nebi ve resul

kendi halinde biri
Nebi: kendisine , melek tarafından vahy veya kalbine ilham olunan, ya da , salih rü'ya ile uyarilan zat demektir.

Resul: Nübüvvet vahy'inin fevkında özel bir vahy ile üstün kılınmış olan ve kendisine cebrail aleyhisselamın , Allah tarafından özel olarak indirdiği kitab ile vahy etmiş olduğu, yüce allah'ın hükümlerinin, halka, tebliğ etmek üzere gönderdiği kamil insan demektir.

“ Her resul nebi'dir; fakat, her nebi , resul değildir. “

ismet özel

bulut bey
"Bedeli ne olursa olsun, Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz" cümlesini kuran büyük türk şairi.

ismet özel, bana göre mehmet akif ersoy'un bugünkü temsilcisidir. büyük türk milletinin büyük şairidir. müslümanca bakışın en önemli fikir adamıdır. ismet özel okumak kırat ister kalibre ister. yanlış hatırlamıyorsam şiir okuma kılavuzunda söylüyordu : ''benim derdimde değilseniz benim çektiğim sıkıntıları çekmiyorsanız beni anlayamazsınız'' (mana olarak söylüyorum birebir ifade değil). yani ismet özel'in bir vatan meselesi var. bu meseleyi dert etmiyorsa adam, elbette ''ismet özel saçmalıyor, ismet özel de abi ne diyor yaa allah aşkına'' gibi zırvalar. bu kadar açıktır. ismet özel'in söylediği sözler bizim asıl meselelerimiz, tarihi gerçeklerimiz. bundan hareketle kendisi diyor ki ''ben niçin sizi ikna etmeye uğraşayım, bunlar zaten sizin bilmeniz gereken şeyler, inanmıyorsanız canınız cehenneme''.

müslümanlık konusunda, türklük bahsinde ismet özel kadar sarih, net cevaplar fikir hayatımıza verilememiştir. türk siyaseti ve toplum hayatı halen bu kavramsal kaosun ve karmakarışıklığın etkisiyle bir o yana bir bu yana savrulmaktadır. ismet özel'in kitapları ders kitabı olacak kitaplardır. bizim tatlı su islamcıları beğenmez ismet özel'i. niye, çünkü menfaatleri yok yahut mevcut menfaatlerine halel geliyor bu fikirlerle.

kaç sene geçmiş türkiye cumhuriyeti ilan edileli. kaç sene geçmiş misak-ı milli'nin üzerinden. hangi şairimiz hangi yazarımız misak-ı milli'nin üzerinde durmuş. ''misak-ı milli türk milletinin yeminidir'' diye kim ısrarcı olmuş. ismet özel hiçbir şey söylemese sadece bu yaptığı çok büyük vatan hizmetidir. milletin önüne ''efendim biz islamcıyız biz pek müslümanız'' diye çıkan adamların hangisi ''biz müslümanız biz üstünüz, kafir bizim altımızdadır'' demiş. ismet özel'in fikriyatının yüzde biri etmeyecek adamlar ismet özel'i eleştiriyor.

''efendim ismet özel'in şiirleri pek güzel'' eee hocam ''ama fikirleri de yaa ne biliyim olmaz bee abi''. hadi oradan be sen de. ismet özel ne diyor da fikirleri olmayacakmış. istiklal harbi diyor, istiklal marşı diyor, agah olalım diyor, ahmak olmayalım diyor, kafirin oyunlarına gelmeyelim, kafirin verdiği makama paraya aldamayalım allah bize yeter diyor, biz sünniyiz dahası hanefiyiz bunlar ne büyük şereftir bunlar türklüğün gücüdür diyor, istiklal marşı bizim dünya görüşümüz takip etmemiz gereken bir program diyor, türklük tarihi bir roldür bu rol de islamın kılıcı olmaktır diyor ve sair. yahu hangisi yanlış. hangisi problemli. adam ''hdp iyidir'' mi diyor. ''pkk hafif yaramazlık yapıyor ama olsun pkk ile görüşelim konuşalım'' mı diyor. ''islam'ın bazı hükümleri uygulanamıyor bunlara tarihsel diyelim kafirleri kızdırmayacak bir iki hüküm bulalım da bunları tadil edelim'' mi diyor. hangi söylemi kur'an ve sünnetle çelişiyor. diyecekler ki ''efendim ırkçılık yapıyor'' falan filan. hikayedir bunlar. ''türklük tarihi roldür'' diyor adam yaa. kardeşim ben şaşırıyorum. adam türklük tarihi roldür diyor kalkıyor oradan birisi efendim ırkçılık diyor. bunu diyen adamlar acaba türkçe biliyor mu. türkçe bilmez ki allah'dan korksun diye bir söz var ya tam da bunlara müstahak.

öte yandan ismet özel ile ilgili sosyal medyada olsun sair mecralarda olsun mütemadiyen bir hedef gösterme operasyonları yapılır. bazıları bilinçli kasıtlı görevli bazıları da cahillikten. ismet özel şu anda medyaya çıkmıyor, konferans panel vb. ortamlarda da konuşmuyor. sadece yazı yazıyor. kimseyi ismiyle cismiyle de eleştirmiyor. zaten kimseyi muhatap almaması da normal, üst seviye çünkü. yazılarını anlamak için ciddi bir kapasite gerektiğinden bunu anlamak dahi mesele :) kardeşim hal böyleyken niye uğraşırsınız ismet özelle. demek ki dert başka. demek ki mesele başka.

neymiş efendim ismet özel bir zamanlar sosyalistmiş. sonra islamcı olmuş. sonra ise türkçü olmuş. bu konuda hüseyin etil'in küre yayınlarından çıkan ''ismet özel ve partizan aynı adamın öyküsü'' kitabını okumanızı tavsiye ederim. hüseyin bey çok güzel izah etmiş. ismet bey'in kendisi de defaatle bu hususu çok sarih izah etti. gerek katıldığı programlarda gerekse bazı konferanslarında.

velhasılı kelam ismet özel'i okumak anlamak kırat ister, vatanseverlik gerektirir. temiz bir zihin, berrak bir yürek gerektirir.

sadullah ergin

bulut bey
Son günlerde çokça tartışılan eski Adalet bakanı. Özellikle ergenekon süreci ile anılan ve chp kesimi tarafından antipatik bulunan bir siyasetçi. 2023 genel seçimlerine chp Ankara milletvekili adayı gösterildi. Deva kontenjanından. Chpliler ise isyanda. Ne diyorlar. "efendim nasıl olur da bu Sadullah ergin Atatürk'ün çankayasından aday yapılır". Tartışma bu. Mezkur şahıs elbette güncel siyaset açısından sembol bir isim. Silivri'de nagehan alçı ile pinpon oynaması ile meşhur.

Bu kıssadan hisse ne olmalı. Buna bakmamız lazım. Elbette kendimizi ciddiye alıyorsak. Şimdi birileri aday yapılıyor. Seçmene dikte ediliyor. "sen buna tıpış tıpış oy vereceksin istersen verme nefret ettiğin siyasi parti seçilir, keyfin bilir ey seçmen, al sana demokrasi". Bunu diyorlar insanlara. Halihazırdaki sistem tıpkı abd sistemi gibi iki partili sistemi dayatıyor. Bunun tezahürlerinden birisi bu tartışma. Aynı mesele akp listelerinde de var. Orada kime karşı çıkılıyor mesela özlem zengine. Ama bakıyorsunuz ki bu isimler bir şekilde hem de en garanti yerlerden aday yapılıyor. Demek ki millete sürekli olarak bir şeyler dayatılıyor. Dolayısıyla Türkiye'de şayet güncel siyaset anlamında bir seçimden sağlıklı sonuç çıkacak ise bu ancak geçersiz oyların çok yüksek çıkmasıdır.

Seçmen ne demektir. Seçenekler arasında tercih yapan.

İstiklal ancak ve ancak reyle ve de ihtiyarla olur.

osmanlıcı-cumhuriyetçi tezadı

bulut bey
Siyaset yazımızda dünya sisteminden bahsettik. Sistem birçok tezatlıklar ortaya koyar. Adam seküler temayülde, kemalistlik yolunda ise ona der ki "bu Osmanlı var ya bu osmanlı islami bir düzendir. Dolayısıyla gericidir. Oysa kemalist inkılaplar batıcıdır ilericidir medenidir. Cumhuriyeti mustafa kemal kurduğuna göre sen de kemalist olduğuna göre sen cumhuriyetçisin". Bu vatandaşımız da Osmanlıya karşı cumhuriyetçi oluverir. Al sana bir paket.

Sistem, dindar temayülü yoğun, kemalist inkılapları benimseyen bir zata da der ki "bu cumhuriyet var ya bu cumhuriyet. Bunu Mustafa kemal kurdu. Aynı Mustafa kemal saltanatı lağvetti. Aynı Mustafa kemal inkılapları yaptı, halifeliği kaldırdı. Yani bu islam'a karşı bir iştir. Oysa senin şanlı ecdadın osmanlı yok muydu. Bunlar ne matah adamlardı. Tam bir islam düzeniydi. Yıktılar onu". Bu vatandaşımız da oldu mu sana cumhuriyet karşıtı bir osmanlıcı. Al sana ikinci paket.

Gavur sistemi böyle insanları tanımlar. Sonra o tanımlar ile insanları paketler. O paketleri birbirine vura kıra bir sonuç - tabi ki kendi lehlerine- bir sonuç hasıl etmeye çalışırlar. İnsanlar kendilerini ciddiye almadıkları sürece başarıya da ulaşırlar.

Oysa ne cumhuriyet islam karşıtı bir hadisedir. Ne de osmanlı tam bir islami düzendir. Türkiye cumhuriyeti islam cumhuriyeti olarak ilan edildi. Yani Müslümanlar Tanzimat ile kaybettiklerini istiklal harbi neticesinde geri aldılar. Bu ve daha başka konu ile alakalı bilgiler ısrarla ve başarı ile insanlardan gizlenir ve insanlar Osmanlı-cumhuriyet tezadında bırakılır. Bu çekişmeden bu nizanın tarafları hiçbir menfaat temin edemez. Niye. Çünkü masayı kuran, tanımı yapan, organizasyonu teşkil eden gavur. O yüzden.

Kurtlar vadisinde çok güzel bir replik var. Ne diyor. "kumarda kazanan yoktur Kumarda sadece oynatan kazanır". Şimdi bu mevzuya uyarlayalım. Gavur bir masa kuruyor. Bu masada kumar oynatıyor. Bir kere kumar oynamak müslümana haram. Ama bazı Müslümanlar bundan hiç rahatsız değil. Ben oynarım diyor. Hadi haramı göze aldın oynadın. Ee canım ciğerim. Gavurun masasında kumar oynuyorsun nasıl kazanacaksın. Sonuçta hep gavur kazanır.

Cumhuriyet türkiye'nin bir kazanımı. Bu istiklal harbi sayesinde oldu. Gavur kendisine bir yahut birden çok menfaat temin etmek üzere elbette bu tezadı teşmil etmeye gayret edecek.

Velhasıl güncel siyasi sosyal veya dini bilumum tüm tezatlıklarda bahsettiğimiz hadiseyi gözlemleyebiliriz. Bu bahse örnek olarak Gazali ibni rüşd tartışması başlıklı yazıda temas etmeye çalışmıştım.

Müslüman akıllı olmak zorundadır. Allah Müslüman türke akıl fikir basiret ve hidayet versin. Yani hepimize.

ıslah görevimiz

hafiz
Şu herkes iyi bilmelidir ki her Müslüman dininin adamıdır.ıslah herkesin yapması gereken görev olduğunu her mümin iyi bilmelidir.ıslah;düzeltmek ,iyileştirmek,sorunları çözmeye çalışmak demektir.Şeriatımız müminleri hem bireysel hemde toplumsal anlamda ayrılığa düşürecek,ihtilafa götürecek şeylerden korumaktır.ıslah başta Peygamber Efendimiz olmak üzere tüm peygamberlerin misyonudur.peygamberlerden sonra bu görev biz müminler için ulvi bir görevdir .
"Sizden önceki toplumlar içinde yeryüzünde bozgunculuğu önceleyecek birikimli kimseler bulunsaydı ya ! Onlardan,kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kesim bunu yaptı.zulmedenlerse içinde şımartıldıkları refahın peşine düşüp günahkâr oldular.'"[hud suresi, 116]

müslümanın şahsiyeti

bulut bey
müslüman şahsiyeti üstün bir şeydir. en üstün şahsiyettir. biz adam diye önce müslümanı biliriz. müslüman olmayan adam dünya iyisi de olsa müslüman olmadığı için biz müslümanlar nazarında bizden aşağıdadır. müslüman üstündür. yahudi hristiyan yahut başka her neyse müslümanın altındadır. işte bu kadar. bu konu tartışmaya kapalı. yıllardır 'efendim müslümanlar da geri kalmış, gavurlar şunları şunları çok iyi yapıyor, aman biz daha gelişmedik biz şöyleyiz biz böyleyiz onlar -yani gavurlar- şöyle ilerlemiş böyle bilmem ne yapmış'' yıllardır bu dangalaklıkları dinliyoruz. bazıları hiç bıkmadı. neden acaba. müslüman görünümlü gavur olduğundan mı acaba. bunları bir düşünelim. hatta bir değil çok düşünelim. türkiye'nin gerçek meseleleri bunlar. saçma sapan o parti bu parti düşünmeyelim de bunları düşünelim. türkiye'de kriptoluk meseledir. belki de en önemli meseledir.

gavurlar ne matah adamlar diyor adamlar. çok beğeniyorlar gavurları. bilimlerini sanatlarını filan. hele teknolojilerini. bilim teknoloji filan diyince aklıma geldi. amerika gavuru ''aya gittik biz'' diye bütün dünya'yı uyutmuştu bir ara. şimdi yeni yeni ortaya çıkıyor düzmece olduğu :). kafirlerin tüm marifetleri -marifet gibi görünen tüm numaraları- böyledir. o yüzden gavuru övmeyin. gavur gavurdur. gavur ancak kötülük yapar. başka da bir bok yapamaz. gavuru bu dünya'da översiniz öbür dünya'da görürsünüz dünya kaç bucakmış :). aynı amerika gavurunun ırak'da neler ettiğini unutmamalıyız.

tanzimat'a kadar türkiye'de gavurlar ikinci sınıf, müslümanlar birinci sınıftı. o kutlu ve güzel günleri biz göremedik. biz hem ortalıkta 'ben müslümanım' diye dolaşan hem de ''gavurlar birinci sınıf, müslümanlar ikinci sınıf' diyen dangalak adamların içine doğduk. neyse bu da nasip meselesi. yüce allah'ın takdiri. isyan edilmez buna. tanzimattan önce 'geriden gel yaa kafir' denirdi. bunlar mektep kitaplarında yok. bilinçli bir şekilde yazılmıyor bunlar kitaplara. kafir at ile dolaşamazdı. kafir müslümana selam vermek, hürmet etmek zorundaydı. şimdilerde istiklal harbinin intikamını almaya çalışanların hali bir zamanlar böyleydi. biz ne olduğumuzu bilmiyoruz ama birileri gayet iyi biliyorlar.

nüans

sivri
bir durumun veya kavramın ince ayrıntılarını ifade eden, küçük farklılıkları belirten, hassas ve küçük farklılıklar anlamına gelir. Bu kelime, bir düşünceyi, bir fikri veya bir ifadeyi daha ayrıntılı veya daha spesifik hale getirmek için kullanılır. Örneğin, "Bu resimdeki renk tonları arasında nüans farkları var" gibi bir ifade kullanılabilir. Bu durumda, "nüans" kelimesi, resimdeki renk tonlarının küçük farklılıklarını ifade eder.

anadolu çocuğu

bulut bey
halk arasında istimal edilen bir söz. anadolu çocuğu dediğimiz zaman gariban milletimizi anlarız. nedir anadolu çocuğu. anadolu çocuğu anadolu'nun bağrından kopan bir yiğittir.

anadolu çocuğu garibandır.

anadolu çocuğu sahipsizdir.

anadolu çocuğu devletin ilgisiz milletin alakasız kaldığı bir gençtir.

anadolu çocuğu türktür. kürt, çerkes gibi ekstra bir kimliği yoktur.

anadolu çocuğu cefakardır.

anadolu çocuğu fedakardır.

anadolu çocuğu dürüsttür, namusludur, edeplidir.

anadolu çocuğunun referansı yoktur. işe alımlarda üstü çizilendir.

anadolu çocuğu vatanseverdir.

anadolu çocuğu devletini ve milletini çok sever ama devleti ona karşı ilgisizdir, milleti onunla alakasızdır.

anadolu çocuğu yabancı dil bilmez. kolej mezunu değildir.

anadolu çocuğu emektardır, emeğine saygı duyulmayandır.

anadolu çocukları örgütlü değildir. örgütsüz bir unsurdur.

anadolu çocukları birbirine sahip çıkmaz, bilinçli değildir.

seccade ve fotoğraf

hafiz
Seccade ne demek önce onu bilelim.Üzerinde secdeye varılan, yani namaz kılmakta kullanılan küçük halı, kilim cinsinden sergi.anlamına gelir.Seccade, Arapça secde kelimesinden türemiştir.çok secde yapan veya secde yapılan yer manasınadır.

İslam tarihinde ise şöyle örnekler görebiliriz;
Hz. Peygamber'in, üzerinde namaz kıldığı hurma lifinden dokunmuş küçük hasır kaynaklarda humre (örtü) adıyla geçmektedir (Buhârî, “Ṣalât”, 21; Müslim, “Mesâcid”, 270). Abdullah b. Ömer'in bir halı seccadesi (tınfise) olduğu rivayet edilir (Müsned, II, 56). Abbâsî Veziri Hâmid b. Abbas'ın yolculuğa çıktığında beraberindekilerle birlikte namaz kılmak için yanında 400 seccade bulundurduğu bilinmektedir (İbnü'l-Cevzî, VI, 180). İbn Kesîr'in nakline göre 583'te (1187) Kudüs fethedilince Mescid-i Aksâ temizlenip kandiller asılmış ve seccadeler (büsût) serilmiştir (el-Bidâye, XII, 324).
Kısaca seccade dinimizde semboldür.kutsaldır.çünkü ona secde ederiz.namaz gibi büyük ibadeti onun üzerinde eda ederiz.

Gelelim son zamanlarda ayakkabı ile seccade üzerinde fotoğraf çekinmeye tabi sonradan özür dilendi ama farkında değildik vs çok inandırıcı gelmedi 4 kişiden biride mi farketmedi enteresan gerçekten farklı niyetleri olduğu açık.malum terör örgütünün liderinin de böyle bi resmi var. Seçim öncesi bir cumhurbaşkan adayının attığı adımlara ve davranışlarına çok dikkat etmesi lazım.


kurtlar vadisi doğu bey

hafiz

Doğu: Abbas'ı öldürme görevini kimden aldın?
Pala: Devlet sırrı.
Doğu: Ben bilmediğime göre devlet sırrı değil!
Pala: Bilmiyorsan devlet değilsin.
Doğu: Seni doğurtan Ebe Seher'i tanırım! Aklını başına topla!!
Efsane racon :)

gündem

hafiz
müminin hiçbir zaman değişmeyecek ana gündemleri şunlardır ;
Bu gündem, ebedî hüsrandan kurtulmaktır. Bunun da formülünü Asr sûresi dört maddede özetlemiş:
1) İman etmek,
2) İmanına uygun yaşamak (sâlih amel),
3) Hakkı tavsiye etmek,
4) Sabrı tavsiye etmek.
Sahabenin büyüklerin'den
Ebû Huzeyfe şöyle buyurdu:
"ashabı kiram karşılaştıklarında, biri diğerine Asr sûresini okumadan ayrılmazlardı. Sonra biri diğerine selâm vererek ayrılırlardı."

Bu ayetlerin muhteva ettiği manalar için
İmâm-ı Şâfiî 'de şöyle buyurdu:
Kur'ân-ı kerîmde başka hiçbir sûre nâzil olmasaydı, şu pek kısa olan Asr sûresi bile, insanların dünya ve âhiret saadetlerini te'mine yeterdi. Bu sûre, Kur'ân-ı kerîmin bütün ilimlerini içine alır.

avukat

bulut bey
avukat kelimesi sözlükte ''Mesleği hukuki işlerde ücret karşılığı yol göstermek, hakkı savunmak olan, kendisine kanunen savunma hakkı tanınmış kimse'' anlamına gelir http://lugatim.com/s/AVUKAT.

avukat kelimesi esasen latince bir kelime. Latinceden italyancaya geçmiş. avvocato kelimesi italyancadan dilimize girmiş. daha eski tarihlerde avukatın karşılığı olarak ''muhami'' kelimesi kullanılmış.

avukatlığın ilk olarak antik yunan'da ortaya çıktığı söylenir. sokrates'in savunması ilk müdafaa olarak değerlendirilir. bu hususlar işin doğrusu pek de önemli değil en azından benim için.

bizde ortaya çıkışı tanzimat fermanının ilanı ile birlikte olmuştur. tabi bu tarihlerde ortaya çıkan 'vekillik' , 'müdafiilik' vasıfları profesyonel ruhsatlı bir kamu görevi, bir iş kolu olmayıp 'dava vekilliği' , 'müdafii' gibi kavramlarla ortaya konulmuş ve bu görevlerin icra edilebilmesi için mektep mezuniyeti şart koşulmamıştır. cumhuriyet'ten önce de bir kısım illerimizde baro kuruluşlarının ortaya çıktığı görülmüştür. fakat kurumsal olarak baroların ortaya çıkışı cumhuriyet ile birlikte olmuştur.

kısa tarihsel bilgiden sonra avukatlıkla ilgili birkaç kelam edelim. önce şunu söyleyelim. halihazırda hukuk sisteminde avukatlık vazgeçilmez bir unsurdur. bu hem sistem olarak hem de sistemsel çarpıklıkların ortaya çıkardığı sonuçlar açısından böyle. avukat herkese lazımdır, herkese muhakkak lazım olur, her an herkesin avukata işi düşebilir.

avukatlık çok enteresan meslektir. kimseye yaranamazsınız. adamı ipten alırsınız yine de yaranamazsınız. ne müvekkile ne karşı tarafa ne hakime ne savcıya ne de memura yaranamaz avukat. avukat kısaca kimseye yaranamayan insandır :) avukata saygı özellikle son zamanlarda ortadan kaybolan bir şey.

avukatlık hem kamu görevlisi hem de serbest meslek niteliğinde bir meslektir. bu hususlar avukatlık kanununda izah edilmiş.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu md. 1 ve 2:
''Avukatlığın mahiyeti:
Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
(Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Avukatlığın amacı:
Madde 2 – (Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

toplumda avukatlar hakkında pek çok yanlış bilgi var. galat-ı meşhur olmuş çok sayıda bilgi mevcut. özellikle son zamanlarda yayınlanan muhtelif dizi ve filmlerde yer verilen avukat karakterleri üzerinden ve ayrıca daha önemlisi hukuktan bihaber toplumumuzda yanlış anlamalar ve ön yargılar sebebiyle bu galat-ı meşhurlar ortaya çıkmış ve halen derinleşerek devam etmektedir.

yapılan en önemli yanlışlardan biri belki de birincisi avukat ile müvekkilinin özdeşleştirilmesi. avukat ücret karşılığı hukuki hizmet sağlayan bir kamu görevlisidir. ücretini alarak her türlü dava ve hukuki işi uhdesine alabilir. bu durum avukatın müvekkiline şahsıyla birlikte bir bütün olarak onun eylemlerine iştirak ettiği anlamına gelmez. misal; a şahsı b şahsını öldürüyor. a şahsı filanca mahkemesinde yargılanıyor. c şahsı avukat olarak a şahsının müdafiiliğini ücret-i mukabilinde üstlenmiş. bu olayda c şahsı cinayeti değil cinayetten yargılanan sanığın yasal haklarını savunur. c şahsı, a şahsının öldürme fiili ile alakası bulunmayan masum, ücreti karşılığında ekmek parasını kazanmaya gayret eden bir kamu görevlisidir. c şahsı a'nın suçuna iştirak etmediği gibi avukatlığını üstlenmiş olması onun bu fiili onayladığı anlamına gelmez. savunma hakkı kutsaldır ve herkesin (suçu-eylemi ne olursa olsun) savunma hakkı vardır. adil yargılanma hakkı herkesin tabi bir hakkıdır. dolayısıyla avukat bunu temin eden en önemli unsurdur. bu sebeplerle müvekkili ile avukatı özdeşleştirmek büyük cahilliktir. bunu yapmayınız.

diğer yanlış ise avukatların çok ve haksız yere para kazandığı algısıdır. bugün itibariyle hukuk fakültelerinin sayısı neredeyse 100'e yaklaşmış. her yıl yaklaşık 20 bin hukuk mezunu var. Türkiye' de 81 baroya kayıtlı avukat sayısı 144 bin civarında olduğu söyleniyor (bu akp'nin marifetidir, her şehre hatta bazı ilçelere üniversite kurulmasının bir yansımasıdır). dolayısıyla bugün itibariyle rekabetin en ağır bastığı iş kollarının belki de birincisidir. bu ortamda avukatlık kazançları zaten bir hayli düşmüş olup çok sayıda meslektaşımız geçim sıkıntısı yaşamaktadır. son yıllarda yaşanan avukat enflasyonu sebebiyle ve başka diğer etmenlerden kaynaklı olarak avukatların çok para kazandığı iddiası tamamen yanlıştır. öte yandan avukatın hak etmediği ücretleri talep ettiği algısı da tamamen hatalıdır. en basit dava bile bugün itibariyle 2 yıl sürer. bazı davaların 8-10 yıl sürdüğü düşünüldüğünde avukatın çalışmasını emeğini mesaisini bir nebze anlamış oluruz. dolayısıyla avukatlık ücretleri bugünkü piyasa koşullarında belki en az artış yapılan alandır. yani avukatınızla kurbanlık pazarlığı gibi pazarlığa girişmeyin avukatın canını sıkarsınız, kafanızda sizi 'cimri müvekkil, cahil insan' diye tanımlar ve ona göre muamele görürsünüz. ayrıca insanların avukatın ücretine neden bu kadar takıldıklarını anlamak güç. neticede bu profesyonel bir meslek dalı. saygın ve son derece önemli. avukatların hiçbir meslek dalının kazancı ile ilgili olumsuz bir tavır takındığını görmedim. fakat tersine çokça şahit olduk oluyoruz. avukat hak ettiğini elbette kazanacak.

avukat, müvekkilin -hukuk çerçevesindeki- talimat ve istekleri ile bağlıdır. kafasına göre iş yapamaz. kafasına göre beyanda bulunmaz. örnek adam karısından boşanmak istiyor. hiçbir avukat sen boşan veya boşanma demez. boşanmak isteyen adamın davasını bildirdiği yönde açar. boşanma davalarında sıkça rastlanan durum erkek veya kadın boşanmak istediği eşi ile sonradan barışır fakat dava başlangıcında söylediği boşanma sebepleri sonradan kafasına dolanmış :) . diyor ki eşine ''efendim bunları sana ben söylemedim'' öyle mi karıcığım/kocacığım, ''peki kim söyledi'' ''avukat öyle yazmış''. böyle bir şey olmaz laa :). avukat nerden bilsin senin eşinle ne yaşadığını yanında mıydı. avukat müvekkilin yaşadığı olayları hukuki veçheleri ile ve hukuki bir dille yazılı beyana döker müvekkilinin söylemediği hiçbir şeyi dilekçeye yazmaz.

avukatlık türkiye'de bugün itibariyle can çekişen bir meslek dalıdır. bu hem sistemden hem de bazı avukatların çapsızlığından kaynaklanıyor. elbette ağırlıklı olarak yukarıda bahsettiğimiz avukat enflasyonundan kaynaklanıyor. barolar da maalesef etkin ve yeterli tedbirleri almıyor (neden çünkü tbb başkanlığını işgal eden zatın osman kavala ve selahattin demirtaş'ı savunmak gibi daha mühim işleri var).

hukuk fakültesi 1. sınıfta -illa ki- sorulur. mezun olunca ne olacaksınız. 200-300 kişilik amfiden sadece 1-2 kişi avukat olmak ister. ama mezuniyetten sonra 200 kişilik kontenjandan 195'i avukat olur :). bu iş böyledir. avukat olmak isteyen de olur istemeyen de olur. o yüzden gençler sakın laa. sakın hukuk filan yazmayın olum. gençliğinize yazık etmeyin (babası zengin olanları ayırıyorum, siz yazın kardeşim size her bölüm mübah). vallahi sürünürsünüz. aman aman :)

her şeye rağmen hukuk herkese lazım. yetkin, dürüst, namuslu, adil hukukçularımıza ihtiyacımız var. hukuk ve adaletin tecelli ettiği günleri görmek dileğiyle tüm avukat meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum. avukat olmayanlara da sunuyorum :)




tebyin

hafiz
Sözlükte "açıklamak,beyan etmek,gerçeği ortaya koymak"gibi manalara gelir.tebyin,Peygamber Efendimizin Kur'an ile ilgili görevlerinden biridir.[nahl 44.ayet]allah,kur'an-ı ,Peygambere insanlara açıklasın diye indirmiştir.[nahl 44.ayet]Peygamber Efendimizin bu görevini,Sözlü ve uygulamalı olarak en iyi şekilde yerine getirmiştir.
Örnekler; Kuran-ı Kerim'de " Ey iman edenler! Cuma günü namaz için seslenildiğinde,alışverişi bırakarak allah'ın zikrine koşun."[cuma 9.ayet]ayetiyle cuma namazı Müslümanlara farz kılınmış, fakat bu namazın nasıl kılınması gerektiğini açıklamamıştır.peygamber efendimiz ise cuma namazının 2 rekat kılınacağını ve bir de hutbe irat edileceğini beyan etmiştir.
Kuran-ı Kerim, gücü yetenlere haccı farz kılmış,[al-i -imran 97.ayet]Peygamber efendimiz ise hac vaktini,hac kıyafetini,tavafı,Arefe ve muzdelife'deki hac ile ilgili amelleri açıklayarak, Müslümanlara,hac farizalarını açıklandığı şekilde ifa etmelerini emretmiştir.

musab b. umeyr

gencalim
Musab b. Umeyr denildiği vakit imanından taviz vermeyen, İslam'dan önce dünyevi olarak yaşayan ve manevi olarak kalbinde bir boşluk hissettikten sonra islamla şereflenen ve bu duyguyu sonuna kadar yüreğinde hissederek ve engelli aşarak imanında zirveye ulaşmış bir zat. Musab b. Umeyr demek dünyevi yaşantıdan sonra sadece ilahi Rıza için her şeyi yapan bir zat gelir akıllara

iktibâs

hafiz

Sözlükte “ateşten köz almak” mânasına gelen iktibâs mecazi olarak “bilgi elde etmeye çalışmak, birinin ilminden istifade etmek” anlamında da kullanılır.

hosting

mad
Hosting, internet üzerinde bir web sitesinin veya uygulamanın barındırıldığı bir bilgisayar sunucusunun hizmetidir. Web sitesi veya uygulama, hosting hizmeti sunan bir şirketin sunucularına yüklenerek internet kullanıcıları tarafından erişilebilir hale gelir. Hosting hizmeti, web sitelerinin ve uygulamaların kesintisiz bir şekilde çalışmasını sağlamak için gerekli olan yüksek hızlı internet bağlantısı, yedekleme sistemleri ve diğer teknik altyapı hizmetlerini içerir.

türk'ce lugat


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir mecra ve bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin ?

üye ol