kürt sorunu

bulut bey
Türkiye ile sorunu olan birçok zatın diline pelesenk olan bir tabirdir. Esasında mesele kürt sorunu filan değil. Mesele istiklal harbinin intikamı. İstiklal harbinin mağlupları o tarihten itibaren faaliyetlerine devam ediyor ve bugünlerde baya bir yol katettiklerini düşünüyorlar.

"Kürt varlığını tanıyorum" dediğiniz zaman peşine ermeni, rum, pontus ve sair sırasıyla gelir.

Bugün "kürt sorunu vardır" diyen kişi "benim türkiye ile ve türklerle görülecek bir hesabım var" demek istiyordur. "sizin bir kürt sorununuz var" diyen gavurlardır. Bu söylemi devam ettirenler ise Müslüman gibi görünen gavurlar yani istiklal harbinin mağlupları ile bir şeye kafası basmayan cahillerdir. Türkiye'de bir kürt sorunu yoktur.

"türk, kürt, laz, Çerkez, Boşnak, roman..." bilmem ne. Bunu dedin mi. Tamam işte. Sen birilerine hizmet ediyorsun. Kime hizmet ediyorsun. Orasını hizmeti veren ve hizmeti alan daha iyi bilir. Türklük bir etnik unsur değildir. Türklük bir ırk değildir. Türklük bir kültür yahut muhtelif etnisitelerin harmanlandığı bir üst kimlik de değildir. Türklük sadece islamın kılıcı olmaya cehd etmektir. Başka da bir şey değildir. Bunu nereden anlıyoruz. Çok sayıda örnek var. En çarpıcı örnek mimar sinan. Mimar sinan bir devşirme. 22 yaşına kadar ermeni olarak yaşamış. 22 yaşında devşirilince Müslüman olup türklüğü seçmiş. O camileri ve sair eserleri de türklük bilinci ile inşa etmiş. "efendim bu alçak adamlar beni devşirdi bakmayın siz benim Müslüman göründüğüme ben aslında ermeniyim" kafasında olsaydı bu başarılara muvaffak olamayacaktı. "ben zamanı gelince sizinle hesabımı göreceğim" diye bir fikri hiçbir zaman taşımadı. Türk oldu ve de şereflendi. İşte bu kadar. Daha sayısız örnek verilebilir bu bahse.

Biz bu bilince ne zaman erişeceğiz bilmiyorum. Fakat ancak ve ancak zihnimize sürekli olarak boca edilen bir dünya zehirli fikriyattan bir şekilde halas olup bu sahih düşünceye eriştiğimizde bize bir yol açılabilir.

tenakuz

sivri
çelişki, tutarsızlık, uyumsuzluk veya çatışma gibi anlamlara gelir. Bir şeyin kendisiyle veya diğer şeylerle çeliştiği, birbiriyle uyuşmayan veya çatışan özelliklere veya durumlara sahip olduğu durumlar için kullanılır.

Örneğin, "onun söyledikleriyle yaptıkları arasında tenakuz var" gibi bir cümlede, kişinin söyledikleri ile yaptıkları arasında bir uyumsuzluk veya çatışma olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır.

altılı masa

bulut bey
Altılı masanın adayının kim olduğu, ekrem imamoğlu ve Mansur yavaş isimli zevatın cb yardımcısı olacağı ve sair buna benzer konular Türkiye için pek önemsiz hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan meselelerdir. Bu zevatın kıratı nedir ki Türkiye'ye bir değer katsınlar. Aziz milletimiz kıratı olmayan zevata niye bu kadar kıymet verir. Bunu sorgulamalıyız hem de çok iyi sorgulamalıyız.

adsense

mad
AdSense, Google tarafından sunulan bir reklam yayınlama programıdır. İnternet siteleri sahipleri ve youtube kanalları, AdSense'e kaydolarak sitelerinde Google reklamlarını yayınlayabilirler. Bu reklamlar, sitenin içeriğine uygun şekilde otomatik olarak belirlenir ve ziyaretçilerin tıkladığı veya görüntülediği her reklam için sitenin sahibi para kazanır.

mehmet akif ersoy

bulut bey
İstiklal marşımızın şairi. Büyük bir adam. Bir kahraman. Bir önder. Baştan aşağı şahsiyet. Büyük türk milletinin büyük şairi. Türk ideolojisini tecessüm ettiren metni kaleme aldı 102 yıl önce. En zor zamanda "korkma" dedi. Tıpkı hicret yolunda peygamber efendimiz (sav)'in ebubekir efendimize dediği gibi. "korkma Allah bizimle beraber". Akif de Türk milletine ve kahraman ordumuza "korkma Allah bizimle" dedi istiklal marşı ile. İstiklal harbimiz bu ruh, bu imanla kazanıldı.

Sonra ne oldu. Akif canından çok sevdiği Türkiye' den ayrılmak zorunda kaldı. Artık ahirete irtihalini yakın görünce vatanında canını teslim etmek üzere ancak dönebildi. Bunu iyi anlamamız lazım. İstiklal harbimizin en önemli kahramanlarından birisi acaba ne olmuş da vatan topraklarından ayrılmak durumunda kalmış. Daha nice nice sorular. Bu soruları sormalı ve cevaplarını anlamaya çalışmalıyız. Belki daha az zoka yutarız diye. Tabi ideal olanı hiç zoka yutmamaktır.

Mesela albay deli halit niçin meclis koridorunda vurulmuş.
Ali şükrü bey niçin bir suikaste kurban gitmiş.
Bunlar benzer sorulardır.

saadet partisi

bulut bey
1972 senesinde Türk siyasi tarihine siyasal islam giriş yaptı. Milli selamet partisi ile. Daha evvelinde 1970'de Necmettin erbakan ile 17 arkadaşı milli nizam partisi denemesi de yapmışlar fakat bu parti kısa sürede kapatılmıştı. 1973 seçimlerinden önce bir kısım etkili ve yetkili zevat adalet partisinin oylarını bölmek istiyordu. Zira adalet partisi çok yüksek oy oranı ile farklı yollara tevessül edebilirdi. Kudretli paşalar Erbakan'ı ikna ettiler veya pek de uğraşmadılar erbakan dünden razıydı. İşin bu kısmı çok da önemli değil. Sonuçta Böylelikle erbakan isviçreden Türkiye'ye dönüp milli selameti kurdu. Sırasıyla milli selamet partisi, refah partisi, fazilet partisi son olarak ise saadet.
Milli selametin kuruluş serencamına bakıldığında siyasal islamın türkiyede islami bir hayat talebiyle doğmadığı, başka siyasi saik ve amaçlarla doğduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Ama bu ayrı bir bahis, bu yazının konusu değil.
Konumuz şu ki, 50 yıllık bir siyasal islam var, adına milli görüş diyorlar. Adil düzen falan filan bir dünya laf. Tamam peki. Bırakalım teorik tartışmaları, Metin okumalarını. En azından şimdilik. Bugüne gelelim. Ne oldu 50 yıllık milli görüşü temsil eden saadete. Yav size ne oluyor be saadetçiler. Kemal kılıçdaroğlu'nun adaylığını açıklamak size mi kaldı. Sizden başkası yok muydu. Sizin ne işiniz var altılı masada. Ne işiniz var chp' nin peşinde. Bundan önceki seçimde ise temel karamollaoğlu isimli zat Abdullah gül'ü ortak aday yaptırmak için bayağı mesai sarf etmişti. Meral hanım aday olup buna engel olmuştu. Sizin ne işiniz var Abdullah gül ile. Hani siz islamcı idiniz ya. İslamcı, Abdullah Gül'ü savunur mu. Abdullah Gül'ü aday yapmaya uğraşır mı. Uğraşmaması lazım. Ama dert başka.
Bugün türkiyede hdp ve peşindeki marjinal sol partiler Türkiye aleyhine her türlü siyasi söylem ve eyleme girişebiliyor iken 50 yıllık siyasal islam temsilcisi saadetçiler siz de biraz kıratlı olun da en azından biz de şeriat isteriz diyin. Veya saçma da olsa adil düzen mi diyorsun ne diyorsun söyle işte onları. Partiye ceketi koysanız genel başkan diye yüzde 2 oyu var. Kemal kılıçdaroğlu'nun peşine takılınca oyunuz yüzde 30 mu olacak. Yine aynı oyu alacaksınız. Kimse sizden olmasa da kimse sizi dinlemese de siz Müslümanlığı bir savunun bakalım önce. Bu ülke Müslümandır diyin. İstiklal harbi de bunun için yapıldı diyin mesela. Ne kaybedeceksiniz. Öte tarafta adam 'ermeni soykırımını tanıyın' diyor. Daha envai çeşit ne hainlikler ne düşmanlıklar yapıyor. Bu zevat en zararlı lafları çok rahat beyan edebiliyor. Sizde de az bir kırat olsaydı kuranı sünneti en azından söylem olarak savunurdunuz. Chp'nin payandası olmazdınız. Chp'nin payandası olmak sizin kıratınız buymuş. Sizin kıratınız talimatları uygulamakmış.
Başlarında bir dede. Gayri ciddi bir adam. Gelmiş 80 yaşına. Yahu sizde hiç mi adam kalmadı temel karamollaya gelene kadar.
Saadetin peşinde giden Müslüman kardeşlerim için üzgün müyüm. Değilim :)
Müslüman akıllı olmak zorundadır

metaverse

mad
son zamanlarda teknoloji dünyasında oldukça popüler hale geldi ve birçok insan gelecekteki internet deneyimini şekillendireceğine inanıyor. Metaverse bir tür sanal gerçeklik platformu olarak tanımlanabilir. Bu platformun amacı, kullanıcıları gerçek dünyadan soyutlayarak, tamamen sanal bir dünyaya sokmaktır. Böylece metaverse firmaları kullanıcıların gerçek dünyada sahip olamayacakları deneyimlere sahip olacağını iddia etmekteler. fakat bu süreç kripto paraların düşüşüyle birlikte yükseliş ivmesini kaybetti. işin diğer boyutu olan metaverse üzerinden arsa alan kullanıcılar hayatın gerçekleriyle çok hızlı yüzleştiler :)

ecdat

sivri
"atalar, dedeler, büyükler" anlamlarına gelir. Bu kelime genellikle tarihi veya kültürel bağlamda kullanılır ve geçmişteki büyüklerine atıfta bulunurken sıkça kullanılır. (bkz: ecdad)

"Anadolu İhtilali" adlı eserde, yazar Yusuf Akçura
şu cümleyi kullanmıştır: "Ecdadımızın kılıcı, bizim aklımız, ilimiz, fikrimiz ve düşüncemizdir."



dilim ettin beni dilim dilim

hafiz
Evet bu söz çok anlamlıdır.çünkü insan'ın başına ne gelirse hep dili yüzündendir.Allah korusun bizi.şu unutmamak gerekir Birini çekiştirirken alışkanlık hâline getirilmiş tepkilerden “ben demedim, o diyor (ben sadece
aktarıyorum)” cevabının da ne kadar geçerli olduğunu anlamamız için Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellemin Müslim'de rivayet edilen bir hadis-i şerifine dikkat edelim: “Bir insanın yalancı sayılması için
kulağına gelen her sözü dilinin söylemesi yeterlidir.”
Evet, sen demedin ama naklettin. İnsan mermiyi kendisinin üretmediği, fabrikanın ürettiği
mazeretiyle birine kurşun sıkmanın suçundan paçayı yırtabilir mi? Öyleyse kötülük içeren bir sözü
'aslında' söylememiş olmak da kimseyi kurtarmaz. Müslüman'ın ağzından, kaleminden,
telefonundan kimsenin dinine, canına, onuruna ve malına zarar gelemez. Kural bu kadar basittir.
Senin telefonundan gitmiş bir mesajla bir Müslüman'ın dini, canı, onuru, parası bir kuruş bile olsa
zarar görüyorsa bunun geldiği anlam şudur: tevbe etmediğin sürece Allah seni affetmeyecektir

aidiyet

sivri
bir topluluğa, bir gruba, bir aileye veya bir kültüre kendini bağlı hissetme veya ait hissetme durumudur. Aidiyet, bir kişinin kimliğinin bir parçasıdır ve bir topluluğun değerlerini, normlarını ve beklentilerini paylaşarak kişinin kendini daha güvende ve kabul edilmiş hissetmesine yardımcı olur.

müslüman akıllı olmak zorundadır

hafiz
Allah biz kullarına kendisini tanıyalım diye bizlere akıl ve irade vermiştir.Kulluk makamı Peygamberlerin "ne güzel kul "makamına ermektir.müslümanın akıllı olanı nefsin istek ve arzularına set çeken ve övülen bir kimse iken ,aklını kullanmayan ise nefsin arzularına uyan gaflette olan kimsedir.Dinini [islamı] iyi öğrenmek isteyen bir Müslüman önce ilmihal yani hâl ilmini iyi öğrenmelidir.ilmihal [fıkıh]kişinin aleyhinde ve lehinde olanı bilmesidir.akıllı mümin şeytanın düşman olduğunu,nefsin ise daima bizi kulluk yani akıllı Müslüman olmanın önünde en büyük engeldir.akıllı Müslüman derken Allahı ve rasülünün yolundan giden kimseyi kastediyoruz.

takva

hafiz
Toplumumuzda bu kavramı çokça anılır ama gereği gibi yerine getirmekte Müslümanlar gaflet içerisindedir.Nedir takva? "kişinin,kendisini günahkâr kılacak şeylerden koruması veya insanın ibadet ve güzel işler yaparak Allah'ın azabından korunması "şeklinde açıklanmıştır. Bu tür korunma çabaları Allaha duyulan saygı sevgi ve itaatin göstergesidir.
Sahabeden Abdullah ibn Mes'ud'un [ra] ifadesi "Allaha âsi olmayıp itaat etmek,nankör olmayıp şükretmek ve O'nu unutmaksızın hep hatırda tutmak"şeklinde güzel bir yorum getirmiştir.
Müslümanlar olarak şu ayeti iyi bilmeliyiz "gücünüz yettiğince Allaha saygısızlıktan sakının"[teğabün 16 ayet]takva sahipleri Kur'an'da övülmüş ve anılmıştır;
1-Allah katında değerlidirler.[Hucurat 13]
2-Allah onları sever.[Al-i imrân 76]
3-Onlar için güzel bir gelecek vardır.[Sâd 49]
4-Ahiret yurdu onlar için hazırlanmıştır.[Zuhruf 35]
5-Allah onlarla beraberdir.[Bakara 194]

bibliyofil

hafiz
Fransızca kökenli bir kelimedir. Anlamı ise şöyledir ; kitapsever anlamına gelir.tdk sözlüğünde ise kitap dostu,kitaplara düşkün anlamına gelir. Aldığı yada okuduğu kitapları çevresindeki insanlara aktarmayı seven paylaş kişidir.
Böyle kimselere kitap kurdu da denilir.çünkü kendi alanında sürekli okuyan yazan çizen kimseler kitapla dost olmuştur.o yüzden en iyi arkadaş kitaptır derler.
Dinimizde okumayı,öğrenmeyi,tefekkür etmeyi şiddetli tavsiye etmiş ve "hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?" Diyerek okumanın değerini ortaya koymuştur.

osmanlıcı-cumhuriyetçi tezadı

bulut bey
Siyaset yazımızda dünya sisteminden bahsettik. Sistem birçok tezatlıklar ortaya koyar. Adam seküler temayülde, kemalistlik yolunda ise ona der ki "bu Osmanlı var ya bu osmanlı islami bir düzendir. Dolayısıyla gericidir. Oysa kemalist inkılaplar batıcıdır ilericidir medenidir. Cumhuriyeti mustafa kemal kurduğuna göre sen de kemalist olduğuna göre sen cumhuriyetçisin". Bu vatandaşımız da Osmanlıya karşı cumhuriyetçi oluverir. Al sana bir paket.

Sistem, dindar temayülü yoğun, kemalist inkılapları benimseyen bir zata da der ki "bu cumhuriyet var ya bu cumhuriyet. Bunu Mustafa kemal kurdu. Aynı Mustafa kemal saltanatı lağvetti. Aynı Mustafa kemal inkılapları yaptı, halifeliği kaldırdı. Yani bu islam'a karşı bir iştir. Oysa senin şanlı ecdadın osmanlı yok muydu. Bunlar ne matah adamlardı. Tam bir islam düzeniydi. Yıktılar onu". Bu vatandaşımız da oldu mu sana cumhuriyet karşıtı bir osmanlıcı. Al sana ikinci paket.

Gavur sistemi böyle insanları tanımlar. Sonra o tanımlar ile insanları paketler. O paketleri birbirine vura kıra bir sonuç - tabi ki kendi lehlerine- bir sonuç hasıl etmeye çalışırlar. İnsanlar kendilerini ciddiye almadıkları sürece başarıya da ulaşırlar.

Oysa ne cumhuriyet islam karşıtı bir hadisedir. Ne de osmanlı tam bir islami düzendir. Türkiye cumhuriyeti islam cumhuriyeti olarak ilan edildi. Yani Müslümanlar Tanzimat ile kaybettiklerini istiklal harbi neticesinde geri aldılar. Bu ve daha başka konu ile alakalı bilgiler ısrarla ve başarı ile insanlardan gizlenir ve insanlar Osmanlı-cumhuriyet tezadında bırakılır. Bu çekişmeden bu nizanın tarafları hiçbir menfaat temin edemez. Niye. Çünkü masayı kuran, tanımı yapan, organizasyonu teşkil eden gavur. O yüzden.

Kurtlar vadisinde çok güzel bir replik var. Ne diyor. "kumarda kazanan yoktur Kumarda sadece oynatan kazanır". Şimdi bu mevzuya uyarlayalım. Gavur bir masa kuruyor. Bu masada kumar oynatıyor. Bir kere kumar oynamak müslümana haram. Ama bazı Müslümanlar bundan hiç rahatsız değil. Ben oynarım diyor. Hadi haramı göze aldın oynadın. Ee canım ciğerim. Gavurun masasında kumar oynuyorsun nasıl kazanacaksın. Sonuçta hep gavur kazanır.

Cumhuriyet türkiye'nin bir kazanımı. Bu istiklal harbi sayesinde oldu. Gavur kendisine bir yahut birden çok menfaat temin etmek üzere elbette bu tezadı teşmil etmeye gayret edecek.

Velhasıl güncel siyasi sosyal veya dini bilumum tüm tezatlıklarda bahsettiğimiz hadiseyi gözlemleyebiliriz. Bu bahse örnek olarak Gazali ibni rüşd tartışması başlıklı yazıda temas etmeye çalışmıştım.

Müslüman akıllı olmak zorundadır. Allah Müslüman türke akıl fikir basiret ve hidayet versin. Yani hepimize.

muhsin yazıcıoğlu

bulut bey
Muhsin yazıcıoğlu dediğimiz zaman aklıma gelen ilk kelime vatanseverlik. Rahmetli muhsin başkan berrak zihniyle temiz bir vatanseverdi. Allah rahmet eylesin, Allah şehadetini kabul buyursun.

Bugünlerde Muhsin yazıcıoğlu'na atıflar muhtelif kişi ve kurumlarca yapılıyor. Ölüm yıldönümü münasebetiyle. Muhsin başkanın siyasi çizgisi ile uzaktan yakından alakası olmayanlar onu sanki kendi çizgilerinde giden bir siyasetçiymiş gibi pazarlama peşindeler. Ne diyelim. Şehitler ölmez. Şehitlerin kemikleri de sızlamaz. bugün medyada görünenlerin ve muhsin başkan ile aynı çizgide olduğunu veya muhsin başkana yakın siyasi görüşleri olduğunu iddia edenlerin hiçbirisi Muhsin yazıcıoğlu ile aynı çizgide değildir.
Muhsin yazıcıoğlu'nun çizgisi ismet özel çizgisidir. Bunu ismet bey çok güzel ifade etti bir programda. Bilenler şairin bu sözlerini bilir. Bilenler muhsin başkan ile ismet beyin aynı yolda olduğunu bilir. Gerisi lafügüzaf. Biz vatanseverler olarak ismet beyi de rahmetli şehit muhsin başkanımızı da biliyoruz. Gerisini bilmiyoruz. Bilenlere mübarekler olsun.

domain

mad
Domain, internet üzerindeki bir web sitesinin adını belirleyen ve kullanımını sağlayan benzersiz bir tanımlayıcıdır. Domain, bir web sitesine giden adresin belirlenmesinde kullanılır ve genellikle www ve com, net, org gibi uzantıları ile birlikte yazılır.

Örneğin, "turkcelugat.com" :)

(bkz: hosting)

züleyha

hafiz
Ayetlerden öğrendiğimize göre Yusuf as aşık olan ondan faydalanmak isteyen kadın. Yusuf sûresinde (hikâyesinde) söz konusu edilen kadın.

İsmi ise kuran'da ve hadisi şerif'te geçmez. Züleyhâ kelimesi, Farsça bir isimdir. Arapça şekli ise, Zelihâ'dır. Kelime olarak her iki şekilde de okunabilir ve her iki şekildeki okunuş da doğrudur. Farklılık, hareke değişikliğine dayanmaktadır. Bazı kaynaklara göre onun gerçek adı, Râîl'dir (et-Taberî, Tarih, Beyrut, t.y., I, 337).

Kur'ân'da Züleyha ismen geçmemektedir. Ancak, Yusuf kıssasında, baştan sona Yusuf (a.s) ile beraber anılmıştır. Kur'ân'daki Yusuf ile Züleyha'nın hikâyesi, Yüce Allah tarafından hikayelerin en güzeli olarak haber verilmiştir.



Bazı rivâyetlere göre, Züleyhâ'nın kocası vefât ettikten sonra Allah'ın irâdesi ile eski güzelliğini kazanmış ve Yusuf (a.s) ile evlenmiştir. Yusuf (a.s) ile evlendiği zaman, bakire olduğu anlaşılmıştır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1971, IV, 2879).

Fakat bu rivâyetin ciddi bir temeli, dayanağı yoktur. Bu rivâyet, daha çok edebî hikâye türlerine uymakta ve dayanmaktadır. Aslına bakıldığı zaman, Züleyhâ iyi bir izlenim bırakmamıştır. Kur'ân'daki âyetlerden anlaşıldığına göre, Züleyhâ, Yusuf (a.s)'ı yoldan çıkarmak için her türlü şeytanî yola baş vurmuştur. Onu, Allah yolundan, doğruluktan, haktan saptırmak için uğraşmıştır. Bunun için yalan söylediği ve çeşitli hilelere baş vurduğu âyet ile sabittir. Bir peygamberin böyle bir hanımla evlenmesi, onun izzetini zedeler. Yusuf (a.s)'ın onunla evlenmesi, şu meâldeki âyete de ters düşmektedir:

"Kötü karakterli kadınlar öyle erkeklere, kötü karakterli erkekler öyle kadınlara. Temiz karakterli kadınlar, öyle erkeklere ve temiz karakterli erkekler öyle kadınlara..."(en-Nur, 24/26).

Buna göre doğru olanı, Yusuf (a.s)'ın neticede Züleyhâ ile evlenmemiş olmasıdır (, Tefhîmu'l-Kur'ân, İstanbul 1991, II, 448 vd).

Züleyhâ, Kur'ân'ın ibret için sunduğu Yusuf (a.s)'ın kıssasında yer aldığına göre, onun hakkında bilgi veren âyetlerde hikmetler vardır. İnsanların Züleyhâ hakkındaki bu bilgilerden çeşitli dersleri almaları gerekir.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol