istanbul depremi

bulut bey
Deprem konusunda uzman olduğu söylenen bazı insanlar istanbul'da en az 7 büyüklüğünde deprem olacağını, bu depremin elinin kulağında olduğunu muhtelif tv programlarında zikrediyor. Konuyla ilgili bir hayli ve sistematik olduğu anlaşılan akademik bir çaba da vaki. Tamam bunu anladık. Peki bu nedir, bu çaba neye tekabül ediyor.

Bildiğimiz gibi kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem yaşadık. Bu depremde 11 vilayetimiz çok ciddi tesirlere maruz kaldı. Binlerce vatandaşımız bu depremlerde vefat etti. Binlerce vatandaşımız yaralandı. Bazı şehirlerimiz yerle yeksan oldu. Geriye kalan vatandaşlarımız en yakınlarını kaybetti, bazıları tüm ailesini yitirdi. Hepimizin bildiği gibi 6 şubatta oldu bu depremler. Enkazların altında binlerce vatandaşımız kaldı. Kahraman ekiplerimiz canla başla vatandaşlarımızı kurtarmak adına seferber oldular. Peki bu sırada bazıları neyle iştigal ediyordu. Bazıları aynı gün -belki de 2. Gün- mal bulmuş mağribi gibi İstanbul depremi konuşmaya başladı. Milleti korkutmak için neler neler, ne varsayımlar ne senaryolar. İnsanlar enkaz altında can çekişirken, kurtarılmayı beklerken bu zevat kendi gündemindeydi. Kendi maksatlarını hasıl edecek propaganda ile iştigal ediyorlardı tiraji yüksek ulusal medya kanallarında. Esasen bu propaganda yani "istanbul'da çok büyük deprem olacak aman haa" propagandası çok önce başladı. Yıllardır pompalanan bir iddia. Yani zımnen şu söyleniyor 'kardeşim bu istanbul'da aman oturmayın mümkünse taşının gidin". Bu propagandanın maraş depremi ile revaç yaptığını gördük. Peki maksat nedir. Sebebi hikmeti ne ola ki.

Bunu anlamak için pek çok bilgiyi haiz olmamız lazım. Pekçok parçayı hafızamızda içtima etmemiz icap ediyor. Mesela İstanbul'a vize ile giriş önerisini hatırlamamız lazım. Birileri neden bu absürt teklifte bulundular. Halen de öne sürüyorlar. Bu bir tarafta dursun. Peki yabancıya konut satışı diye bir hadise var Türkiye'de değil mi. Bu hadiseden en yüksek etkilenen yer neresi. İstanbul. Dolar euro bazında satılan lüks konutları en fazla kim satın alıyor. Türkler mi. Yoksa gayrimüslimler mi. Peki fener rum patrikhanesi nerede. Öte yandan birileri yani rum milliyetçileri İstanbul'u - onlar konstantinopolis diyorlar- ortodoks baş şehri yapmak istiyor mu istemiyor mu. Ayrıca haberlerde sanki iyi bir gelişmeymiş gibi aksettirilmeye çalışılan İstanbul'a yapılan dünya ticaret merkezi isimli yer neyin nesi. Maksadı nedir. Buraya kimler ne amaçla gelecek. Bu devasa gökdelenleri kimler ne için yaptırıyor. Peki bazı türk şirketler neden merkezlerini istanbul'dan ankara'ya naklediyor. Birleşti mi bazı puzzlelar. Birleşmesi lazım.

Bizim bir şeyleri anlamamız lazım. İstanbul'un -görünürde dahi- Türk olmasına tahammül edemeyenler yani gavurlar bir iş peşindeler hem de uzun süredir. Buna bazıları bilerek yahut bilmeyerek çanak tutuyor. Üstelik bu gavurlar bir hayli yol katettiklerini düşünüyorlar. Gelişmelere Bakınca pek de haksız değiller gibi. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

türkce lugat

bulut bey
türkce lügat okurun malumunda olduğu üzere sözlük formatında bir platform. peki neden 'turkcesozluk' değil de turkcelugat dedik bu siteye. bunun mühim bir sebebi var. tabi ki bize göre mühim. birçok insana göre mühim olmayabilir. ama biz müslümanlığımızı ciddiye alıyorsak kendi gündemlerimiz olmalı. kendi gündemlerimizi kendi meselelerimizi hassasiyetle zihnimizde tutmamız icap ediyor. yoksa saçmalarız. saçma işler yaparız. pekçok zatın göründüğü gibi komik görünürüz.

neden sözlük demedik de lugat dedik. bunun en önemli sebebi bir şeyleri -kendi açımızdan olumsuz gördüğümüz hadise ve kavramları- baştan reddettiğimizdir. yani birileri türkçeye ehemmiyet vermiyor. uyduruk kelimeleri kullanmayı zull addetmiyor. sözlük uyduruk bir kelime midir. belki de değildir. elbette sözlük kelimesine gelesiye kadar daha nice uyduruk kelimeler bulaştırıldı türkçeye yahut bulaştırılmaya çalışıldı. burada bir duruş göstermek istedik. neyin duruşu. türklük ve türkçe hassasiyeti. türk türkiye'yi doğurdu, türkçe bu vatanda lisan haline geldi. dolayısıyla bu lisana her bir ferdimiz azami önem göstermeli. biz türklüğümüzü haliyle müslümanlığımızı ciddiye aldığımız için sözlük kelimesini kullanmaktan imtina ettik. lügat dedik. çünkü aynı mana gibi gözükse de lügat ile sözlük kelimeleri aynı manada değildir. bu hususları daha iyi izah etmek açısından ismet özel'e müracaat etmekte fayda var. 'bir akşam gezintisi değil bir istiklal yürüyüşü' kitabında bir kısım var. mananın tam anlaşılması açısından aynen ifade etme zarureti hasıl olduğundan iktibas ediyoruz:
''...sözlük ne diyor mu diyelim? lügat mi diyelim, sözlük mü diyelim? sözlük kelimesi gavur lisanlarında lexicon dediğimiz şeye denk düşer. yani belli bir metin, belli bir kontekst dolayısıyla sıralanmış kelimeler sözlüktür. lügat ise dilin, lisanın tamamını ihtiva eder. yani lügavi dediğimiz zaman lisanın tamamını kast ederiz. sözlük, dediğim gibi, hangi sebeple olursa olsun daraltılmış bir kontekstin ihtiva ettiği kelimelerdir. o yüzden 'ha lügat demişsin, ha sözlük demişsin' olmaz. türkiye'de türkçeyi tamamen kullanılmaz bir dil haline getirmek için 'öyle de desen olur, böyle de desen olur' diyorlar. sandalyeyle iskemlenin aynı şey olmaması lazım. yani 'öyle de desen olur, öyle de desen olur' olmaz'' (bir akşam gezintisi değil bir istiklal yürüyüşü - tiyo yayınları ikinci baskı - sy 370)

evet gördüğümüz üzere lügat dediğimizde sözlük de demiş olmayız. sözlük dediğimiz zaman lügatten farklı bir şeyi anlattığımızı bilmemiz lazım. biz işbu internet sitesine sözlük demeyi reddettik. lügat demeyi evla ve ahsen bulduk. bir şeyleri ciddiye aldığımız için, bizim açımızdan önemli meseleleri kendimize ait gördüğümüz bunun dışındaki meseleleri ise reddettiğimizi göstermek için bu yolu tercih ettik. bunun anlaşılması turkcelugat'in yol ve istikametinin anlaşılması için de mihenk teşkil ediyor.

kürt sorunu

bulut bey
Türkiye ile sorunu olan birçok zatın diline pelesenk olan bir tabirdir. Esasında mesele kürt sorunu filan değil. Mesele istiklal harbinin intikamı. İstiklal harbinin mağlupları o tarihten itibaren faaliyetlerine devam ediyor ve bugünlerde baya bir yol katettiklerini düşünüyorlar.

"Kürt varlığını tanıyorum" dediğiniz zaman peşine ermeni, rum, pontus ve sair sırasıyla gelir.

Bugün "kürt sorunu vardır" diyen kişi "benim türkiye ile ve türklerle görülecek bir hesabım var" demek istiyordur. "sizin bir kürt sorununuz var" diyen gavurlardır. Bu söylemi devam ettirenler ise Müslüman gibi görünen gavurlar yani istiklal harbinin mağlupları ile bir şeye kafası basmayan cahillerdir. Türkiye'de bir kürt sorunu yoktur.

"türk, kürt, laz, Çerkez, Boşnak, roman..." bilmem ne. Bunu dedin mi. Tamam işte. Sen birilerine hizmet ediyorsun. Kime hizmet ediyorsun. Orasını hizmeti veren ve hizmeti alan daha iyi bilir. Türklük bir etnik unsur değildir. Türklük bir ırk değildir. Türklük bir kültür yahut muhtelif etnisitelerin harmanlandığı bir üst kimlik de değildir. Türklük sadece islamın kılıcı olmaya cehd etmektir. Başka da bir şey değildir. Bunu nereden anlıyoruz. Çok sayıda örnek var. En çarpıcı örnek mimar sinan. Mimar sinan bir devşirme. 22 yaşına kadar ermeni olarak yaşamış. 22 yaşında devşirilince Müslüman olup türklüğü seçmiş. O camileri ve sair eserleri de türklük bilinci ile inşa etmiş. "efendim bu alçak adamlar beni devşirdi bakmayın siz benim Müslüman göründüğüme ben aslında ermeniyim" kafasında olsaydı bu başarılara muvaffak olamayacaktı. "ben zamanı gelince sizinle hesabımı göreceğim" diye bir fikri hiçbir zaman taşımadı. Türk oldu ve de şereflendi. İşte bu kadar. Daha sayısız örnek verilebilir bu bahse.

Biz bu bilince ne zaman erişeceğiz bilmiyorum. Fakat ancak ve ancak zihnimize sürekli olarak boca edilen bir dünya zehirli fikriyattan bir şekilde halas olup bu sahih düşünceye eriştiğimizde bize bir yol açılabilir.

ekrem imamoğlu

partizan
an itibariyle ekrem imamoğlu ve mansur yavaş isimli zat-ı muhteremler meral hanımı sattılar. aylardır hatta yıllardır bu zatı muhteremler için ''gençlerin umudu'' vb. sözler ediyorlardı. aklı başında bir kimse kapitalist dünya sistemi içerisinde ulusal siyasetçilerin her şeye çare olamayacağını ve genel olarak sistem tarafından dikte edilen programları tatbik etmekle kısıtlı oldukların bilir veya bilmeli. dolayısıyla bu şahısları yerlere göklere sığdıramamak filan boş işlerdir. ne oldu. ekrem de mansur da fos çıktı mı :)

mevdudi ve inek

hafiz
merhum mevdudi'nin bi fikri var.bilindiği gibi o hint kıtasının yetiştirdiği alimlerden birisidir. hindular genel olarak ineği kutsal sayar.
diyor ki mevdudi bir hindu müslüman olduğu zaman ona kendi eliyle bir inek kestirmek gerekir ki tevhid iyice kalbine yerleşsin.bizim de kalbimizde bağlı olan ne varsa kuran ayetlerinin iyice yerleşmesi için kesip atmamız gerekir.o zaman tam manasıyla müslüman oluruz.bazı kişiler allah'ın sınırlarını aşıyor kabul etmiyorlar mesela miras konusu buna örnektir bu zamanda kadına 1 erkeğe 2 mi olur diyerek kabul etmiyorlar allah'ın koymuş olduğu hududu yani sınırı aşıyorlar böyle biri müslüman olabilir mi ? başka bir örnek peygamber efendimizin hadislerini kabul etmeyen güya kendilerini kuran ehli olarak tanıtan bir zümre var ama kuran peygambere itaat edin ona tabi olun onun örnekliği sizin için kurtuluş gibi ayetleri görmezlikten geliyorlar.örnekleri çoğalta biliriz.

hendesehane

sivri
Osmanlı İmparatorluğu döneminde matematik ve astronomi gibi bilimlerin yapıldığı bir kurumdur. Kelime, Arapça kökenlidir ve "matematik atölyesi" veya "matematik evi" anlamına gelir.

Hendesehaneler, çoğunlukla İstanbul ve diğer büyük şehirlerde bulunurdu ve özellikle astronominin yanı sıra, takvim hesaplamaları, matematiksel ölçümler ve haritalama gibi konularda çalışmalar yürütülürdü. Osmanlı İmparatorluğu'nda, bu kurumlar ülkenin idari ve ekonomik yönetimi için de önemli bir rol oynamıştır.

nüans

partizan
bir galat-ı meşhurdur. ''nüans farkı'' derler mesela. bu ifade tamamen bir anlatım bozukluğudur. zira nüans kelimesi dilimize Fransızca'dan geçen bir kelime olup anlamı zaten ''fark'' demektir. nüans farkı dediğimiz zaman ''fark farkı'' demiş oluruz.

canhıraş

sivri
yoğun bir şekilde, özveriyle, büyük bir çaba harcayarak ve umutsuzca bir şeyi başarmaya çalışırken hissedilen duygu veya durumu ifade eder.

Bir iş, görev veya durum için son derece çaba sarf edildiği, çok büyük bir özveri gösterildiği ve çaresiz bir durumla karşı karşıya kalındığında hissedilen sıkıntı, endişe ve çaresizlik gibi duyguları ifade eder.

Örneğin, "O, sevdiklerini korumak için canhıraş mücadele verdi" gibi bir cümlede, kişinin sevdiklerini korumak için büyük bir çaba sarf ettiği ve umutsuzca mücadele ettiği ifade edilmiştir.

maval okuma

hafiz
Günlük hayatımızda karşılaştığımız bir kelimedir.arapçadan geldiği söylenmektedir.anlamı ise tutarsın,yalan konuşma,uydurma söz gibi manalara gelir.mesela bi konu hakkında bilgisi olmayan kişi bişeyler anlatır durur sonra inandırıcı olmadığı için "bana maval okuma"deriz. O yüzden bir kimse hakkında bilgisi olmadığı konuda konuşmamalıdır.
Peygamber Efendimiz "kişinin her duyduğunu söylemesi kişiye günah olarak yeter"demesi bir konu hakkında bilgisiz konuşmamayı bizlere öğütlemektedir.

anadolu çocuğu

bulut bey
halk arasında istimal edilen bir söz. anadolu çocuğu dediğimiz zaman gariban milletimizi anlarız. nedir anadolu çocuğu. anadolu çocuğu anadolu'nun bağrından kopan bir yiğittir.

anadolu çocuğu garibandır.

anadolu çocuğu sahipsizdir.

anadolu çocuğu devletin ilgisiz milletin alakasız kaldığı bir gençtir.

anadolu çocuğu türktür. kürt, çerkes gibi ekstra bir kimliği yoktur.

anadolu çocuğu cefakardır.

anadolu çocuğu fedakardır.

anadolu çocuğu dürüsttür, namusludur, edeplidir.

anadolu çocuğunun referansı yoktur. işe alımlarda üstü çizilendir.

anadolu çocuğu vatanseverdir.

anadolu çocuğu devletini ve milletini çok sever ama devleti ona karşı ilgisizdir, milleti onunla alakasızdır.

anadolu çocuğu yabancı dil bilmez. kolej mezunu değildir.

anadolu çocuğu emektardır, emeğine saygı duyulmayandır.

anadolu çocukları örgütlü değildir. örgütsüz bir unsurdur.

anadolu çocukları birbirine sahip çıkmaz, bilinçli değildir.

kuran ve sünnet

gencalim
Müslüman dediğin Kur'an ve Sünnet Işığında Yetişen demektir. Müslüman dediğin Kuran Ve Sünnet Işığında yaşamaya çalışan ve bu yolda taviz vermeyerek dinini yaşama ve yaşatmaya kendini adayan kimse demektir. Müslüman demek, Ebul Ferec İbnül Cevzi(R.H) gibi kendisini ilme ve dine adayan ve dini dünyaya hâkim kılmak için elinden gelen gayreti gösteren ve bu uğurda çıkan engelleri (İmtihanları) sabırla ve Allah'ın izniyle aşan kişi demektir.

tevhid kavramı

hafiz
Batı her on yılda bir farklı kavramlar uyduruyor bizleri oyalıyor.mesela yakın tarihe bakacak olursak 60'yıllarda " kalkınmacılık" 70'li yıllarda "uluslararacılık" 80'li yıllarda"küreselleşme" liberalleşme" 90'lı yıllarda ise "postmodernizm" gibi kavramları bize yutturmaya çalışıyorlar bizde yutuyoruz maalesef.bu ve buna benzer kavramları konuşmalarımız da bilerek veya bilmeyerek sürekli papağan gibi tekrar tekrar söylüyoruz.
Mesela İnternette bir video izlerken adamın her cümlesi batılı klişe onlara ait kavramları söylüyor;
Zamanın ruhu,birey, farkındalık,empati,vs kimse ona bunları başına silah koyup söyletmedi."ben ne söylüyorum yahu da demiyor. Dikkat etmemiz lazım,batı'nın en büyük güçlerinden biriside söylemidir.bizler batı'nın kavramlarını söyledikçe kendi hayatımızı onların çizdiği sınırlarda esir olarak yaşamak zorunda kalırız.

Batı kendi kavramlarına çok sadıktır.mesela virüsün şekli taca benziyor diye İngilizce "crown"adını vermiyorlar,latince "taç anlamına gelen "corona" adını veriyorlar.

Peki bizler tevhid kavramlarını nerden öğrenecez?
Elmalılın tefsirinden oradaki kavramları iyi okuyarak öğreniriz.necip Fazıl,said halim paşa,akif ersoy'u okuyarak tabi ki.çünkü onlar osmanlı döneminden gelen ve kendilerini kirletmeyen imana dayalı kavramları iyi benimsemiş insanlardır.bunlara ek olarak sizlere diyanet vakfı islam ansiklopedisi'ni okumanızı tavsiye ederim.
Böyle araştırma sürecine girersek zihin dünyamız zenginleştiğini ve Müslümanca düşünmeye,konuşmaya,yaşamaya başladığımızı görmeye başlarız Allah'ın inayetiyle..

cömertlik

hafiz
farsça cevân-merd sözcüğünden türkçeleştirilmiştir.
dinimizde cömertlik genelde sehâ,sehâvet ve cûd kavramıyla ifade olunmaktadır.
cömetlik,eldeki imkanları meşru ölçüler içinde,hiçbir karşılık beklemeden gönüllü olarak başkalarına yardımcı olmaktır.
cömert kulu allah sever.peygamber efendimiz insanların en cömertidir
örnek verecek olursak şu olay ne kadar cömert olduğunu gösterir;
sahabeden biri evlenmektedir.fakat adet olan düğün yemeğinde ikram edecek hiçbir şeyi yoktur.durumu haber alan peygamber efendimiz evindeki unun hepsini ona hediye eder.kendi evinde ise hiç yiyecek kalmaz.

ıslah görevimiz

hafiz
Şu herkes iyi bilmelidir ki her Müslüman dininin adamıdır.ıslah herkesin yapması gereken görev olduğunu her mümin iyi bilmelidir.ıslah;düzeltmek ,iyileştirmek,sorunları çözmeye çalışmak demektir.Şeriatımız müminleri hem bireysel hemde toplumsal anlamda ayrılığa düşürecek,ihtilafa götürecek şeylerden korumaktır.ıslah başta Peygamber Efendimiz olmak üzere tüm peygamberlerin misyonudur.peygamberlerden sonra bu görev biz müminler için ulvi bir görevdir .
"Sizden önceki toplumlar içinde yeryüzünde bozgunculuğu önceleyecek birikimli kimseler bulunsaydı ya ! Onlardan,kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kesim bunu yaptı.zulmedenlerse içinde şımartıldıkları refahın peşine düşüp günahkâr oldular.'"[hud suresi, 116]

adsense

mad
AdSense, Google tarafından sunulan bir reklam yayınlama programıdır. İnternet siteleri sahipleri ve youtube kanalları, AdSense'e kaydolarak sitelerinde Google reklamlarını yayınlayabilirler. Bu reklamlar, sitenin içeriğine uygun şekilde otomatik olarak belirlenir ve ziyaretçilerin tıkladığı veya görüntülediği her reklam için sitenin sahibi para kazanır.

türkce lugat

turkcelugat
kahraman ecdadımızın kanları ve canları pahasına savaşarak istiklal harbi vermesi suretiyle kurulan şanlı cumhuriyetimizin 1. Yüzyılını tamamladığı bugünlerde işbu lügatimiz kurulmuş bulunuyor. Yolu açık bahtı aydınlık olsun.

türk'celugat'ın tüm okur ve yazarlar için kıymetli bir yer olmasını arzu ediyoruz. Bunun için gereken azim, fedakârlık ve kararlılığı göstereceğimizin bilinmesini isteriz. Kusursuzluk iddiasında değiliz fakat okur ile yazarlarımıza karşı samimi ve dürüst olma çabasındayız.

Türk'celugat büyük Türk milleti'nin sinesinden çıkan fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür vatansever fertler tarafından kurulmuş bir mecra olup esasen bir millet inisiyatifidir. Dolayısıyla bu platformda Türk milleti'nin aleyhine hiçbir görüş yer almayacaktır.

Sözlük vb. internet ortamında halihazırda mevcut platformlar incelendiğinde; bu platformların sıhhatli ortamlar olmadıkları, genellikle millet hayatı aleyhine bir yön tuttukları, bu platformlarda Türkiye lehine bilgi ve içerik üretilmediği, millet lehine yazılan görüşlerin yahut bu mecralara hâkim mahfillerin görüşlerine aykırı -entry- lerin ani ve organize bir şekilde çeşitli yol ve yöntemlerle tasfiye edildiği, sansür, hakaret, manipülasyon vb. temayüllerin bulunduğu, ciddiyetten uzak gündemlerin sürekli yer tuttuğu, açıkça görülmektedir. Buna karşılık tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye'de doğmuş ''sözlük'' formatını değerli gören ve bu formata özgün bir yaklaşım getiren turk'celugat sıhhatli bir internet ortamı meydana getirmek adına ciddi, vatansever ve saygılı duruşu ile tertemiz bir mecra olacaktır.

Ayrıca sosyal medya incelendiğinde; karmakarışık bir kaos, linç kültürü, bir kısım zevatın ideolojik bağnazlığı, anlayışsızlık, saygısızlık, ön yargı, taassup, insanların kendilerini beğendirme kaygısı ile beyhude çabalara girişmesi ve daha pek çok olumsuzluk göze çarpmaktadır. Lügatimiz ise elbette bir sosyal medya değil fakat görüşlerin saygı çerçevesinde özgürce ifade edilebileceği bir mecra olması hasebiyle ahlaki ve hukuki bir düzende olacaktır. Lügatimizde kişilerin ve görüşlerin saygınlığını muhafaza adına tüm tedbirler alınacak böylelikle muteber bir bilgi kaynağı teşekkül ettirilmeye gayret edilecektir.

Tüm fikirler, fikir sahibi birey açısından saygın ve muteberdir. Fikirlerin çok veya az taraftar bulması kıymetleri için bir değer ifade etmez. Fikir vardır bir kişi dahi destekçisi olmaz fakat muteberdir. Fikir vardır milyonlarca kişi tarafından savunulur fakat gerçekte bir kıymeti harbiyesi yoktur. Bu itibarla sözlük formatı içerisinde görüş, fikir beyanı vb. vasıflı yazıların yazar dışındaki bireyler tarafından beğenilip beğenilmeme durumuna göre içerik meydana getirilmesi, puanlama sistemi vb. araçların kullanılması kanaatimizce fikirlere saygısızlıktır. Bu sebeplerle lügatimizde puanlama sistemi yoktur. Bu suretle lügatimizi popülarite hastalığından, yazarların kendilerini beğendirme kaygısından ve halk dalkavukluğundan uzak tutmayı amaçlıyoruz.

Lügatimizde yazar olmak isteyen tüm fertlerimiz görüş, yorum, tanım vb. nitelikte her türlü içeriği ''yazı'' adı altında serd edebilecektir. Şöyle ki; lügatimize kayıt olan her bir ferdimiz öncelikle ''okur'' vasfında olacak, ''yazar'' olmak isteyen okurlarımız ise lügatimize 3 yazı giriş yapmak suretiyle bu imkânı elde edebilecek. Yazıları onaylanan okurlarımız ''yazar'' statüsüne kavuşacak ve diledikleri yazıları hür bir şekilde ortaya koyabilecekler.

Lügatimiz hiçbir kişi veya kurum tarafından fonlanmamaktadır. Hiçbir kişi, kurum, siyasi parti, cemaat, tarikat, camia vb. yapıya bağlı değildir. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür tüm fertlerimiz diledikleri yazıyı lügatimize sunabilecek. Böylelikle sıhhatli bilgilenme ortamının neşet edeceği ümidini taşımaktayız. Tüm okur ve yazarlarımıza saygılarımızı sunarız. Turk'ce lügat hayırlı ve ömürlü olsun.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol