iftar

hafiz
orucu açmak,oruçluya orucunu açtırmak,genel olarak oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması anlamında kullanılır.

peygamber efendimiz oruçlunun iftar vakti girdikten sonra ecele etmesini ve orucunu hurma veya tatlı bir şeyle ya da su ile açmalarını tavsiye etmiştir.(buhari,ebu davud)

oruç açarken dua etmek sünnettir.
peygamber efendimiz iftar anında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de yapmıştır.
''allah'ım senin rızan için oruç tuttuk,senin verdiğin rızıkla orucumuzu açıyoruz,bizden kabul buyur;çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin'' şeklinde dua etmiştir.

musab b. umeyr

gencalim
Musab b. Umeyr denildiği vakit imanından taviz vermeyen, İslam'dan önce dünyevi olarak yaşayan ve manevi olarak kalbinde bir boşluk hissettikten sonra islamla şereflenen ve bu duyguyu sonuna kadar yüreğinde hissederek ve engelli aşarak imanında zirveye ulaşmış bir zat. Musab b. Umeyr demek dünyevi yaşantıdan sonra sadece ilahi Rıza için her şeyi yapan bir zat gelir akıllara

ismet özel tefrid

hafiz
Tasavvufi bir terim olan tefrid müslümanın batıldan ve nefisten sıyrılıp [nefsi kontrol etmek dizginlemek]Allah ile beraber olmak demektir.
İsmet Özel 3 zor mesele kitabında ise şöyle açıklar; Tefrid, Allah'ın hükmünün yürüdüğünü görmektir. İslam'ın bütün zamanlar ve bütün yerlerde münferiden bir manaya sahip olduğunu ,her yer ve zaman için anlaşılması gerekli, özgül hükümler taşıdığını bilmektir.islamı anlatma bakımından "tefrid" safhasında isek mümin olarak düşünür ve davranırız.

kurtlar vadisi doğu bey

hafiz

Doğu: Abbas'ı öldürme görevini kimden aldın?
Pala: Devlet sırrı.
Doğu: Ben bilmediğime göre devlet sırrı değil!
Pala: Bilmiyorsan devlet değilsin.
Doğu: Seni doğurtan Ebe Seher'i tanırım! Aklını başına topla!!
Efsane racon :)

ced

hafiz
Dede, büyük baba, ana ve babanın babalarıyla onların yukarıya doğru uzanan babaları. Çoğulu "ecdâd" anlamına gelir.

kefaret

hafiz
Kefaret Sözlükte "örtü"anlamına gelir.bir günaha kefaret olması için işlenen iyi bir amel,aynen badananın duvardaki kiri örtmesi ve güzel göstermesi gibi kişiyi temizler ve örter.kişi kefaret gerektiren (bilerek ramazan orucu yemek,yanlışlıkla mümini öldürmek gibi) günahı örtüp kaplar ve günahları affedilmiş olur.

türk

bulut bey
Türklük bir etnisite değildir. Türklük bir ırk değildir. Türklük bir kültür değildir.

Türklük sadece ve sadece islam'ın kılıcı olmayı ferdin kendi hür iradesi ile seçmesidir. Bu yönüyle Türklük ihtiyari bir şeydir.

Şimdi birileri ne diyor. "türk kürt laz Çerkez roman..." filan. Değil mi. Böyle 30 tane sayıyorlar. Bu sayma arasına ermeniyi rumu alamıyorlar. Alsalar da çok göze çarpmasın diye sonlara saklıyorlar. Türklüğü etnisite yapmak isteyenler kimdir. Bunu neden becermek istemektedirler. Bunu anlamamız lazım.

Türklük dediğimiz zaman Müslümanlık demiş oluyoruz. Türklük bir yerde islam bir yerde değil. Bunu ferd bazında anladığımız zaman baya bir yol katetmiş oluruz. Öte yandan bunu millet hayatımıza tezahür ettirdiğimiz zaman bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir ülke oluruz.

nebi ve resul

kendi halinde biri
Nebi: kendisine , melek tarafından vahy veya kalbine ilham olunan, ya da , salih rü'ya ile uyarilan zat demektir.

Resul: Nübüvvet vahy'inin fevkında özel bir vahy ile üstün kılınmış olan ve kendisine cebrail aleyhisselamın , Allah tarafından özel olarak indirdiği kitab ile vahy etmiş olduğu, yüce allah'ın hükümlerinin, halka, tebliğ etmek üzere gönderdiği kamil insan demektir.

“ Her resul nebi'dir; fakat, her nebi , resul değildir. “

küfür

partizan
küfür demek öncelikle ''kafir'' , ''imansız'' , Allah'ı kitabı tanımayan anlamında kullanılan dini bir kavramdır.

Al-i İmran Suresi, 176. ayet: Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır.

züleyha

hafiz
Ayetlerden öğrendiğimize göre Yusuf as aşık olan ondan faydalanmak isteyen kadın. Yusuf sûresinde (hikâyesinde) söz konusu edilen kadın.

İsmi ise kuran'da ve hadisi şerif'te geçmez. Züleyhâ kelimesi, Farsça bir isimdir. Arapça şekli ise, Zelihâ'dır. Kelime olarak her iki şekilde de okunabilir ve her iki şekildeki okunuş da doğrudur. Farklılık, hareke değişikliğine dayanmaktadır. Bazı kaynaklara göre onun gerçek adı, Râîl'dir (et-Taberî, Tarih, Beyrut, t.y., I, 337).

Kur'ân'da Züleyha ismen geçmemektedir. Ancak, Yusuf kıssasında, baştan sona Yusuf (a.s) ile beraber anılmıştır. Kur'ân'daki Yusuf ile Züleyha'nın hikâyesi, Yüce Allah tarafından hikayelerin en güzeli olarak haber verilmiştir.



Bazı rivâyetlere göre, Züleyhâ'nın kocası vefât ettikten sonra Allah'ın irâdesi ile eski güzelliğini kazanmış ve Yusuf (a.s) ile evlenmiştir. Yusuf (a.s) ile evlendiği zaman, bakire olduğu anlaşılmıştır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1971, IV, 2879).

Fakat bu rivâyetin ciddi bir temeli, dayanağı yoktur. Bu rivâyet, daha çok edebî hikâye türlerine uymakta ve dayanmaktadır. Aslına bakıldığı zaman, Züleyhâ iyi bir izlenim bırakmamıştır. Kur'ân'daki âyetlerden anlaşıldığına göre, Züleyhâ, Yusuf (a.s)'ı yoldan çıkarmak için her türlü şeytanî yola baş vurmuştur. Onu, Allah yolundan, doğruluktan, haktan saptırmak için uğraşmıştır. Bunun için yalan söylediği ve çeşitli hilelere baş vurduğu âyet ile sabittir. Bir peygamberin böyle bir hanımla evlenmesi, onun izzetini zedeler. Yusuf (a.s)'ın onunla evlenmesi, şu meâldeki âyete de ters düşmektedir:

"Kötü karakterli kadınlar öyle erkeklere, kötü karakterli erkekler öyle kadınlara. Temiz karakterli kadınlar, öyle erkeklere ve temiz karakterli erkekler öyle kadınlara..."(en-Nur, 24/26).

Buna göre doğru olanı, Yusuf (a.s)'ın neticede Züleyhâ ile evlenmemiş olmasıdır (, Tefhîmu'l-Kur'ân, İstanbul 1991, II, 448 vd).

Züleyhâ, Kur'ân'ın ibret için sunduğu Yusuf (a.s)'ın kıssasında yer aldığına göre, onun hakkında bilgi veren âyetlerde hikmetler vardır. İnsanların Züleyhâ hakkındaki bu bilgilerden çeşitli dersleri almaları gerekir.

müslüman

sivri
Müslüman;

İsraf etmez. (İsrâ-26)
Hak yemez. (Bakara-188)
Irkçı değildir. (Hucurât-13)
Dosdoğru yaşar. (Hûd-12)
Kibirden uzaktır. (Furkan-63)
Hakkı ayakta tutar. (Mâide-8)
Kusur araştırmaz. (Hucurât-12)
Sözüne sadıktır. (Mü'minûn-8)
Her habere inanmaz. (Hucurât-6)


müslüman

kur'anı kerim'in korunmuşluğun delilleri

hafiz
Kur'an-ı Kerim, Yüce Yaratıcı'nın kıyamete kadar gelecek bütün insanlara indirdiği son ilahi mesajıdır. O, bu yüce kelâmı indirmekle kalmamış, onun korunmasını da bizzat üzerine almıştır. Nitekim bu gerçek, Kur'an'da şöyle açıklanmıştır: “Şüphesiz o zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr, 15/9) Bu ilahî beyan onun korunmuşluğu konusunda müminler için en büyük güvencedir. Nitekim tarih de bunun canlı şahidi olmuştur. Zira Kur'an-ı Kerim inzal olmaya başladığında bir taraftan yazılırken diğer taraftan da sahabilerce ezberlenmiş, namazlarda sürekli okunmuş ayrıca Müslümanların inanç ve amelî dünyalarına taşınarak hayata yansımıştır. Hz. Peygamberin vefatını takiben Hz. Ebubekir döneminde dağınık haldeki yazılı metinler bir araya getirilerek bir Mushaf oluşturulmuştur.
Diğer taraftan İslam fetihlerinin artması ve yeni beldelerin İslam'a dâhil olmasıyla, üçüncü halife Hz. Osman bir komisyon kurmuş ve bu komisyon tarafından çoğaltılan Kur'an nüshaları Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Bahreyn, Yemen'e gönderilmiştir. Müslümanlar bu ana nüshalara göre pek çok Kur'an nüshası yazmış, böylece bu ilahî kitap hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. (Geniş bilgi için bkz. “Mushaf”, DİA, XXXI, 242-248).

gâzî

hafiz
din uğruna savaşan,mücahit anlamına gelen gazi,özellikle türklerde savaşta başarı kazanan kumandanlara,hatta hükümdarlara şeref unvanı olarak kullanılır.peygamber efendimizin pek çok hadislerinde gazi ve çoğulu guzat kelimeleri ,allah yolunda savaşanlar anlamında kullanılmaktadır.peygamber efendimiz'in hadislerinde allah yolunda savaşanların övmesi,şehitlik ve gazilik hakkındaki müjde ve haberleri sebebiyle türk kültüründe,"ölürsem şehit,kalırsam gazi ''tabiri ortaya çıkmıştır.

hüsnüzan

sivri
Türkçe'de "iyi niyetli düşünce, olumlu tahmin" anlamına gelir. Kelimenin harfiyen anlamı "iyi zan" veya "güzel düşünce" dir. Bir başkasının nedenini bilmeden önce, kişinin olumlu veya iyi niyetli düşüncelerle yaklaşması ve onu olumlu bir şekilde yargılamasıdır.

lut as

hafiz
Kur'ân-ı kerîm'de ismi bildirilen peygamberlerden. İbrahim aleyhisselamın kardeşinin oğludur. İbrahim aleyhisselam ve ona inananlarla birlikte Nemrûd'un memleketinden hicret edip Şam'a geldikten sonra, Lut Gölü yanındaki Sedum şehri halkına peygamber gönderildi. İnsanlara İbrahim aleyhisselamın dînini tebliğ etti.

İbrahim aleyhisselamla birlikte Bâbil'den hicret edip, Şam diyârına geldikleri zaman Cebrâil aleyhisselam gelerek Lut Gölü civârındaki Sedum bölgesi ahâlisine peygamber olarak gönderildiğini bildirdi. İbrahim aleyhisselamdan ayrılarak Sedum bölgesine gitti.

Bu beldede ahlâksız ve sapık bir millet türemişti. Putlara tapıyorlar, soygun yapıyorlar, zayıfları eziyorlardı. İğrenç olan livata (homoseksüellik; bugün tedâvisi mümkün olmayan AIDS hastalığına sebeb olan cinsî sapıklık) yapıyorlardı Lut aleyhisselam onları çirkin işlerden menedip, doğru yola dâvet etti. Bu husus Kur'ân-ı kerîmde Şuarâ sûresi 161-164. âyetlerde meâlen şöyle bildirilmektedir:
“Kardeşleri Lut onlara: Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş emîn, güvenilir bir peygamberim. Artık Allah'tan korkun ve bana itâat edin! Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim âlemlerin Rabbine âittir, dedi.”

imam

gencalim
İmam Nedir? Toplumda ki Yeri Nedir?

İmam tabiri bilindiği üzere camide veya mescitte 5 vakit, cuma, bayram ve cenaze namazlarını kıldıran yeri geldi mi kürsüde vaaz veren kişidir. Tabiki imam bundan ibaret değildir. İmamın farklı vasıfları ve kendine has özellikleri var. Özelliklerine girmek istemiyorum siz okuyucumuz bunu ilmihalden veya internetten kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Gelelim asıl meseleye, halkımızın gözünde imam, vakti geldiğinde namazını kıldıran daha sonra ara vakitlerde bomboş oturan kişi olarak biliniyor. Çok yanlış bir algı bu ülkemizde veya diğer islam ülkelerinde kendisini imamlık yolunda hakkını vererek araştırmalar yaparak İslamiyeti insanlara doğru anlatmak için gecesini gündüzüne katarak çalışan kardeşlerimiz var. Ve imamlar sayesinde birçok genç her türlü günahtan arınmış oluyor veya İslam'ı beğenip müslüman olan oluyor. Böylelikle İslamiyet daha doğru bir şekilde yaşanılır ve örnek temsil duruma geliyor. İmam şunu yapıyor imam bunu yapıyor diyerek te islamdan soğuyamayız demek ki siz mesleğinin hakkını veren layık imamlar göremiyorsunuz, bunu görememeniz sizi islamdan soğutmaya veya diğer imamların da kötü olduğu algısına itme hakkı vermez.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol