruç tutan demektir.
-oruç hicretin 2. yılı farz kılınmıştır.
-ilk oruç bedir savaşında tutulmuştur.
-ramazanın kelime manası sıcaklıktan gelir.
-güneşin yükselip etrafı kavurduğu zaman dilimine ''ramada'' denilir.
-günahlarımızı yok etttiği için bu aya ramazan denilmiştir.
-oruç sadece ağızla tutulan bir ibadet değildir.bütün uzuvlarla tutulan bir ibadettir.orucu göze,kalbe,zihne,kulağa, hasılı bütün organlara tutturulan bir ibadettir.

yapay et

hafiz
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulunun "yapay etin" caiz olduğuna yönelik fetvasının bulunmadığını açıkladı.
Diyanetten yapılan yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Sosyal medya mecralarında Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yapay ete cevaz verdiğine dair paylaşılan içerikler tamamen asılsızdır. Kurulumuzun yapay etin helal olduğuna dair bir fetvası yoktur."
inşallah bununla ilgili fetva yayınlanınca etraflıca anlatmaya gayret edeceğiz selametle...

kurtlar vadisi

sivri
"Kurtlar Vadisi", Türk televizyon tarihinin en ünlü dizilerinden biridir. İlk kez 2003 yılında yayınlanmaya başlayan dizi, Türkiye'deki siyasi ve toplumsal olaylara, terör, organize suç ve istihbarat faaliyetlerine odaklanmaktadır. Dizi, polisiye, dram ve aksiyon unsurlarını bir arada barındırmaktadır.

"Kurtlar Vadisi", ülkemizde büyük bir izleyici kitlesi edinmiştir ve çeşitli tartışmalara da yol açmıştır. Bazı kesimler tarafından eleştirilse de, geniş bir hayran kitlesine sahiptir. Dizinin orijinal versiyonu 97 bölüm sürmüş ve birçok ülkede de yayınlanmıştır. Ayrıca "Kurtlar Vadisi Irak" ve "Kurtlar Vadisi Filistin" gibi sinema filmleri de yapılmıştır.

sultan alp arslan

hafiz
200 bin kişilik ordu toplayıp selçuklu'yu(türkleri] Anadolu'ya sokmamak için savaşan Romen diyojen,
60 bin kişilik ordusuyla diyojen ve ordusunu yenen sultan alp arslan
Romen diyojen Bizans tarihinde tek esir düşen kral:)
Türkler geliyorsa kaçın, türkler kaçıyorsa daha hızlı kaçın.

istiklal marşı

hafiz
İstiklâl Marşımız şu ayet-i kerimenin
ruhunu yansıtır: “Gevşeklik göstermeyin,
üzülmeyin; iman etmişseniz üstün olan
sizsiniz.”Âl-i İmrân, 3/139.

İstiklâl Marşımız, var oluş gayemizi, kim
olduğumuzu ve nasıl var olmaya devam
edeceğimizi öğretir. En son ocağımız sönmeden
bağımsızlığımızın sembolü olan al bayrağımızın
inmeyeceğini haykırır. Şehit kanlarıyla sulanmış
vatan toprağımızın asla düşmana çiğnetilemez
olduğunu telkin eder. Şehâdetleri dinin temeli
olan ezan-ı Muhammedî'nin ebediyen
yurdumuzun üstünde inlemesini niyaz eder. Şu
mısralarla milletimize ebedi istiklâli muştular:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

yalnız

mad
bazen hayatın gerçeklerini görebilmek için yalnız kalmak iyidir. önemli olan, yalnız kalmaktansa yanlış insanlarla, yanlış yolda olmayı tercih etmemektir

saadet partisi

bulut bey
1972 senesinde Türk siyasi tarihine siyasal islam giriş yaptı. Milli selamet partisi ile. Daha evvelinde 1970'de Necmettin erbakan ile 17 arkadaşı milli nizam partisi denemesi de yapmışlar fakat bu parti kısa sürede kapatılmıştı. 1973 seçimlerinden önce bir kısım etkili ve yetkili zevat adalet partisinin oylarını bölmek istiyordu. Zira adalet partisi çok yüksek oy oranı ile farklı yollara tevessül edebilirdi. Kudretli paşalar Erbakan'ı ikna ettiler veya pek de uğraşmadılar erbakan dünden razıydı. İşin bu kısmı çok da önemli değil. Sonuçta Böylelikle erbakan isviçreden Türkiye'ye dönüp milli selameti kurdu. Sırasıyla milli selamet partisi, refah partisi, fazilet partisi son olarak ise saadet.
Milli selametin kuruluş serencamına bakıldığında siyasal islamın türkiyede islami bir hayat talebiyle doğmadığı, başka siyasi saik ve amaçlarla doğduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Ama bu ayrı bir bahis, bu yazının konusu değil.
Konumuz şu ki, 50 yıllık bir siyasal islam var, adına milli görüş diyorlar. Adil düzen falan filan bir dünya laf. Tamam peki. Bırakalım teorik tartışmaları, Metin okumalarını. En azından şimdilik. Bugüne gelelim. Ne oldu 50 yıllık milli görüşü temsil eden saadete. Yav size ne oluyor be saadetçiler. Kemal kılıçdaroğlu'nun adaylığını açıklamak size mi kaldı. Sizden başkası yok muydu. Sizin ne işiniz var altılı masada. Ne işiniz var chp' nin peşinde. Bundan önceki seçimde ise temel karamollaoğlu isimli zat Abdullah gül'ü ortak aday yaptırmak için bayağı mesai sarf etmişti. Meral hanım aday olup buna engel olmuştu. Sizin ne işiniz var Abdullah gül ile. Hani siz islamcı idiniz ya. İslamcı, Abdullah Gül'ü savunur mu. Abdullah Gül'ü aday yapmaya uğraşır mı. Uğraşmaması lazım. Ama dert başka.
Bugün türkiyede hdp ve peşindeki marjinal sol partiler Türkiye aleyhine her türlü siyasi söylem ve eyleme girişebiliyor iken 50 yıllık siyasal islam temsilcisi saadetçiler siz de biraz kıratlı olun da en azından biz de şeriat isteriz diyin. Veya saçma da olsa adil düzen mi diyorsun ne diyorsun söyle işte onları. Partiye ceketi koysanız genel başkan diye yüzde 2 oyu var. Kemal kılıçdaroğlu'nun peşine takılınca oyunuz yüzde 30 mu olacak. Yine aynı oyu alacaksınız. Kimse sizden olmasa da kimse sizi dinlemese de siz Müslümanlığı bir savunun bakalım önce. Bu ülke Müslümandır diyin. İstiklal harbi de bunun için yapıldı diyin mesela. Ne kaybedeceksiniz. Öte tarafta adam 'ermeni soykırımını tanıyın' diyor. Daha envai çeşit ne hainlikler ne düşmanlıklar yapıyor. Bu zevat en zararlı lafları çok rahat beyan edebiliyor. Sizde de az bir kırat olsaydı kuranı sünneti en azından söylem olarak savunurdunuz. Chp'nin payandası olmazdınız. Chp'nin payandası olmak sizin kıratınız buymuş. Sizin kıratınız talimatları uygulamakmış.
Başlarında bir dede. Gayri ciddi bir adam. Gelmiş 80 yaşına. Yahu sizde hiç mi adam kalmadı temel karamollaya gelene kadar.
Saadetin peşinde giden Müslüman kardeşlerim için üzgün müyüm. Değilim :)
Müslüman akıllı olmak zorundadır

avukat

bulut bey
avukat kelimesi sözlükte ''Mesleği hukuki işlerde ücret karşılığı yol göstermek, hakkı savunmak olan, kendisine kanunen savunma hakkı tanınmış kimse'' anlamına gelir http://lugatim.com/s/AVUKAT.

avukat kelimesi esasen latince bir kelime. Latinceden italyancaya geçmiş. avvocato kelimesi italyancadan dilimize girmiş. daha eski tarihlerde avukatın karşılığı olarak ''muhami'' kelimesi kullanılmış.

avukatlığın ilk olarak antik yunan'da ortaya çıktığı söylenir. sokrates'in savunması ilk müdafaa olarak değerlendirilir. bu hususlar işin doğrusu pek de önemli değil en azından benim için.

bizde ortaya çıkışı tanzimat fermanının ilanı ile birlikte olmuştur. tabi bu tarihlerde ortaya çıkan 'vekillik' , 'müdafiilik' vasıfları profesyonel ruhsatlı bir kamu görevi, bir iş kolu olmayıp 'dava vekilliği' , 'müdafii' gibi kavramlarla ortaya konulmuş ve bu görevlerin icra edilebilmesi için mektep mezuniyeti şart koşulmamıştır. cumhuriyet'ten önce de bir kısım illerimizde baro kuruluşlarının ortaya çıktığı görülmüştür. fakat kurumsal olarak baroların ortaya çıkışı cumhuriyet ile birlikte olmuştur.

kısa tarihsel bilgiden sonra avukatlıkla ilgili birkaç kelam edelim. önce şunu söyleyelim. halihazırda hukuk sisteminde avukatlık vazgeçilmez bir unsurdur. bu hem sistem olarak hem de sistemsel çarpıklıkların ortaya çıkardığı sonuçlar açısından böyle. avukat herkese lazımdır, herkese muhakkak lazım olur, her an herkesin avukata işi düşebilir.

avukatlık çok enteresan meslektir. kimseye yaranamazsınız. adamı ipten alırsınız yine de yaranamazsınız. ne müvekkile ne karşı tarafa ne hakime ne savcıya ne de memura yaranamaz avukat. avukat kısaca kimseye yaranamayan insandır :) avukata saygı özellikle son zamanlarda ortadan kaybolan bir şey.

avukatlık hem kamu görevlisi hem de serbest meslek niteliğinde bir meslektir. bu hususlar avukatlık kanununda izah edilmiş.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 1 ve 2:
''Avukatlığın mahiyeti:
Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
(Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Avukatlığın amacı:
Madde 2 – (Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

toplumda avukatlar hakkında pek çok yanlış bilgi var. galat-ı meşhur olmuş çok sayıda bilgi mevcut. özellikle son zamanlarda yayınlanan muhtelif dizi ve filmlerde yer verilen avukat karakterleri üzerinden ve ayrıca daha önemlisi hukuktan bihaber toplumumuzda yanlış anlamalar ve ön yargılar sebebiyle bu galat-ı meşhurlar ortaya çıkmış ve halen derinleşerek devam etmektedir.

yapılan en önemli yanlışlardan biri belki de birincisi avukat ile müvekkilinin özdeşleştirilmesi. avukat ücret karşılığı hukuki hizmet sağlayan bir kamu görevlisidir. ücretini alarak her türlü dava ve hukuki işi uhdesine alabilir. bu durum avukatın müvekkiline şahsıyla birlikte bir bütün olarak onun eylemlerine iştirak ettiği anlamına gelmez. misal; a şahsı b şahsını öldürüyor. a şahsı filanca mahkemesinde yargılanıyor. c şahsı avukat olarak a şahsının müdafiiliğini ücret-i mukabilinde üstlenmiş. bu olayda c şahsı cinayeti değil cinayetten yargılanan sanığın yasal haklarını savunur. c şahsı, a şahsının öldürme fiili ile alakası bulunmayan masum, ücreti karşılığında ekmek parasını kazanmaya gayret eden bir kamu görevlisidir. c şahsı a'nın suçuna iştirak etmediği gibi avukatlığını üstlenmiş olması onun bu fiili onayladığı anlamına gelmez. savunma hakkı kutsaldır ve herkesin (suçu-eylemi ne olursa olsun) savunma hakkı vardır. adil yargılanma hakkı herkesin tabi bir hakkıdır. dolayısıyla avukat bunu temin eden en önemli unsurdur. bu sebeplerle müvekkili ile avukatı özdeşleştirmek büyük cahilliktir. bunu yapmayınız.

diğer yanlış ise avukatların çok ve haksız yere para kazandığı algısıdır. bugün itibariyle hukuk fakültelerinin sayısı neredeyse 100'e yaklaşmış. her yıl yaklaşık 20 bin hukuk mezunu var. Türkiye' de 81 baroya kayıtlı avukat sayısı 144 bin civarında olduğu söyleniyor (bu akp'nin marifetidir, her şehre hatta bazı ilçelere üniversite kurulmasının bir yansımasıdır). dolayısıyla bugün itibariyle rekabetin en ağır bastığı iş kollarının belki de birincisidir. bu ortamda avukatlık kazançları zaten bir hayli düşmüş olup çok sayıda meslektaşımız geçim sıkıntısı yaşamaktadır. son yıllarda yaşanan avukat enflasyonu sebebiyle ve başka diğer etmenlerden kaynaklı olarak avukatların çok para kazandığı iddiası tamamen yanlıştır. öte yandan avukatın hak etmediği ücretleri talep ettiği algısı da tamamen hatalıdır. en basit dava bile bugün itibariyle 2 yıl sürer. bazı davaların 8-10 yıl sürdüğü düşünüldüğünde avukatın çalışmasını emeğini mesaisini bir nebze anlamış oluruz. dolayısıyla avukatlık ücretleri bugünkü piyasa koşullarında belki en az artış yapılan alandır. yani avukatınızla kurbanlık pazarlığı gibi pazarlığa girişmeyin avukatın canını sıkarsınız, kafanızda sizi 'cimri müvekkil, cahil insan' diye tanımlar ve ona göre muamele görürsünüz. ayrıca insanların avukatın ücretine neden bu kadar takıldıklarını anlamak güç. neticede bu profesyonel bir meslek dalı. saygın ve son derece önemli. avukatların hiçbir meslek dalının kazancı ile ilgili olumsuz bir tavır takındığını görmedim. fakat tersine çokça şahit olduk oluyoruz. avukat hak ettiğini elbette kazanacak.

avukat, müvekkilin -hukuk çerçevesindeki- talimat ve istekleri ile bağlıdır. kafasına göre iş yapamaz. kafasına göre beyanda bulunmaz. örnek adam karısından boşanmak istiyor. hiçbir avukat sen boşan veya boşanma demez. boşanmak isteyen adamın davasını bildirdiği yönde açar. boşanma davalarında sıkça rastlanan durum erkek veya kadın boşanmak istediği eşi ile sonradan barışır fakat dava başlangıcında söylediği boşanma sebepleri sonradan kafasına dolanmış :) . diyor ki eşine ''efendim bunları sana ben söylemedim'' öyle mi karıcığım/kocacığım, ''peki kim söyledi'' ''avukat öyle yazmış''. böyle bir şey olmaz laa :). avukat nerden bilsin senin eşinle ne yaşadığını yanında mıydı. avukat müvekkilin yaşadığı olayları hukuki veçheleri ile ve hukuki bir dille yazılı beyana döker müvekkilinin söylemediği hiçbir şeyi dilekçeye yazmaz.

avukatlık türkiye'de bugün itibariyle can çekişen bir meslek dalıdır. bu hem sistemden hem de bazı avukatların çapsızlığından kaynaklanıyor. elbette ağırlıklı olarak yukarıda bahsettiğimiz avukat enflasyonundan kaynaklanıyor. barolar da maalesef etkin ve yeterli tedbirleri almıyor (neden çünkü tbb başkanlığını işgal eden zatın osman kavala ve selahattin demirtaş'ı savunmak gibi daha mühim işleri var).

hukuk fakültesi 1. sınıfta -illa ki- sorulur. mezun olunca ne olacaksınız. 200-300 kişilik amfiden sadece 1-2 kişi avukat olmak ister. ama mezuniyetten sonra 200 kişilik kontenjandan 195'i avukat olur :). bu iş böyledir. avukat olmak isteyen de olur istemeyen de olur. o yüzden gençler sakın laa. sakın hukuk filan yazmayın olum. gençliğinize yazık etmeyin (babası zengin olanları ayırıyorum, siz yazın kardeşim size her bölüm mübah). vallahi sürünürsünüz. aman aman :)

her şeye rağmen hukuk herkese lazım. yetkin, dürüst, namuslu, adil hukukçularımıza ihtiyacımız var. hukuk ve adaletin tecelli ettiği günleri görmek dileğiyle tüm avukat meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum. avukat olmayanlara da sunuyorum :)




osmanlıcı-cumhuriyetçi tezadı

bulut bey
Siyaset yazımızda dünya sisteminden bahsettik. Sistem birçok tezatlıklar ortaya koyar. Adam seküler temayülde, kemalistlik yolunda ise ona der ki "bu Osmanlı var ya bu osmanlı islami bir düzendir. Dolayısıyla gericidir. Oysa kemalist inkılaplar batıcıdır ilericidir medenidir. Cumhuriyeti mustafa kemal kurduğuna göre sen de kemalist olduğuna göre sen cumhuriyetçisin". Bu vatandaşımız da Osmanlıya karşı cumhuriyetçi oluverir. Al sana bir paket.

Sistem, dindar temayülü yoğun, kemalist inkılapları benimseyen bir zata da der ki "bu cumhuriyet var ya bu cumhuriyet. Bunu Mustafa kemal kurdu. Aynı Mustafa kemal saltanatı lağvetti. Aynı Mustafa kemal inkılapları yaptı, halifeliği kaldırdı. Yani bu islam'a karşı bir iştir. Oysa senin şanlı ecdadın osmanlı yok muydu. Bunlar ne matah adamlardı. Tam bir islam düzeniydi. Yıktılar onu". Bu vatandaşımız da oldu mu sana cumhuriyet karşıtı bir osmanlıcı. Al sana ikinci paket.

Gavur sistemi böyle insanları tanımlar. Sonra o tanımlar ile insanları paketler. O paketleri birbirine vura kıra bir sonuç - tabi ki kendi lehlerine- bir sonuç hasıl etmeye çalışırlar. İnsanlar kendilerini ciddiye almadıkları sürece başarıya da ulaşırlar.

Oysa ne cumhuriyet islam karşıtı bir hadisedir. Ne de osmanlı tam bir islami düzendir. Türkiye cumhuriyeti islam cumhuriyeti olarak ilan edildi. Yani Müslümanlar Tanzimat ile kaybettiklerini istiklal harbi neticesinde geri aldılar. Bu ve daha başka konu ile alakalı bilgiler ısrarla ve başarı ile insanlardan gizlenir ve insanlar Osmanlı-cumhuriyet tezadında bırakılır. Bu çekişmeden bu nizanın tarafları hiçbir menfaat temin edemez. Niye. Çünkü masayı kuran, tanımı yapan, organizasyonu teşkil eden gavur. O yüzden.

Kurtlar vadisinde çok güzel bir replik var. Ne diyor. "kumarda kazanan yoktur Kumarda sadece oynatan kazanır". Şimdi bu mevzuya uyarlayalım. Gavur bir masa kuruyor. Bu masada kumar oynatıyor. Bir kere kumar oynamak müslümana haram. Ama bazı Müslümanlar bundan hiç rahatsız değil. Ben oynarım diyor. Hadi haramı göze aldın oynadın. Ee canım ciğerim. Gavurun masasında kumar oynuyorsun nasıl kazanacaksın. Sonuçta hep gavur kazanır.

Cumhuriyet türkiye'nin bir kazanımı. Bu istiklal harbi sayesinde oldu. Gavur kendisine bir yahut birden çok menfaat temin etmek üzere elbette bu tezadı teşmil etmeye gayret edecek.

Velhasıl güncel siyasi sosyal veya dini bilumum tüm tezatlıklarda bahsettiğimiz hadiseyi gözlemleyebiliriz. Bu bahse örnek olarak Gazali ibni rüşd tartışması başlıklı yazıda temas etmeye çalışmıştım.

Müslüman akıllı olmak zorundadır. Allah Müslüman türke akıl fikir basiret ve hidayet versin. Yani hepimize.

tenakuz

sivri
çelişki, tutarsızlık, uyumsuzluk veya çatışma gibi anlamlara gelir. Bir şeyin kendisiyle veya diğer şeylerle çeliştiği, birbiriyle uyuşmayan veya çatışan özelliklere veya durumlara sahip olduğu durumlar için kullanılır.

Örneğin, "onun söyledikleriyle yaptıkları arasında tenakuz var" gibi bir cümlede, kişinin söyledikleri ile yaptıkları arasında bir uyumsuzluk veya çatışma olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır.

muhsin yazıcıoğlu

bulut bey
Muhsin yazıcıoğlu dediğimiz zaman aklıma gelen ilk kelime vatanseverlik. Rahmetli muhsin başkan berrak zihniyle temiz bir vatanseverdi. Allah rahmet eylesin, Allah şehadetini kabul buyursun.

Bugünlerde Muhsin yazıcıoğlu'na atıflar muhtelif kişi ve kurumlarca yapılıyor. Ölüm yıldönümü münasebetiyle. Muhsin başkanın siyasi çizgisi ile uzaktan yakından alakası olmayanlar onu sanki kendi çizgilerinde giden bir siyasetçiymiş gibi pazarlama peşindeler. Ne diyelim. Şehitler ölmez. Şehitlerin kemikleri de sızlamaz. bugün medyada görünenlerin ve muhsin başkan ile aynı çizgide olduğunu veya muhsin başkana yakın siyasi görüşleri olduğunu iddia edenlerin hiçbirisi Muhsin yazıcıoğlu ile aynı çizgide değildir.
Muhsin yazıcıoğlu'nun çizgisi ismet özel çizgisidir. Bunu ismet bey çok güzel ifade etti bir programda. Bilenler şairin bu sözlerini bilir. Bilenler muhsin başkan ile ismet beyin aynı yolda olduğunu bilir. Gerisi lafügüzaf. Biz vatanseverler olarak ismet beyi de rahmetli şehit muhsin başkanımızı da biliyoruz. Gerisini bilmiyoruz. Bilenlere mübarekler olsun.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol