andaval

sivri
türkçede "ağırbaşlı olmayan, dalgın, umursamaz" gibi anlamlara gelir. Bu kelime daha çok argo veya gündelik konuşmalarda kullanılır ve olumsuz bir anlam taşır.

tesettür

hafiz
Tesettürlü olmak ve öyle kalabilmek özgür ve cesur insanlara ait bir haktır bu hakkı herkes elinde tutamaz.kıymetli şeyler gizlidir.başkaları,taktığın bir bez parçası diyerek alayda etseler seni kınasalarda sen Allah katında çok değerlisin.erkekler içinde tesettür aynen geçerlidir onların tesettürü gözleridir.bu nefsine esir olmayanların,hür olanların yapacağı şeydir.çünkü Rabbimiz önce tesettürle ilgili ayeti anlatırken önce erkekler diye başlaması dikkat çekicidir.

cömertlik

hafiz
farsça cevân-merd sözcüğünden türkçeleştirilmiştir.
dinimizde cömertlik genelde sehâ,sehâvet ve cûd kavramıyla ifade olunmaktadır.
cömetlik,eldeki imkanları meşru ölçüler içinde,hiçbir karşılık beklemeden gönüllü olarak başkalarına yardımcı olmaktır.
cömert kulu allah sever.peygamber efendimiz insanların en cömertidir
örnek verecek olursak şu olay ne kadar cömert olduğunu gösterir;
sahabeden biri evlenmektedir.fakat adet olan düğün yemeğinde ikram edecek hiçbir şeyi yoktur.durumu haber alan peygamber efendimiz evindeki unun hepsini ona hediye eder.kendi evinde ise hiç yiyecek kalmaz.

müslümanın şahsiyeti

hafiz
günümüzde müslüman şahsiyeti ile islam'ın ilk döneminde ki müslüman şahsiyeti arasında büyük ölçüde farklı ve uzaklaştığımızı düşünüyorum.o şahsiyet sahipleri ,hayatın her alanında islam'ın canlı örnekleriydi.
şahsiyet akıl,ruh,iman ile oluşur.abdullah ibn mesud boyu kısa bir sahabi idi ama o imanıyla oluşturduğu şahsiyeti ile kafirlerin bulunduğu kabe'ye gidip açık bi şekilde korkmadan imanın kendisine verdiği güçle tüm zerresiyle rahman süresi okuyorak açıkca kafirlerden korkmadığını dile getirmiş.o yüzden şahsiyet sahibi olan mehmet akif ersoy'un korkma diye başlayan istiklal marşı'nı yazarken nereden ilham aldığını açıkca görebiliriz.korkma demek ''üzülme ! allah bizimle beraberdir'' demektir.işte ecdadımız bu ruhla bu inançla şahsiyetini ortaya koymuştur.
müslüman önce düşünce sistemini islamileştirmesi gerekir.hayatın manasını ve hayat içindeki görevini kulluğunu idrak ederek kamil manada o zaman müslüman olur.
peki ne oldu da bizim şahsiyetimiz zayıfladı neden günümüzde bunu kaybettik elbette bunun bir takım sebepleri vardır ;
1- allah korkusunun zayıflaması;
''kul,sakıncalı olana düşme korkusuyla,sakıncalı olmayanı da terketmedikçe müttakilerden sayılmaz'' buyuruyor peygamber efendimiz sav.
2-ahiretlik işleri ertelemek dünya'ya aşırı bağlanmak;
ilk müslümanları değerli kılan kahraman ve büyük insan yapan şey dünyada dinlenen bir yolcu misali düşünerek ona göre hareket etmeleridir.''dünya onların ahiret bizim olsun ey ömer istemez misin ? peygamber efendimizin sözü ne kadar da güzeldir değil mi ?
3-rızık konusu ;
rızık korkusu kula kulluk yaptırır allah korusun.böyle davranan nasıl şahsiyetli olur ki düşünmek lazım.
4-eğitimin bozulması.(yazar: bulut bey))









meral akşener

bulut bey
Bir varmış bir yokmuş. Meral hanım altılı masa isimli evlere şenlik siyasi ittifak masasından 3 mart 2023 tarihinde kalkmış. Akabinde 3 gün sonra geri gelmiş. Ne karşılığında. Ekrem imamoğlu ve mansur yavaşın cb yardımcılığı karşılığında :) komik. Milletle alay ediyorlar. Aslında kendileri alay edilecek durumdalar.
Ah be meral hanım. Bu iki şahıs seni sattılar be ablacım. Konforlu koltuklarını bırakmaya cesaret edemediler. Seni tüm CHP yardakçıları taşlarken ağza alınmayacak laflar ederken bu zevat kemal kılıçdaroğluna biat etti. Oysa sen bu zatları aday yapmaya çalışmıştın. Bunlar ise o süreçte mertçe çıkıp da 'ben adayım' diyemedikleri gibi açıkça 'ben aday değilim genel başkanımız dururken haşa ne haddimize' de demediler. İstemem sağ cebime koy hesabı yaptılar. Bunlar vefasız çıktı. Çürük çıktı. Sen yine gittin bunlara paye verileceği taahhüdüne masaya geri döndün. Veya öyle olduğunu iddia ediyorsun.
Tabiki bütün bunları kendi siyasi çıkarların için yapıyorsun bu ayrı bir mesele.
Her neyse çok mühim meselelermiş gibi çok da üzerinde durmanın alemi yok.

google

mad
bugün dünyanın en büyük arama motorlarından biridir ve çevrimiçi varlığını sürekli olarak genişletmektedir. Ancak, Google'ın artan etkisi ve tekelleşmesi, bir dizi eleştiriyi de beraberinde getirmektedir. Google kullanıcı gizliliğine ilişkin yeterli özeni göstermemektedir. Google, kullanıcıların arama geçmişleri, kişisel bilgileri ve çevrimiçi davranışları gibi önemli verileri toplamakta ve işlemektedir. Bu durum, kullanıcıların mahremiyeti ve özel bilgilerinin korunmasına yönelik endişelere neden olmaktadır. ayrıca Google'ın algoritma sistemi tarafından manipüle edilebilmesi sakıncalı bir durumdur. Google'ın arama sonuçları, algoritma sistemine dayalı olarak oluşturulur ve bu nedenle belirli bir yöne doğru manipüle edilebilir. Bu, özellikle siyasi içeriklerde veya tartışmalı konular hakkında bilgi ararken, kullanıcıların doğru bilgiye erişmelerini zorlaştırmaktadır.

esbab

sivri
Arapça kökenli bir kelime olup "sebepler" anlamına gelir. Bir olayın, durumun ya da sonucun ortaya çıkmasına sebep olan etkenleri ifade etmek için kullanılır. Örneğin, bir kazanın meydana gelmesindeki sebepler "esbab-ı mucibe" olarak ifade edilebilir.

müslüman

sivri
Müslüman;

İsraf etmez. (İsrâ-26)
Hak yemez. (Bakara-188)
Irkçı değildir. (Hucurât-13)
Dosdoğru yaşar. (Hûd-12)
Kibirden uzaktır. (Furkan-63)
Hakkı ayakta tutar. (Mâide-8)
Kusur araştırmaz. (Hucurât-12)
Sözüne sadıktır. (Mü'minûn-8)
Her habere inanmaz. (Hucurât-6)


müslüman

gündem

hafiz
müminin hiçbir zaman değişmeyecek ana gündemleri şunlardır ;
Bu gündem, ebedî hüsrandan kurtulmaktır. Bunun da formülünü Asr sûresi dört maddede özetlemiş:
1) İman etmek,
2) İmanına uygun yaşamak (sâlih amel),
3) Hakkı tavsiye etmek,
4) Sabrı tavsiye etmek.
Sahabenin büyüklerin'den
Ebû Huzeyfe şöyle buyurdu:
"ashabı kiram karşılaştıklarında, biri diğerine Asr sûresini okumadan ayrılmazlardı. Sonra biri diğerine selâm vererek ayrılırlardı."

Bu ayetlerin muhteva ettiği manalar için
İmâm-ı Şâfiî 'de şöyle buyurdu:
Kur'ân-ı kerîmde başka hiçbir sûre nâzil olmasaydı, şu pek kısa olan Asr sûresi bile, insanların dünya ve âhiret saadetlerini te'mine yeterdi. Bu sûre, Kur'ân-ı kerîmin bütün ilimlerini içine alır.

ıslah görevimiz

hafiz
Şu herkes iyi bilmelidir ki her Müslüman dininin adamıdır.ıslah herkesin yapması gereken görev olduğunu her mümin iyi bilmelidir.ıslah;düzeltmek ,iyileştirmek,sorunları çözmeye çalışmak demektir.Şeriatımız müminleri hem bireysel hemde toplumsal anlamda ayrılığa düşürecek,ihtilafa götürecek şeylerden korumaktır.ıslah başta Peygamber Efendimiz olmak üzere tüm peygamberlerin misyonudur.peygamberlerden sonra bu görev biz müminler için ulvi bir görevdir .
"Sizden önceki toplumlar içinde yeryüzünde bozgunculuğu önceleyecek birikimli kimseler bulunsaydı ya ! Onlardan,kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kesim bunu yaptı.zulmedenlerse içinde şımartıldıkları refahın peşine düşüp günahkâr oldular.'"[hud suresi, 116]

lut as

hafiz
Kur'ân-ı kerîm'de ismi bildirilen peygamberlerden. İbrahim aleyhisselamın kardeşinin oğludur. İbrahim aleyhisselam ve ona inananlarla birlikte Nemrûd'un memleketinden hicret edip Şam'a geldikten sonra, Lut Gölü yanındaki Sedum şehri halkına peygamber gönderildi. İnsanlara İbrahim aleyhisselamın dînini tebliğ etti.

İbrahim aleyhisselamla birlikte Bâbil'den hicret edip, Şam diyârına geldikleri zaman Cebrâil aleyhisselam gelerek Lut Gölü civârındaki Sedum bölgesi ahâlisine peygamber olarak gönderildiğini bildirdi. İbrahim aleyhisselamdan ayrılarak Sedum bölgesine gitti.

Bu beldede ahlâksız ve sapık bir millet türemişti. Putlara tapıyorlar, soygun yapıyorlar, zayıfları eziyorlardı. İğrenç olan livata (homoseksüellik; bugün tedâvisi mümkün olmayan AIDS hastalığına sebeb olan cinsî sapıklık) yapıyorlardı Lut aleyhisselam onları çirkin işlerden menedip, doğru yola dâvet etti. Bu husus Kur'ân-ı kerîmde Şuarâ sûresi 161-164. âyetlerde meâlen şöyle bildirilmektedir:
“Kardeşleri Lut onlara: Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş emîn, güvenilir bir peygamberim. Artık Allah'tan korkun ve bana itâat edin! Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim âlemlerin Rabbine âittir, dedi.”

milli görüş

bulut bey
necmettin erbakan ve arkadaşları tarafından Türkiye'de başlatılan siyasal islam'ın adlandırmalarından biri. ideolojilerine milli görüş, kendilerine ise milli görüşçü diyorlar. bir başka deyişle milli görüş türkiye'de siyasal islam'ın neşvü nema bulduğu siyasi hareket de diyebiliriz. esasen mısır ve bazı arap ülkelerindeki ihvan (müslüman kardeşler) ideolojisinin türkiye'ye çaktırılması gibi anlaşılabilir. elbette nüanslar var. ideolojik tarafı bu.

dönemin siyasal pratikleri açısından baktığımızda ise türkiye genel seçimleri karşımıza çıkar. 1973 genel seçimlerine gidilirken süleyman demirel'in başını çektiği adalet partisi'nin seçimleri kazanması hatta oy oranının %45-50 bandında olması beklenirken, chp'nin ikinci parti olarak çıkması da beklenen sonuçlar arasındaydı. kimi millet düşmanları ise adalet partisi'nin tıpkı demokrat parti gibi bir rüzgar estirme ihtimali yahut bu konsolide gücün milli bir inisiyatife, millet hayatı için olumlu bir temayüle dönüşmesi riskini görüyorlar. bunların isimleri cisimleri meraklıları tarafından gayet iyi bilinir. bilmeyen arkadaşların araştırmasını istirham ederek devam ediyorum. bu ismi lazım olmayan millet hasımları necmettin erbakan'ı isviçre'den türkiye'ye getirip milli selamet partisini kurdururlar. seçim sonucunda adalet partisi'nin oyları tam da milli selamet'i kurduran zevatın istediği şekilde bölünmüş, adalet partisi %29'da kalmış, buna karşılık bülent ecevit'in başını çektiği CHP %33 oy alarak sandıktan 1. parti olarak çıkmış, necmettin erbakan'ın kuruluşunda yer aldığı fakat resmen bilahare katıldığı süleyman arif emre'nin genel başkan gözüktüğü milli selamet partisi ise %11,80 oy alarak meclise 48 milletvekili ile girmiş. sonra ne yapıyor. gidiyor chp ile koalisyon yapıyor. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. millet hasımları istedikleri sonuçları almışlar, milli inisiyatife en ufak bir ihtimal bırakmamak adına siyasal islam'ı türkiye'ye sokmuşlar, milli görüşü Türkiye'nin başına bela etmişlerdir. evet bu hazindir ve de çok talihsiz bir siyasi hadisedir. tabi ki müslümanlığını ciddiye alan insanlar için bu böyledir.

necmettin erbakan'ın sağlığında bu cenahın çok sayıda partisi kapatıldı. son olarak kurdukları parti saadet partisi. bir önceki fazilet partisi idi. ak parti ise fazilet partisinden kopan ''yenilikçiler'' olarak tabir edilen grup tarafından kurulan bir siyasi parti. yani her ne kadar recep tayyip erdoğan tarafından ak parti kuruluş aşamasında ''ben milli görüş gömleğimi çıkardım'' ''ben muhafakazar demokratım'' (yani şeriatçı - islamcı filan değilim bıraktım artık bu işleri anlamında) demeçler verilmişse de ak parti'nin de milli görüş'ün içerisinde yer aldığını söyleyebiliriz. karşımızda böyşe bir vakıa var ve türkiye'nin son 30-40 belki de 50 yılına damga vuran bir cereyan. bu halen de değişik isim ve söylemler altında devam etmektedir. yıl olmuş 2023. türkiye bir adım ileri gidemediği için ''necmettin erbakan hocamız derdi ki'' cümleleri ile başlayan zırvalıkları hala daha işitiyoruz. aklı başında bir türk'ü incitmesi gereken bir durum bu.

nedir milli görüş. baştan aşağı sığlıktır. baştan itibaren islam'ın laçkalaştırılması, Türkiye'de islami iddiaların içinin boşaltılması, bu iddiaların ciddiyetinin ortadan kaldırılması, müslümanlığını ciddiye alan ana omurga (iç anadolu kesimi) imkanlarının heba ettirilmesi, bu kesim içerisinde aklı bir şeylere erecek adamların çıkmaması ve sair buna benzer birçok olumsuzlukları temin etme amacıyla ihdas edilmiş bir organizasyon. örnekleri saymakla tükenmez. deniz fenerinden tutun, anadolu'da gariban göçmen işçilerinin (almanya'da ve diğer avrupa ülkelerinde çalışan gurbetçi işçilerimizin) paralarının çarpılması suretiyle kurulan ve milletin parasının hortumlandığı holdinglerden çıkın. kanal 7'den girin, islami bankacılıktan çıkın. ''bize oy vermeyen patates dinindendir'' gafından tutun da ''saadet vakti geldi'' laçkalığından çıkın. daha çok. hem de pekçok. kalitesizlik, çapsızlık, art niyet. hepsi var. hepsini bulabilirsiniz.

işte bugünlerde oğlu devam ettirmeye çalışıyor bir şeyleri. fatih erbakan. partisinin adı yeniden refah partisi. ak parti ile ittifak için görüşüyorlardı. çıktı ne dedi. ''efendim biz kendimiz gireceğiz, parti teşkilatımızın %60'ı ittifakı istemiyor, seçmenimiz istemiyor'' falan filan buna benzer daha bir dünya laf söyledi. 60 bin adamı cumhurbaşkanlığı adaylığı için imzaya gönderdi. sonra ne oldu. 2 gün sonra ''biz anlaştık'' dedi. eline almış bir kağıt parçası, mutabakat metni imzaladık diyor. senin karşındaki adamlar imza filan dinler mi. sen milletle alay mı ediyorsun. evet alay ediyor. niye babası da öyleydi çünkü. milletle çok alay etti zamanında. bunların siyasetinde bu var. milletle alay etmek. milleti adam yerine koymamak. ne demektir 60 bin adamı imzaya gönderip sonra çekilmek. şartları varmış da bir kısmı kabul görmüş de falan da filan da. hep ne diyoruz. müslüman akıllı olmak zorundadır. bu adamların peşinden giderseniz bunlar da size bu muameleleri yapar. biraz ciddiyet biraz agahlık.

söylemlere eylemlere bakıyoruz. tamamen bir boşluk. istiklal harbinden bahsetmez, istiklal marşından bahsetmez. kardeşim siz türk değil misiniz. sizin istiklal harbi ile istiklal marşı ile sorununuz mu var. hala aynı kafa. işte en son şu fatih erbakan isimli zatın açıklamalarına bakıyoruz. adamların ağzından türk ifadesi çıkmıyor. istiklal harbine istiklal marşına en ufak bir atıf yok. ne diyor d-8. d-60. yahu senin o islam birliği kuracağım dediğin ülkelerin başındaki zevatın tamamı türk düşmanı. dahası abd yardakçısı. sen türk düşmanları ile ne kuracaksın. bunlar bizim dengimiz adamlar mı da sen bunları ciddiye alıyorsun. babası da böyleydi. libya'ya gidip türkiye'yi rezil etmişti. türkiye nerede libya nerede. mukayese edilmez. ama bunlarda bu bilinç yok, yahut kasıtlı yapıyorlar.

ötekine ne demeli. saadet partisi. temel karamollaoğlu. size mi kaldı kemal kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı yapmak. neden chp'ye payanda oldunuz siz. ne çıkarınız var. neden hiçbir islami iddiayı dile getirmezsiniz de yarım ağızla istanbul sözleşmesi falan diye milleti avutmaya kalkışırsınız. bugün hdp ve sair bir dünya parti türkiye aleyhine bütün iddia ve tezlerini ısrarla öne sürebilir iken siz neden dirayetli bir tutum sergileyemiyorsunuz. cevabı çok açık. çünkü amacınız o değil. baştan beri de değildi. bugün kemal kılıçdaroğlu için uğraşıyorlar. bir önceki seçimde de abdullah gül için uğraştılar, onu aday yapmak için. çok normal. ismet bey'in bir kitabında okumuştum. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan abdullah gül'ün kazanması için necmettin erbakan dua ediyormuş. bunlar böyle. bunların hepsi böyle. hepsi birbirinin devamı. o yüzden bir adam ''efendim necmettin erbakan ne büyük adamdı'' diyorsa bu adam hiçbir şeyden anlamayan, hiçbir şeyi anlamamak için özel gayret sarf eden, kıymetini yükseltmek için en ufak bir talebi olmayan ve islami iddiası olmayan bir adamdır. 50 yıllık milli görüş tarihi gören müslüman gözler için açık delillerle doludur. fakat fikir de nasip meselesidir. bir şeyleri anlamak veya anlamaya gayret göstermek, kendi değerini yükseltmek veya yükseltmek için gayret göstermek de bir nasip işidir. Allah kimine nasip eder kimine etmez. biz müslümanlığımızı ciddiye alıyorsak ve değerimizi yükseltmek istiyorsak bazı şeyleri anlamamız lazım. çapımızı yükseltmemiz lazım.

müslümanın şahsiyeti

bulut bey
müslüman şahsiyeti üstün bir şeydir. en üstün şahsiyettir. biz adam diye önce müslümanı biliriz. müslüman olmayan adam dünya iyisi de olsa müslüman olmadığı için biz müslümanlar nazarında bizden aşağıdadır. müslüman üstündür. yahudi hristiyan yahut başka her neyse müslümanın altındadır. işte bu kadar. bu konu tartışmaya kapalı. yıllardır 'efendim müslümanlar da geri kalmış, gavurlar şunları şunları çok iyi yapıyor, aman biz daha gelişmedik biz şöyleyiz biz böyleyiz onlar -yani gavurlar- şöyle ilerlemiş böyle bilmem ne yapmış'' yıllardır bu dangalaklıkları dinliyoruz. bazıları hiç bıkmadı. neden acaba. müslüman görünümlü gavur olduğundan mı acaba. bunları bir düşünelim. hatta bir değil çok düşünelim. türkiye'nin gerçek meseleleri bunlar. saçma sapan o parti bu parti düşünmeyelim de bunları düşünelim. türkiye'de kriptoluk meseledir. belki de en önemli meseledir.

gavurlar ne matah adamlar diyor adamlar. çok beğeniyorlar gavurları. bilimlerini sanatlarını filan. hele teknolojilerini. bilim teknoloji filan diyince aklıma geldi. amerika gavuru ''aya gittik biz'' diye bütün dünya'yı uyutmuştu bir ara. şimdi yeni yeni ortaya çıkıyor düzmece olduğu :). kafirlerin tüm marifetleri -marifet gibi görünen tüm numaraları- böyledir. o yüzden gavuru övmeyin. gavur gavurdur. gavur ancak kötülük yapar. başka da bir bok yapamaz. gavuru bu dünya'da översiniz öbür dünya'da görürsünüz dünya kaç bucakmış :). aynı amerika gavurunun ırak'da neler ettiğini unutmamalıyız.

tanzimat'a kadar türkiye'de gavurlar ikinci sınıf, müslümanlar birinci sınıftı. o kutlu ve güzel günleri biz göremedik. biz hem ortalıkta 'ben müslümanım' diye dolaşan hem de ''gavurlar birinci sınıf, müslümanlar ikinci sınıf' diyen dangalak adamların içine doğduk. neyse bu da nasip meselesi. yüce allah'ın takdiri. isyan edilmez buna. tanzimattan önce 'geriden gel yaa kafir' denirdi. bunlar mektep kitaplarında yok. bilinçli bir şekilde yazılmıyor bunlar kitaplara. kafir at ile dolaşamazdı. kafir müslümana selam vermek, hürmet etmek zorundaydı. şimdilerde istiklal harbinin intikamını almaya çalışanların hali bir zamanlar böyleydi. biz ne olduğumuzu bilmiyoruz ama birileri gayet iyi biliyorlar.

dijitalleşme

mad
hayatımızda birçok alanda kendisini göstermektedir. Örneğin, işletmeler dijitalleşme sayesinde daha verimli bir üretim süreci sağlayabilirler. devletler, dijital teknolojileri kullanarak vatandaşların hizmetlerine daha hızlı ve daha verimli bir şekilde yanıt verebilirler.

Ancak dijitalleşmenin de bazı riskleri bulunmaktadır. Özellikle, dijital teknolojilerin kötüye kullanımı sonucunda gizlilik ve güvenlik konuları ortaya çıkabilir. Bu nedenle, dijitalleşme sürecinde, veri güvenliğine ve gizliliğine ciddiyetle dikkat edilmesi gerekmektedir.

kurtlar vadisi 7 baba ve ölümü

hafiz
kurtlar vadisi'nin 45.bölümünde Çakır'dan sonra 6 baba aynı gece ölür.dizideki bu ilginç detay bizlere şunu gösterir ki ,yedi babanın hristiyanlıktaki yedi büyük günahı temsil ediyor olmasıdır..

kürt bedo-oburluk(yemek yerken ölür)
freud fethi-şehvet(kafasında sütyenle ölür)
demir görkemli-tembellik(küvette puro ve viski içerken ölür)
üstün kısa-açgözlülük
faris sarıyayla-kıskançlık
cerrahpaşalı halit-kibir(kibrinin cezasını çekerek öldü)
süleyman çakır-öfke

züleyha

hafiz
Ayetlerden öğrendiğimize göre Yusuf as aşık olan ondan faydalanmak isteyen kadın. Yusuf sûresinde (hikâyesinde) söz konusu edilen kadın.

İsmi ise kuran'da ve hadisi şerif'te geçmez. Züleyhâ kelimesi, Farsça bir isimdir. Arapça şekli ise, Zelihâ'dır. Kelime olarak her iki şekilde de okunabilir ve her iki şekildeki okunuş da doğrudur. Farklılık, hareke değişikliğine dayanmaktadır. Bazı kaynaklara göre onun gerçek adı, Râîl'dir (et-Taberî, Tarih, Beyrut, t.y., I, 337).

Kur'ân'da Züleyha ismen geçmemektedir. Ancak, Yusuf kıssasında, baştan sona Yusuf (a.s) ile beraber anılmıştır. Kur'ân'daki Yusuf ile Züleyha'nın hikâyesi, Yüce Allah tarafından hikayelerin en güzeli olarak haber verilmiştir.



Bazı rivâyetlere göre, Züleyhâ'nın kocası vefât ettikten sonra Allah'ın irâdesi ile eski güzelliğini kazanmış ve Yusuf (a.s) ile evlenmiştir. Yusuf (a.s) ile evlendiği zaman, bakire olduğu anlaşılmıştır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1971, IV, 2879).

Fakat bu rivâyetin ciddi bir temeli, dayanağı yoktur. Bu rivâyet, daha çok edebî hikâye türlerine uymakta ve dayanmaktadır. Aslına bakıldığı zaman, Züleyhâ iyi bir izlenim bırakmamıştır. Kur'ân'daki âyetlerden anlaşıldığına göre, Züleyhâ, Yusuf (a.s)'ı yoldan çıkarmak için her türlü şeytanî yola baş vurmuştur. Onu, Allah yolundan, doğruluktan, haktan saptırmak için uğraşmıştır. Bunun için yalan söylediği ve çeşitli hilelere baş vurduğu âyet ile sabittir. Bir peygamberin böyle bir hanımla evlenmesi, onun izzetini zedeler. Yusuf (a.s)'ın onunla evlenmesi, şu meâldeki âyete de ters düşmektedir:

"Kötü karakterli kadınlar öyle erkeklere, kötü karakterli erkekler öyle kadınlara. Temiz karakterli kadınlar, öyle erkeklere ve temiz karakterli erkekler öyle kadınlara..."(en-Nur, 24/26).

Buna göre doğru olanı, Yusuf (a.s)'ın neticede Züleyhâ ile evlenmemiş olmasıdır (, Tefhîmu'l-Kur'ân, İstanbul 1991, II, 448 vd).

Züleyhâ, Kur'ân'ın ibret için sunduğu Yusuf (a.s)'ın kıssasında yer aldığına göre, onun hakkında bilgi veren âyetlerde hikmetler vardır. İnsanların Züleyhâ hakkındaki bu bilgilerden çeşitli dersleri almaları gerekir.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol