müslümanın şahsiyeti

hafiz
günümüzde müslüman şahsiyeti ile islam'ın ilk döneminde ki müslüman şahsiyeti arasında büyük ölçüde farklı ve uzaklaştığımızı düşünüyorum.o şahsiyet sahipleri ,hayatın her alanında islam'ın canlı örnekleriydi.
şahsiyet akıl,ruh,iman ile oluşur.abdullah ibn mesud boyu kısa bir sahabi idi ama o imanıyla oluşturduğu şahsiyeti ile kafirlerin bulunduğu kabe'ye gidip açık bi şekilde korkmadan imanın kendisine verdiği güçle tüm zerresiyle rahman süresi okuyorak açıkca kafirlerden korkmadığını dile getirmiş.o yüzden şahsiyet sahibi olan mehmet akif ersoy'un korkma diye başlayan istiklal marşı'nı yazarken nereden ilham aldığını açıkca görebiliriz.korkma demek ''üzülme ! allah bizimle beraberdir'' demektir.işte ecdadımız bu ruhla bu inançla şahsiyetini ortaya koymuştur.
müslüman önce düşünce sistemini islamileştirmesi gerekir.hayatın manasını ve hayat içindeki görevini kulluğunu idrak ederek kamil manada o zaman müslüman olur.
peki ne oldu da bizim şahsiyetimiz zayıfladı neden günümüzde bunu kaybettik elbette bunun bir takım sebepleri vardır ;
1- allah korkusunun zayıflaması;
''kul,sakıncalı olana düşme korkusuyla,sakıncalı olmayanı da terketmedikçe müttakilerden sayılmaz'' buyuruyor peygamber efendimiz sav.
2-ahiretlik işleri ertelemek dünya'ya aşırı bağlanmak;
ilk müslümanları değerli kılan kahraman ve büyük insan yapan şey dünyada dinlenen bir yolcu misali düşünerek ona göre hareket etmeleridir.''dünya onların ahiret bizim olsun ey ömer istemez misin ? peygamber efendimizin sözü ne kadar da güzeldir değil mi ?
3-rızık konusu ;
rızık korkusu kula kulluk yaptırır allah korusun.böyle davranan nasıl şahsiyetli olur ki düşünmek lazım.
4-eğitimin bozulması.(yazar: bulut bey))









gençler dua edin

hafiz
Mutlu, huzurlu ve başarılı olmak isteyip stres, sıkıntı ve belalardan uzak kalmayı temenni ediyor,
başarının sizinle beraber olmasını diliyor, gençken ihtiyarlamamak ve hastalıklar altında ezilmemeyi,
iyi insan ve Müslüman olmayı hedefliyorsanız dua edin. Dua, kuşanabileceğiniz en güçlü silahınızdır. İyi
Müslüman ve kaliteli insan olabilmek için iyi dualar etmek zorundasınız.
İnsanlar dua işini yaşlılardan beklerler. Hâlbuki Allah celle celâlühü yaşlılar, hacılar, hocalara değil,
'kullarına' dua etmelerini hatırlatıyor. Gençler de Allah'ın kuludur, ümmetimizin umududur. Gençlerin
iyi ve başarılı olmaları, bu ümmetin iyiliği ve başarısıdır. Sadece ders çalışarak, para biriktirerek veya
bir vakfa-tarikata devam edip bir hocanın derslerini dinleyerek her şeyde başarılı olabileceğinizi
zannetmeyiniz. Allah'ın yardımı üzerinizde olmadığı sürece aradığınız başarı ve ahengi asla
bulamazsınız.

musalli

hafiz
namaz kılan anlamına gelmekte olup,beş vakit namaza devam eden kişiye verilen addır.cemaattle namaza devam edenin cennetlik olduğuna şahitlik edin buyuruyor peygamber efendimiz.kişini imanının ispatı namazdır. kafirle farkımız namazdır.namaz eğilerek yükselmenin adıdır.allah sizleri musalli olan kimselerden eylesin.

arama motoru

mad
sözde yerli ve milli arama motorlarımız yaani, geliyoo gibi google, yahoo ve bing gibi diğer arama motorlarının alt yapısını kullanarak çıkan projeler uzun soluklu olamadılar :)

gördüğüm kadarıyla içlerinden en başarılısı https://vuhuv.com/


Gaziantepli yazılımcı Barış Çepik'in geliştirdiği ve dünyaya yaymak istediği yerli internet arama motoru "Vuhuv", günde 5-6 bin yeni kullanıcıya hizmet veriyor.

İlk aşamasından son aşamasına kadar "Vuhuv"u kendilerinin geliştirdiğini ifade eden Çepik, "Geçmişte yerli arama motoru yapıldı ama ara yüzden ibaretti, başkalarının verileri yüzde 100 kullanılıyordu. Bizim arama motorunun arka planında büyük bir çalışma var, büyük bir veri işleniyor. Türkiye'deki tek yerli arama motoru diyebiliriz. Çünkü zemini ve tabanı dolu ve kendine has." dedi.

iftar

hafiz
orucu açmak,oruçluya orucunu açtırmak,genel olarak oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması anlamında kullanılır.

peygamber efendimiz oruçlunun iftar vakti girdikten sonra ecele etmesini ve orucunu hurma veya tatlı bir şeyle ya da su ile açmalarını tavsiye etmiştir.(buhari,ebu davud)

oruç açarken dua etmek sünnettir.
peygamber efendimiz iftar anında yapılan duaların kabul edileceğini müjdelemiş ve kendisi de yapmıştır.
''allah'ım senin rızan için oruç tuttuk,senin verdiğin rızıkla orucumuzu açıyoruz,bizden kabul buyur;çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin'' şeklinde dua etmiştir.

tebyin

sivri
"Tebyin", Arapça kökenli bir kelime olup Türkçe'ye Arapça'dan geçmiştir. "Tebyin" kelimesi, açıklama, izah etme, anlatma, ortaya koyma anlamlarına gelir.



domain

mad
Domain, internet üzerindeki bir web sitesinin adını belirleyen ve kullanımını sağlayan benzersiz bir tanımlayıcıdır. Domain, bir web sitesine giden adresin belirlenmesinde kullanılır ve genellikle www ve com, net, org gibi uzantıları ile birlikte yazılır.

Örneğin, "turkcelugat.com" :)

(bkz: hosting)

nic.tr

mad
ODTÜ'ye ait Nic.TR 1991 yılından beri İnternet üzerinde "com.tr, org.tr" gibi alan adlarının yönetim ve dağıtımını yürüten kurum.

ODTÜ'nün söz konusu tahsisten yıllık en az 25 milyon TL gelir elde ettiği tahmin ediliyordu.[kaynak

"21 Aralık 2018 tarihinde imzaladığı sözleşme ile ".tr" Kayıt Otoritesi yetkisini, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'na devretmiştir.

avukat

bulut bey
avukat kelimesi sözlükte ''Mesleği hukuki işlerde ücret karşılığı yol göstermek, hakkı savunmak olan, kendisine kanunen savunma hakkı tanınmış kimse'' anlamına gelir http://lugatim.com/s/AVUKAT.

avukat kelimesi esasen latince bir kelime. Latinceden italyancaya geçmiş. avvocato kelimesi italyancadan dilimize girmiş. daha eski tarihlerde avukatın karşılığı olarak ''muhami'' kelimesi kullanılmış.

avukatlığın ilk olarak antik yunan'da ortaya çıktığı söylenir. sokrates'in savunması ilk müdafaa olarak değerlendirilir. bu hususlar işin doğrusu pek de önemli değil en azından benim için.

bizde ortaya çıkışı tanzimat fermanının ilanı ile birlikte olmuştur. tabi bu tarihlerde ortaya çıkan 'vekillik' , 'müdafiilik' vasıfları profesyonel ruhsatlı bir kamu görevi, bir iş kolu olmayıp 'dava vekilliği' , 'müdafii' gibi kavramlarla ortaya konulmuş ve bu görevlerin icra edilebilmesi için mektep mezuniyeti şart koşulmamıştır. cumhuriyet'ten önce de bir kısım illerimizde baro kuruluşlarının ortaya çıktığı görülmüştür. fakat kurumsal olarak baroların ortaya çıkışı cumhuriyet ile birlikte olmuştur.

kısa tarihsel bilgiden sonra avukatlıkla ilgili birkaç kelam edelim. önce şunu söyleyelim. halihazırda hukuk sisteminde avukatlık vazgeçilmez bir unsurdur. bu hem sistem olarak hem de sistemsel çarpıklıkların ortaya çıkardığı sonuçlar açısından böyle. avukat herkese lazımdır, herkese muhakkak lazım olur, her an herkesin avukata işi düşebilir.

avukatlık çok enteresan meslektir. kimseye yaranamazsınız. adamı ipten alırsınız yine de yaranamazsınız. ne müvekkile ne karşı tarafa ne hakime ne savcıya ne de memura yaranamaz avukat. avukat kısaca kimseye yaranamayan insandır :) avukata saygı özellikle son zamanlarda ortadan kaybolan bir şey.

avukatlık hem kamu görevlisi hem de serbest meslek niteliğinde bir meslektir. bu hususlar avukatlık kanununda izah edilmiş.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 1 ve 2:
''Avukatlığın mahiyeti:
Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
(Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Avukatlığın amacı:
Madde 2 – (Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

toplumda avukatlar hakkında pek çok yanlış bilgi var. galat-ı meşhur olmuş çok sayıda bilgi mevcut. özellikle son zamanlarda yayınlanan muhtelif dizi ve filmlerde yer verilen avukat karakterleri üzerinden ve ayrıca daha önemlisi hukuktan bihaber toplumumuzda yanlış anlamalar ve ön yargılar sebebiyle bu galat-ı meşhurlar ortaya çıkmış ve halen derinleşerek devam etmektedir.

yapılan en önemli yanlışlardan biri belki de birincisi avukat ile müvekkilinin özdeşleştirilmesi. avukat ücret karşılığı hukuki hizmet sağlayan bir kamu görevlisidir. ücretini alarak her türlü dava ve hukuki işi uhdesine alabilir. bu durum avukatın müvekkiline şahsıyla birlikte bir bütün olarak onun eylemlerine iştirak ettiği anlamına gelmez. misal; a şahsı b şahsını öldürüyor. a şahsı filanca mahkemesinde yargılanıyor. c şahsı avukat olarak a şahsının müdafiiliğini ücret-i mukabilinde üstlenmiş. bu olayda c şahsı cinayeti değil cinayetten yargılanan sanığın yasal haklarını savunur. c şahsı, a şahsının öldürme fiili ile alakası bulunmayan masum, ücreti karşılığında ekmek parasını kazanmaya gayret eden bir kamu görevlisidir. c şahsı a'nın suçuna iştirak etmediği gibi avukatlığını üstlenmiş olması onun bu fiili onayladığı anlamına gelmez. savunma hakkı kutsaldır ve herkesin (suçu-eylemi ne olursa olsun) savunma hakkı vardır. adil yargılanma hakkı herkesin tabi bir hakkıdır. dolayısıyla avukat bunu temin eden en önemli unsurdur. bu sebeplerle müvekkili ile avukatı özdeşleştirmek büyük cahilliktir. bunu yapmayınız.

diğer yanlış ise avukatların çok ve haksız yere para kazandığı algısıdır. bugün itibariyle hukuk fakültelerinin sayısı neredeyse 100'e yaklaşmış. her yıl yaklaşık 20 bin hukuk mezunu var. Türkiye' de 81 baroya kayıtlı avukat sayısı 144 bin civarında olduğu söyleniyor (bu akp'nin marifetidir, her şehre hatta bazı ilçelere üniversite kurulmasının bir yansımasıdır). dolayısıyla bugün itibariyle rekabetin en ağır bastığı iş kollarının belki de birincisidir. bu ortamda avukatlık kazançları zaten bir hayli düşmüş olup çok sayıda meslektaşımız geçim sıkıntısı yaşamaktadır. son yıllarda yaşanan avukat enflasyonu sebebiyle ve başka diğer etmenlerden kaynaklı olarak avukatların çok para kazandığı iddiası tamamen yanlıştır. öte yandan avukatın hak etmediği ücretleri talep ettiği algısı da tamamen hatalıdır. en basit dava bile bugün itibariyle 2 yıl sürer. bazı davaların 8-10 yıl sürdüğü düşünüldüğünde avukatın çalışmasını emeğini mesaisini bir nebze anlamış oluruz. dolayısıyla avukatlık ücretleri bugünkü piyasa koşullarında belki en az artış yapılan alandır. yani avukatınızla kurbanlık pazarlığı gibi pazarlığa girişmeyin avukatın canını sıkarsınız, kafanızda sizi 'cimri müvekkil, cahil insan' diye tanımlar ve ona göre muamele görürsünüz. ayrıca insanların avukatın ücretine neden bu kadar takıldıklarını anlamak güç. neticede bu profesyonel bir meslek dalı. saygın ve son derece önemli. avukatların hiçbir meslek dalının kazancı ile ilgili olumsuz bir tavır takındığını görmedim. fakat tersine çokça şahit olduk oluyoruz. avukat hak ettiğini elbette kazanacak.

avukat, müvekkilin -hukuk çerçevesindeki- talimat ve istekleri ile bağlıdır. kafasına göre iş yapamaz. kafasına göre beyanda bulunmaz. örnek adam karısından boşanmak istiyor. hiçbir avukat sen boşan veya boşanma demez. boşanmak isteyen adamın davasını bildirdiği yönde açar. boşanma davalarında sıkça rastlanan durum erkek veya kadın boşanmak istediği eşi ile sonradan barışır fakat dava başlangıcında söylediği boşanma sebepleri sonradan kafasına dolanmış :) . diyor ki eşine ''efendim bunları sana ben söylemedim'' öyle mi karıcığım/kocacığım, ''peki kim söyledi'' ''avukat öyle yazmış''. böyle bir şey olmaz laa :). avukat nerden bilsin senin eşinle ne yaşadığını yanında mıydı. avukat müvekkilin yaşadığı olayları hukuki veçheleri ile ve hukuki bir dille yazılı beyana döker müvekkilinin söylemediği hiçbir şeyi dilekçeye yazmaz.

avukatlık türkiye'de bugün itibariyle can çekişen bir meslek dalıdır. bu hem sistemden hem de bazı avukatların çapsızlığından kaynaklanıyor. elbette ağırlıklı olarak yukarıda bahsettiğimiz avukat enflasyonundan kaynaklanıyor. barolar da maalesef etkin ve yeterli tedbirleri almıyor (neden çünkü tbb başkanlığını işgal eden zatın osman kavala ve selahattin demirtaş'ı savunmak gibi daha mühim işleri var).

hukuk fakültesi 1. sınıfta -illa ki- sorulur. mezun olunca ne olacaksınız. 200-300 kişilik amfiden sadece 1-2 kişi avukat olmak ister. ama mezuniyetten sonra 200 kişilik kontenjandan 195'i avukat olur :). bu iş böyledir. avukat olmak isteyen de olur istemeyen de olur. o yüzden gençler sakın laa. sakın hukuk filan yazmayın olum. gençliğinize yazık etmeyin (babası zengin olanları ayırıyorum, siz yazın kardeşim size her bölüm mübah). vallahi sürünürsünüz. aman aman :)

her şeye rağmen hukuk herkese lazım. yetkin, dürüst, namuslu, adil hukukçularımıza ihtiyacımız var. hukuk ve adaletin tecelli ettiği günleri görmek dileğiyle tüm avukat meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum. avukat olmayanlara da sunuyorum :)




mamafih

sivri
"ancak, yine de, buna rağmen" gibi anlamlar taşır. Sözcük genellikle bir şeyin olumsuz ya da beklenmedik bir sonucuna rağmen yine de başka bir şeyin yapılabileceğini ifade etmek için kullanılır.

Örneğin, "Mamafih kötü hava koşullarına rağmen, maç hala oynanacak" gibi bir cümlede mamafih sözcüğü, kötü hava koşullarına rağmen maçın hala oynanacağını vurgulamak için kullanılmıştır.

birr

hafiz
"birr "İyilik,ihsan,erdemlilik gibi manalarına gelir.dünya hayatında hep imtihan'da olduğumuzu unutmamamız lazım çünkü iyilikler olduğu kadar kötülükler ve felaketlerde vardır bu dünya hayatında.peki kötülük gelince ne yapalım ? birr yani iyi mi düşünelim evet aklımıza şu gelsin;her felaketin ardından bir iyilik ve güzellik gelir.sadece aradaki zamanı biz bilemeyiz.ardından gelecek iyiliğe kavuşmak için felakete hoş geldin demeliyiz.seni kabul ediyorum,sen Allah'tan geldin mesajınla geldin ,öğretmek istediklerini anlamaya çalışacağım.işte teslimiyet budur.iyi kötü her şeyi kabullenmektir.işte müjde ey kurana iman eden mümin ;
فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ

اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۜ

Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
[ inşirah surresi 5-6 ayetler]

andaval

sivri
türkçede "ağırbaşlı olmayan, dalgın, umursamaz" gibi anlamlara gelir. Bu kelime daha çok argo veya gündelik konuşmalarda kullanılır ve olumsuz bir anlam taşır.

şahsiyet

bulut bey
"Bir kimsenin şahsına ve nefsine âit özelliklerin, rûhî ve mânevî niteliklerin bütünü, kişilik." http://lugatim.com/s/%C5%9EAHS%C4%B0YET

Nedir bizim şahsiyetimiz. Bu sorunun cevabı ayetlerde mevcut.

Bakara suresi 120. Ayet: "Ama dinlerine tâbi' olmadıkça, ne yahudiler ne de hristiyanlar senden aslâ hoşnûd olmayacaklardır. (Onlara) de ki: “Şübhesiz ki Allah'ın hidâyeti (olan İslâm), hidâyetin ta kendisidir!” Celâlim hakkı için, eğer sana (vahiyle) gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, Allah'(dan gelecek azâb)a karşı sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır!"

Bu ayetten anlıyoruz ki biz Müslümanlar kendilerini kafire beğendirme gayretinde olmaması kendilerine emredilenleriz. Yani sen onlardan olmadıkça onlar senden hoşnut olmaz. Biz türkler olarak uzun süredir -belki 400 belki 500 yıldır- kendimizi kafirlere beğendirme uğraşındayız. Kafirler hala bizi beğenmiyor. Neden. Onca gayrete rağmen hala bizi yeterince gavur bulmuyorlar da ondan. Biz kur'an'dan bilgi alma yolunu terk ettik ve asırlardır bunu ısrarla sürdürüyoruz. İstisnası çanakkale savaşı, İstiklal harbi ve münferit bazı hadiseler. Bu hadiselerin müşterek hususiyeti ise muvaffakiyettir. Yani Türk milleti kur'andan istifade ederek ve de kur'andan yardım alarak giriştiği işlerden hep muzaffer olarak çıkmış. Bunu istiklal harbinin mağlupları, bazı Müslüman görünümlü kafirler elbette gizlemeye gayret gösterecekler ve bu zamana kadar göstermişler. Biz turkcelugati bu gavurların ipliğini pazara çıkarmak ve kahraman türk vatanseverlerinin sesi olmak gayesi ile kurduk.

Allah el mucibdir. Yani dualara icabet edendir. Küfrün ihsanı olmaz. Allahın ihsanı ise mukayyet değildir. Türk vatanseverleri mahzun ve muzmindir fakat bahtiyar olacağı günler inşallah yakındır.

nazende

sivri
"nazlı, zarif, incelikli" anlamlarına gelir. Bu kelime genellikle kadın isimlerinde ve edebi metinlerde kullanılır. "Nazenin" kelimesi ile benzer anlamlara sahip olup, Türkçenin zengin sözcük dağarcığından biridir.

kurtlar vadisi doğu bey

hafiz

Doğu: Abbas'ı öldürme görevini kimden aldın?
Pala: Devlet sırrı.
Doğu: Ben bilmediğime göre devlet sırrı değil!
Pala: Bilmiyorsan devlet değilsin.
Doğu: Seni doğurtan Ebe Seher'i tanırım! Aklını başına topla!!
Efsane racon :)

takva

hafiz
Toplumumuzda bu kavramı çokça anılır ama gereği gibi yerine getirmekte Müslümanlar gaflet içerisindedir.Nedir takva? "kişinin,kendisini günahkâr kılacak şeylerden koruması veya insanın ibadet ve güzel işler yaparak Allah'ın azabından korunması "şeklinde açıklanmıştır. Bu tür korunma çabaları Allaha duyulan saygı sevgi ve itaatin göstergesidir.
Sahabeden Abdullah ibn Mes'ud'un [ra] ifadesi "Allaha âsi olmayıp itaat etmek,nankör olmayıp şükretmek ve O'nu unutmaksızın hep hatırda tutmak"şeklinde güzel bir yorum getirmiştir.
Müslümanlar olarak şu ayeti iyi bilmeliyiz "gücünüz yettiğince Allaha saygısızlıktan sakının"[teğabün 16 ayet]takva sahipleri Kur'an'da övülmüş ve anılmıştır;
1-Allah katında değerlidirler.[Hucurat 13]
2-Allah onları sever.[Al-i imrân 76]
3-Onlar için güzel bir gelecek vardır.[Sâd 49]
4-Ahiret yurdu onlar için hazırlanmıştır.[Zuhruf 35]
5-Allah onlarla beraberdir.[Bakara 194]

küfür

partizan
küfür demek öncelikle ''kafir'' , ''imansız'' , Allah'ı kitabı tanımayan anlamında kullanılan dini bir kavramdır.

Al-i İmran Suresi, 176. ayet: Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister. Onlar için büyük bir azap vardır.

siyaset

bulut bey
siyaset esasen bir kavramdır. ilm-i siyaset peygamber mesleğidir. peygamberimiz (sav) islam devletinin yöneticisi idi. dolayısıyla hayatın her safhasında kuralları haiz olan islam, elbette siyaset alanında da fıkhi ilke ve kuralları ihtiva eder. bu cihetle ilm-i siyaset dediğimiz zaman ilk aklımıza gelecek olan kur'an ve sünnet-i seniyyedir.
siyaset kelimesi aklımıza pek çok kelime ve kavramı getirebilir. güncel siyaset bunlardan bir tanesidir. güncel siyasi partiler, ideolojiler, hizipler ve sair.
küresel sistem , dünya sistemi , wall street empire veya ismine ne dersek diyelim bir organizasyon var. bu organizasyonu son derece dikkatlice -palavracıların, ciddiyetsiz adamların saçma sapan kurgularından ve abartmalarından ari bir şekilde- tetkik ve tahkik etmeliyiz. az yukarıda bahsettiğim güncel siyaset, siyasi partiler, ideolojiler, hizipler filan bunları bir kenara bırakalım. bunlar işin magazin kısmı. magazin olduğunu son altılı masa hadiselerinde de açıkça gördük.
salt güncel siyaset takibi ferdi yanlış sonuçlara götürür. ondan sonra adam kendisiyle hiç ilgisi olmayan meseleler sebebiyle anası babası yahut eşi yahut herhangi bir arkadaşı ile papaz olabilir :) hiç gerek yok. tuttuğunuz veya kendinizi yakın hissettiğiniz siyasi partiler hemen hemen aynı şeyleri söylüyor boşuna kavga etmeyin. hatta ve hatta şayet bir cemaat, tarikat filan oraya bağlı iseniz onlar da hemen hemen aynı yoldalar. boşverin. aklınızı kiraya vermeyin. örnek bu ülke fetö gördü. aklını kiraya veren milyonlarca kişiyi gördük. fetö'nün tepe kadrosu nerede, pensilvanya'da, almanya'da, fransa'da, kanada'da vs.üstelik bir elleri yağda diğer elleri balda değil mi (bu arada allah hepsinin belasını versin) peki bu işin ceremesini kim çekiyor. genellikle bu işin ceremesini burada aklını kiraya vermiş dünyadan habersiz kişiler çekiyor. kitlenin tamamı suçludur tamamı suçsuzdur anlamında söylemiyorum elbette. örgütlü suçlar türk ceza hukuku içerisinde apayrı bir konudur, hukuki bir meseledir. ayrıca daha geniş değerlendirilmelidir (tabiki sadece hukukçular tarafından :)) sadece siyasi ve sosyal açıdan yukarıda bahsettiğim genel ilkelere bir örnek vermiş olduk. yani şunu diyorum aklınızı kiraya verip de körü körüne bir siyasi liderin bir tarikat şeyhinin filan ardına düşmeyin veya seküler birey ve kitleler için konuşacak olursak falanca oyuncunun filanca instagram fenomeninin filanca seküler görüşlü bir yazarın kanaat önderinin peşine mürid gibi takılmayın. zannetmeyin cemaat tarikat filan sadece islami cenahta var. seküler kesimde de aynı şekilde vardır. sadece isimler değişir yöntemler değişir mantık aynıdır.
neyse biz müslümanlara gelelim, seküler adamla benim işim yok :)
müslümanlar sizin iki kaynağınız var, kur'an ve sünnet. sorgulanamaz olanlar bunlardır. diğer tüm parametreler sorgulanır. kimsenin peşinden sorgusuz sualsiz gidilmez. hz. ömer halifeliği sırasında bir gün etrafındakilere sordu ''ben yanlış yaparsam beni nasıl düzeltirsiniz'' etrafındakiler kılıçlarını göstererek cevap verdi ''seni şu eğri kılıçlarımızla düzeltiriz''. bakın müslüman anlayışı budur. bir zulüm görüyorsan önce elinle düzelt, beceremiyor musun dilinle söyle, onu da mı yapamadın bari kalben buğz et. hadise budur.
bana göre fikri hür müslüman bir ferd bugün güncel siyasete pek kafayı takmaz, en fazla kafa dinleme için ''biraz da magazinel takılayım da kafam boşalsın'' maksadıyla bir iki konuşur (bunu çok yorulduğumuzda kafamız çok dolduğunda telefonda bir saat filan oyun oynamaya, yahut arkadaşlarla geyik muhabbeti yapmaya filan benzetebiliriz :)) tamam o kadar.
ekabirlik yapmak niyetinde değilim. fakat bana göre bugün müslümanlığını ciddiye alan bir ferd siyaset konusunda öncelikle sünnette mevcut ilm-i siyaseti öğrenmeye gayret etmeli ve ayrıca dünya sistemi denilen organizasyonu kavramaya çalışmalıdır.

avukatlık mesleğine fıkhi bir bakış

hafiz
avukatlık,klasik fıkıh literatüründe ''husumet konusunda vekalet (el -vekale bi'l-husume)'' başlığı altında ele alınır.alimler arasında avukatlığın -gerekli şartlara riayet edilmesi halinde meşru olduğu ittifakla kabul edilmiştir. avukatlığın meşruiyeti konusunda kitap,sünnet,icma gibi deliller yanında akli deliller de ileri sürülmüştür.
a.kitaptan deliller
1-hz musa,peygamberlik ile görevlendirilip firavun'a gönderildiğinde allah'a dua etmiştir:
''kardeşim harun'un konuşması benimkinden daha düzgündür.onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder.zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum''(kasas 34.ayet)
bu ayet,hakkı açıklamak ve delili ortaya koymak noktasında daha iyi açıklama yapabilecek bir kimseden yardım almanın caiz olduğunu gösterir.
2-''hainleri savunma '' (nisa 105.ayet)
bu ayet,ibaresiyle hainlik yapanları savunmanın yasaklığını ifade ederken mefhum-i muhalifiyle de haklı ve masum görülen kimselerin savunulabileceğini gösterir.
b-sünnetten deliller
1- hz peygamber ''kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa ona yardım et!''buyurmuş,zalime nasıl yardım edeceklerini soran sahabeye şöyle cevap vermiştir.''onun zulmüne engel olursun''demiştir.
buradaki yardım ,maddi ve manevi her türlü yardımı kapsar.bir avukat da haklı tarafı savunurken,haksız tarafın adalet önünde hakkı teslim etmesini sağlarken mazluma da zalime de belirtilen ölçülere göre yardım etmiş olmaktadır.
c-icma
alimler,hakları talep ve dava etme konusunda başkasını vekil tayin etmenin caiz olduğu konusunda alimlerin icma ettiğini söylemiştir.
d- akli deliller
avukatlığa ihtiyaç vardır;çünkü herkes davalarda hakkını nasıl ispat edeceğini ve kendisine yönelik iddialara karşı kendisini nasıl savunacağını bilemez.bu sebeple bu konuda tecrübeli olan kimselerin yardımına ihtiyaç duyar.eğer avukatlık meşru kılınmasaydı herkes kendi hakkını kendisi savunmak durumda kalır,bu durumda ağzı iyi laf yapan kimseler kanunların boşluklarında yararlanarak kendilerini temize çıkarır,hak sahipleri haklarına ulaşamazdı.
not.bu yazıda ,avukatlığın icra ederken dikkat edilmesi gereken kurallar değil sırf meslek olarak avukatlık yapmanın hükmüne temas edilmiştir.
(heyet ,el fıkhul -müyesser 8.cilt 132 syf)

lut as

bulut bey
hz. lut, kur'anda ismi geçen peygamberlerden birisidir. dolayısıyla lut kavmi derken dikkat etmek icap eder. hz. lut peygamberdir. lut kavmi dediğimiz zaman hz. lut (as)'un peygamber olarak gönderildiği kavmi anlamalıyız. hatta yanlış anlamalara mahal bırakmamak adına lut peygamber'in gönderildiği kavim demek daha isabetli olur kanımca.

livata lanetlenmiştir.

lgbt dernek ve vakıfları falan filan her ne ad altında yapıyorlarsa yapacaklarını işte. son 10-15 yılda bir hayli çoğaldı. enteresan değil mi. demokrat, muhafazakar , yerli ve milli olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar döneminde lgbt azmış, lgbt türkiye'nin başına bela olmuş. tevbe estağfurullah. acaip ve garaip bir durum değil mi? acaba türkiye'de lgbt'yi kim azdırmış, kim bu furyaya bilerek veya bilmeyerek destek olmuş.
ne diyor bu lgbt ''lut kavminin torunlarıyız''. biliyoruz laa vurgulamanıza gerek yok :)

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol