esbab

sivri
Arapça kökenli bir kelime olup "sebepler" anlamına gelir. Bir olayın, durumun ya da sonucun ortaya çıkmasına sebep olan etkenleri ifade etmek için kullanılır. Örneğin, bir kazanın meydana gelmesindeki sebepler "esbab-ı mucibe" olarak ifade edilebilir.

yedi büyük günah

hafiz
Peygamber Efendimiz Helak edici 7 şeyden sakınınız buyurmuştur;
1. Allah'a ortak koşmak,
2. Sihir ve büyü yapmak,
3. Haksız yere Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı cana kıymak,
4. Yetim malına el koyup gasbetmek,
5. Zina yapmak,
6. Vatan ve mukaddesat müdafaası gününde harp meydanından kaçmak,
7. İffetli, namuslu, îmanlı kadınlara zina isnadıyla iftira etmek."
Büyük günahlar sadece bunlardan ibaret değildir. Bu 7 günah ilkleri oluşturduğu için Peygamber Efendimiz ilk bunları söylemiştir.Kur'ân'da ve hadislerde başka büyük günahlar da beyan edilmiştir. Meselâ:

Ana-babaya karşı gelmek, onları hor görmek, içki, kumar, insanları aldatmak, zulmetmek, faizli alışveriş yapmak büyük günahtır. Bu günahlar toplum hayatını zehirleyen, dirliği ve düzeni bozan, birliği ve beraberliği altüst eden, bütün karışıklıklara, fitne ve fesada sebep olan, anarşi ve teröre kaynak teşkil eden günahlardır.

emekli maaşları

bulut bey
emekli maaşları artacakmış. en düşük emekli maaşı 7.500 TL olacakmış. güzel. çok güzel. neden 10 bin lira olmadı da 7500 oldu. o da ayrı bir bahis. bu devletin parası kalmış mı da böyle arpalık gibi dağıtılıyor. nerede bu paranın karşılığı. önce eyt sonra emekli maaşına zam. milleti aylaklığa alıştırmaktır bu işler. akp'nin iktidara gelmesi ülkenin sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı işlemesinden daha mı önemli. ondan sonra primlere zam geliyor. kim ödüyor bu primleri. vatandaş ödemiyor mu. uzaylılar mı ödüyor bu primleri. genç neslin ülkeden nefret etmesi için herşey yapılıyor. ama her şey. adaletsizlik, liyakatsizlik, adam kayırma, torpil... daha neler neler. bu ülkeyi kimileri yaşanmaz hale getirmek istiyor. kim için yaşanmaz hale getiriyorlar. türkler için. yoksa yabancılar bu ülkede çok güzel yaşıyor. gayrimüslim olup da müslümanım diye ortada dolaşan zengin kesim çok güzel yaşıyor. aman iyi yaşasınlar. türkler mi. hiç önemli değil türkler değil mi. zaten türk lafını duyunca adamlara bir haller oluyor. o yüzden türkler ne olmuş ne olmamış hiç önemli değil.

talebe-öğrenci ayrımı

bulut bey
Talebe, talep kökünden gelir. Yani ilmi talep eden kimse. Eskiden bizim maarif düzenimiz iki unsurdan oluşuyordu. Medrese ve dergah. Bilhassa medreselerde talebe-mürşid ilişkisi mevcut olup bu asırlarca tatbik edilmiştir. -Bakmayın siz şimdi bir kısım işe yaramaz zevatın medreseyi kötülediğine-. Bu sistemde esas olan hoca yani mürşidin kararıdır. Yani talebe ilim tahsil etmek istediği hocadan talepte bulunur buna karşılık hoca ise talebe hakkındaki kanaatine göre o talebeyi kabul eder veya etmezdi. Yani hoca talebeye "oğlum senden olmaz" da diyebilirdi. Bu iş böyleydi.

Öğrenci nedir peki. Öğrenci bugün itibariyle kısaca tanımlarsak örgün eğitime tabi tutulan ve resmi müfredatı takip etmekle yükümlü olan kimse.

Modern yaşam, insan şeref ve haysiyetine mugayir ve manidir. Ne demek bu. Bu haklı tezin tecessüm ettiği bahislerden birisi işte bu talebe-öğrenci ayrımı. Bugün modern dünyada örgün eğitim gören bir kimse bir şey talep edemez. Kendisine ne sunulur ise onu öğrenmekle yükümlü. Hoca "bundan olmaz ben buna ders vermem" diyemez. Karşısında en düşük seviye olsa dahi ders vermekle yükümlü. İlerleme, kalkınma modernlik falan filan.

Gavurun aklını esas sayıp türkün aklını ıskat edenlere veyl olsun.

islam

bulut bey
İslam, allah'a teslim olmaktır. Dolayısıyla allah'a ve Resulu'ne itaat etmektir. İslam, birilerini hoşnut etmek üzere evrilip çevirilecek bir hadise değildir.

İslam'ın kaynakları belli. Açık ve net. Kur'an ve sünnet. Biz islam'dan bilgilendiğimiz ölçüde kıymet kazanırız. Bunu reddedersek istediğimiz kadar biz Müslümanız diye ortalarda dolaşalım bir kıymeti haiz olamayız. Biz islam'ın tayin ettiği hudutlara zihniyet olarak fiiliyat olarak dahil değil isek sabah akşam namaz da kılsak kafirin karşısında bir değerimiz bir gücümüz yok demektir. Nitekim bunu bugün iskoç başbakanından yahut abd üst mahkemesine atanan yargıçtan - sair bu tip örneklerden- kolaylıkla anlamamız lazım. Anlayamıyorsak biz hiçbir şeyden nasiplenmemişiz demektir. "aaa ne güzel iskoç başbakanı bir Müslüman seçilmiş" gibi sözlerle hadiseye yaklaşıyorsak islam namına hiçbir şey bilmiyoruz demektir.

Fetih suresi 29. Ayette ".. Muhammed Resulullahdır, onun maıyyetindekiler ise küffara karşı çok çetin, kendi aralarında gayet merhametlidirler.." şeklinde bir hüküm var. Bu ısrarla Müslümanlara anlatılmaz. Bu ve buna benzer - Müslüman şahsiyetini tayin edecek- bilgiler ısrarla ve son derece organize bir şekilde müslümanlardan gizlenir, saklanır. Ne demek küffara karşı çetin olmak hem de çok çetin olmak.

Mesela mekke fethinde peygamberimiz (sav) bazı kişilerin ismini vererek bunları nerede görürseniz öldürün emrini veriyor. Bu bilgiyi ben - ortalama bir Türk vatandaşına göre 3 belki de 5 kat fazla din terbiyesinden geçmiş bir zat olarak- taa 25 26 yaşında öğrendim. Demek ki bazı bilgiler saklanıyor. Gizleniyor. Veya göz önüne gelmemesi için özel gayret sarf ediliyor.

Bize öğretilen islam mıdır. Bu soruyu türkler yıllar boyunca sormamış. Bize öğretilen gerçekten islam mıdır. Yoksa bize bugün öğretilen islam, kafirlerin hoşnutsuz olmayacağı, kafirlerin tezgahını bozmayacak, kafirlerin tekerine çomak sokmayacak bazı bilgiler midir. Bir bilgilenme sistemi olarak bunu gündeme almalıyız. Bu mesele asıl gündemimiz olmalı.

gazali ibni rüşd tartışması

bulut bey
İngiliz bir laf uyduruyor. Diyor ki 'Gazali düşüncesi ile birlikte islam felsefesi islam bilimi bitti.' veya bu minvalde bir palavra. Ve ekliyor 'ibni rüşd Farabi ibni sina gibi adamlar ne matah adamlardı ne güzel felsefe bilim yapıyordu bu adamlar'. Ondan sonra Müslümanlara grup bulunuyor. Gazaliciler gelenekçi diğerleri yenilikçi oluyor. Tabi bu serencamdan anlaşılacağı üzere gelenekçi olanı da yenilikçi olanı da gavur belirlemiş demektir. Müslüman akıllı olmak zorundadır. Akıllı olması iyidir değil akıllı olmak mecburiyetindedir. Sen gazali - ibni rüşd tartışmasına Müslüman olarak girersen kafirin oltasına takılırsın. Gavurun paketlerinden birisine veya birkaçını istif ediliverirsin.
(yazar: hafiz)

meral akşener

bulut bey
Bir varmış bir yokmuş. Meral hanım altılı masa isimli evlere şenlik siyasi ittifak masasından 3 mart 2023 tarihinde kalkmış. Akabinde 3 gün sonra geri gelmiş. Ne karşılığında. Ekrem imamoğlu ve mansur yavaşın cb yardımcılığı karşılığında :) komik. Milletle alay ediyorlar. Aslında kendileri alay edilecek durumdalar.
Ah be meral hanım. Bu iki şahıs seni sattılar be ablacım. Konforlu koltuklarını bırakmaya cesaret edemediler. Seni tüm CHP yardakçıları taşlarken ağza alınmayacak laflar ederken bu zevat kemal kılıçdaroğluna biat etti. Oysa sen bu zatları aday yapmaya çalışmıştın. Bunlar ise o süreçte mertçe çıkıp da 'ben adayım' diyemedikleri gibi açıkça 'ben aday değilim genel başkanımız dururken haşa ne haddimize' de demediler. İstemem sağ cebime koy hesabı yaptılar. Bunlar vefasız çıktı. Çürük çıktı. Sen yine gittin bunlara paye verileceği taahhüdüne masaya geri döndün. Veya öyle olduğunu iddia ediyorsun.
Tabiki bütün bunları kendi siyasi çıkarların için yapıyorsun bu ayrı bir mesele.
Her neyse çok mühim meselelermiş gibi çok da üzerinde durmanın alemi yok.

ey peygamber sabret

hafiz
Ne güzel hitap, Allah peygamberini yalnız bırakmıyor ve ona nasıl güven veriyor görelim
Konumuzla ilgili ayet şöyle;
"Sabret [ey Peygamber]. Şüphesiz, Allah'ın va'di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler"[Rum 60.ayet] bu ayet mekke'nin zor zamanlarında inmiştir.böyle bi ortamda Allah peygamberine moral ve destek veriyor.

Şimdi ayetin mesajını Peygamber Efendimiz anladı ve uyguladı sıra bizde kısaca açıklamaya çalışacağım.

Şöyle anlamamız gerekir ayeti;
düşmanların seni zayıf bulup,seni bastırmalarına fitne ile korkutmalarına, alayları ile cesaretini kırmalarına, tehditleri,kuvvet gösterileri ve işkenceleriyle seni dehşete düşünmelerine,tuzakları ile seni kandırmalarına veya kendi inanç sistemleri ile uzlaşma yapmalarına asla fırsat verme! Bunun aksine sen davanda ,inancında o denli keskin ve samimi bulmalıdırlar ki,seni ne tehditleri korkutmalı, ne seni satın alabilmeleri ne kandırarak gözünü boyayabilmeli, ne de din konusunda seninle pazarlığa anlaşmaya cesaret edebilmelidirler.
Tüm bunları Allah kısaca : inancı olmayanlar seni gevşekliğe düşürmesin!" Sözleri ile ifade etmiştir.
Peygamber Efendimizin davasında ne kadar yenilmez olduğunu tarih ispat etmiştir.bir elime ayı diğer elime güneşi verseniz davamdan dönmem demişti sav.hangi sahada olursa olsun onunla savaşan hep yenilmiştir ve tüm kafir ve müşrikler her türlü karşı koymalarına rağmen,Allah sözünü yerine getirmiş nurunu [islamı] tamamlamış ve Peygamberini yalnız bırakmamıştır.

takva

hafiz
Toplumumuzda bu kavramı çokça anılır ama gereği gibi yerine getirmekte Müslümanlar gaflet içerisindedir.Nedir takva? "kişinin,kendisini günahkâr kılacak şeylerden koruması veya insanın ibadet ve güzel işler yaparak Allah'ın azabından korunması "şeklinde açıklanmıştır. Bu tür korunma çabaları Allaha duyulan saygı sevgi ve itaatin göstergesidir.
Sahabeden Abdullah ibn Mes'ud'un [ra] ifadesi "Allaha âsi olmayıp itaat etmek,nankör olmayıp şükretmek ve O'nu unutmaksızın hep hatırda tutmak"şeklinde güzel bir yorum getirmiştir.
Müslümanlar olarak şu ayeti iyi bilmeliyiz "gücünüz yettiğince Allaha saygısızlıktan sakının"[teğabün 16 ayet]takva sahipleri Kur'an'da övülmüş ve anılmıştır;
1-Allah katında değerlidirler.[Hucurat 13]
2-Allah onları sever.[Al-i imrân 76]
3-Onlar için güzel bir gelecek vardır.[Sâd 49]
4-Ahiret yurdu onlar için hazırlanmıştır.[Zuhruf 35]
5-Allah onlarla beraberdir.[Bakara 194]

türkçe

bulut bey
Türkçe islami bir dildir. İtikadımızdan neşet eden fıkıhtan ilham alan bir dildir. Türk Türkiye'de doğdu Türkçe de vatanımızda dinimizi yaşamak üzere ortaya çıktı. Türk, şiir okuyan, türkü söyleyen, fıkıhlı bir fertti.

Türk şiiri yunus emre ile başladı dersek sanırım yanlış olmaz. Karacaoğlan ile türk şiiri omurgasını aldı. Türk şiiri yüksek bir hayat tarzının hem yansıması hem de kimi zaman bu yüksek hayat tarzının bizzat temin edicisi vazifesini gördü. Bunun en bariz örneği istiklal marşıdır. Vatanımızda yüksek hayat tarzına kafir tasallutu mevzubahis olduğunda ve vatanımızın elden çıkması tehlikesi baş gösterdiğinde türk milletinin sinesinden çıkan milli şairimiz türk ordusuna ithafen yazdı bu marşı. Biz istiklal harbini istiklal marşının verdiği güç ve ortaya koyduğu dünya görüşü ile kazandık. İşte türk şiiri bu örnekte olduğu gibi kimi zamanlarda yüksek hayat tarzının bizatihi temin edicisi oldu.

muhsin yazıcıoğlu

sivri
Muhsin Yazıcıoğlu (1954-2009), Türk siyasetçi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) eski liderlerinden biridir. 1954 yılında Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde doğdu.

Yazıcıoğlu, 2002 genel seçimlerinde MHP'nin Sivas milletvekili adayı oldu ve seçildi. 2004 yılında MHP Genel Başkan Yardımcılığına getirildi. 2007 yılında MHP'nin 8. Olağan Kongresinde parti genel başkanlığına aday oldu, ancak seçimleri Devlet Bahçeli'ye karşı kaybetti.

Yazıcıoğlu, 2009 yılında helikopter kazası sonucu hayatını kaybetti. Kazada Yazıcıoğlu'nun yanı sıra 5 kişi daha hayatını kaybetti. Ölümü, Türkiye'de geniş çaplı bir üzüntüye neden oldu ve kendisi Türk milliyetçiliği ve Türk siyasi hayatındaki etkisiyle hatırlanmaktadır.

altılı masa

bulut bey
Altılı masanın adayının kim olduğu, ekrem imamoğlu ve Mansur yavaş isimli zevatın cb yardımcısı olacağı ve sair buna benzer konular Türkiye için pek önemsiz hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan meselelerdir. Bu zevatın kıratı nedir ki Türkiye'ye bir değer katsınlar. Aziz milletimiz kıratı olmayan zevata niye bu kadar kıymet verir. Bunu sorgulamalıyız hem de çok iyi sorgulamalıyız.

mehmet akif ve abduh

hafiz
Muhammed abduh, mısırlı düşünce adamı,reformist hareketin öncülerinden birisidir.kendisi Kur'an kerimin bazı ayetlerine akli yaklaşarak kabul etmediğini,bazı ayetlere absürt yorumlar getirdiğini örnek olarak fil süresinde'ki ebabil kuşlarından bahsederken onlar kuş değil mikroptu diyerek ayetleri aklileştirdiği gereksiz yorum olarak görülmüştür.elmalılı hamdi yazır tefsirinde abduh'un bu görüşünü tabiri caizse yerden yere vurur.bunun yanında ehli sünnet ulemayı kabul etmediği, neo selefi olarak Kur'an ve sünnet çerçevesinde müslümanları yeniden birleştirmek niyeti olduğunu söyler ama sürekli mucize olan ayetleri absürt bi şekilde yorumlar.ümmetin 1400 senelik ilmi mirasını redderek reddi miras yapar.güya ümmetin birliğini sağlamak olduğunu söyler.

tabi bazı söylemleri osmanlı Türkiyesinde de kabul edilmiştir bazı fikir adamlarının sevdalısı olduğunu görebiliriz.
Osmanlı Türkiyesi'nde Mehmed Âkif başta olmak üzere Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd çevresinde yer alan İslâmcı ekolün yanı sıra Ziya Gökalp ve İslâm Mecmuası etrafındaki modernistler üzerinde etkili olmuş, hatta İctihad grubundaki Abdullah Cevdet ve Celâl Nuri gibi laik Batıcı kesimler tarafından bile kendi görüşleri doğrultusunda kullanılmıştır.(dia: abduh)

Şimdi akif ersoy'un şiirlerine bakalım abduh ve afganiyi nasıl övdüğüne;
Asım isimli çok uzun bir şiirinin son kısmında diyor ki:
"Mısır'ın en muhteşem üstadı Muhammed Abduh,
Konuşurken neye dairse Cemaleddinle,
Der ki tilmizine Afganlı,
Muhammed dinle,
İnkılâb istiyorum hem çabucak,
Öne bizler düşüp İslam'ı da kaldırmazsak,
Nazariye ile bir şeyler olur zannetme,
O berahini de artık yetişir dinletme.
İnkılab istiyorum ben de, fakat Abduh gibi
İşte ilk dönem gençlik yılların akif Abdülhamid han döneminde bunları söylemiştir.

Peki akif ersoy'a bakışımız nasıl olacak çünkü o bu toprakların evladı bizim değerimiz ve bizim şairimizdir.ne kadar yanlışı da olursa olsun hatta ehli sünnette aykırı görüşü bile olsa bize aittir.
Şair Akif'i, o günün şartlarında ele almazsak haksızlık etmiş oluruz. Bugün bizim alenen gördüğümüz sonuçları o gün görememiş olmasını makul kabul etmeliyiz. Çünkü gerçekten o dönemi iyi anlamak bilmek lazım kafirlerin üstümüze her konuda geldiği bir gerçektir.Her mü'min gibi akif'te hata edebilir yapıdadır. Biz akif'in iyi güzel,doğrularını alırız gerisini kenar koyar kendisinde nasipleniriz.çünkü akif Zor zamanın zor insanlarından birisi olarak ona rahmet dilemeliyiz. Dileriz Rabbimiz bizi de onları da affeylesin.

yalnız

mad
bazen hayatın gerçeklerini görebilmek için yalnız kalmak iyidir. önemli olan, yalnız kalmaktansa yanlış insanlarla, yanlış yolda olmayı tercih etmemektir

ertuğrul gazi

hafiz
Davamız kutlu, yolumuz çetin, düşmanımız ise kahpedir.

Buranın uç beyim benim,burda nizam da benim töre de benim.

Türk; aç kalır, susuz kalır, lakin devletsiz kalmaz. Ya bu devlet adalet üzere olacak ya da biz adalet üzere bir devlet kuracağız.

Asla korkmayın! Sancağımızı dalgalandıran da töremizi yaşatan da damarlarımızda taşıdığımız şerefli kandır. Biz bu kanı taşıdıkça, ayak bastığımız her yer yurt, sesimizin ulaştığı her yer bize vatandır.

Üstte mavi gök, altta yağız yer şahittir ki, gecenin en koyu ânı, şafağa en yakın olan ânıdır. Unutmayın ki devlet, taş binaların içinde değildir. Devlet Türk'ün ruhudur ve her Türk bir devlettir. Yeryüzünde bir Türk bile yaşıyorsa, bizim için bir devlet var demektir.

Yiğidin bakışı, korkağın kılıcından keskindir.

Aslan kapana girdi mi çakallar bile diş bilermiş.

Bizi Bismillah zırhıyla koru Ya Rabbim.

akrep yuvası cüneyt arkın

hafiz
Emniyet Müdürünün (Reha Yurdakul), sokakta kaçak sigara satarken toplattığı çocukları, nezarette saçları kesilirken gören Komiser Kemal'in (Cüneyt Arkın) Müdürüyle tartışırken
” Bu çocukların saçlarını kestirip mahkemeye sevketmek adalet mi? Bir defada milyonlar vuran kaçakçılar, vurguncular artık alıştığımız günlük olaylar haline geldi. Hani, onları yakalasak ya! Bu memlekette açlık olduğu sürece bu çocuklar suç işleyecektir. Böyle büyük masaların arkasına saklanıp, halkımız hakkında kararlar veremezsiniz.'' Şeklinde kullandığı bu sözler de, izlediğim zaman beni çok derinden etkikemişti.

afra

sivri
Arapça kökenli bir kelime olup Türkçe'ye Arapça'dan geçmiştir. Kelimenin tam anlamı "beyaz toz" veya "koku" anlamına gelir. Bu kelime ayrıca Arapça'da "topluluk, kalabalık" anlamında da kullanılır. Ancak, "Afra" kelimesi Türkçe'de çok yaygın olarak kullanılan bir kelime değildir ve genellikle kişi ismi olarak kullanılır.

hdp

bulut bey
çözüm sürecinden önce malum zevatın oyu yüzde 6 bandındaydı. Seçimlere parti çatısı altında dahi giremiyorlardı. Bağımsız aday olarak seçimlere giriyor mecliste 20 sayısını geçince grubu ancak kurabiliyorlardı. Malum süreçten sonra bugün itibariyle yüzde 10-12 bandında. Çoğu siyaset yorumcusu tarafından ise malum parti kilit parti olarak tabir ediliyor. Öyle olmasını çok istedikleri için olsa gerek. Hdp-pkk-taşnak-hınçak hiçbir zaman şehit kanı ile kurulmuş vatanımızda kilit ve belirleyici olmayacak. Çatlayın da patlayın :)

cibilliyetsiz

sivri
kişinin yetenek veya becerilerinin olmaması veya yetersiz olması anlamına gelir. Bu nedenle "cibiliyetsiz" kelimesi, bir kişinin belirli bir işi yapmak için gerekli olan yetenek ve becerilerden yoksun olduğunu ifade etmek için kullanılır. "Cibiliyetsiz" kelimesi, bir kişinin işinde başarısız olduğu veya sorumluluklarını yerine getiremediği durumlarda da kullanılabilir.

çanakkale şehitlerine

bulut bey
"bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi" mısraı. Mezkur mısra mehmet akif'in Çanakkale şehitlerine hitaben yazdığı şiirde geçer. Bazı art niyetli zevat bu mısra sebebiyle mehmet akif'i tefe koyar. Bu şahısların bir kısmı bunu idrak yoksunluğundan yapıyor. Onlar için sadece allah akıl fikir versin diyorum. Bazıları da kasıtlı yapıyor. Neden. Çünkü mehmet akifle husumetleri var. İstiklal marşı ile görülecek bir hesapları var. Bu meyanda ikinci sırada saydığımız kesim için ise allah belanızı versin diyorum.

Neden Mehmet akif bu mısrada uhud demiyor neden hendek demiyor. Asr-ı saadette peygamberimiz (sav) 'in bizzat bulunduğu savaş sadece bedir değil. Neden bedir diyor. Diyebiliriz ki bedir ashabı övülmüştür. Bu hakikatten mülhem akif de Çanakkale şehitlerimizi övmek adına bediri zikretti. Olabilir. Ama bana daha evla gelen yorum ise şudur. Peygamber bedir gazvesinden önce şöyle dua etti: Ey Allâh'ım! Bana olan vaadini ihsân eyle! Allâh'ım! Bana zafer nasîb et. Ey Allâh'ım! Eğer ehl-i İslâm'ın bu topluluğunu helâk edersen, artık yeryüzünde Sana ibâdet edecek kimse kalmayacak. Çanakkale'ye dönelim. Bir baksak ki Müslümanların bedir gazvesinden önceki hali ile Çanakkale savaşından önceki halin birbirine çok yakın olduğunu görürüz. Yani Çanakkale geçilseydi türk milleti istiklal harbini veremeyecekti. Bir vatanımız dolayısıyla dinimiz de olamayacaktı. Hadise bu. Ama nasipsiz adamlar bu mısranın manasını bilemez. Bilemediği için de akifi tefe koyar. Ne deniyor bu mısrada. Kahraman türk ordusu sizden üstün ancak bedrin aslanları. Siz kafirle çatışıyorsunuz ne büyüksünüz. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi. Mana bu. Temiz zihniyetli bir Müslüman bunu şıp diye anlar. Ama zihni mülevves ise yahut zihni baştan itibaren bozuksa elbette Mehmet akifi tefe koyacaktır.

ced

hafiz
Dede, büyük baba, ana ve babanın babalarıyla onların yukarıya doğru uzanan babaları. Çoğulu "ecdâd" anlamına gelir.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol